Talat Atilla Bakanlar değişiyor mu? Ankara'da neler oluyor? Ecdadın için biraz onur lütfen! |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN Çakralar ve Uyanış |
Adnan Küçük 5 KASIM SEÇİMLERİ: BÜYÜK HADİSELERE VE SEÇİM HİLELERİNE GEBE |
Cengiz Altınsoy Aynı dünyanın insanlarıyız |
Kıvılcım Kalay BİBER |
Canan Sezgin KAOTİK YENİ AY |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar SU ÜSTÜNDE İKEN SU İÇİNDE OLMAK |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Sima Güleser Polat İPİN UCU KAÇTI! |
Uğur Özteke SAĞLIKTA KANDIRMACA YENİDEN Mİ BAŞLIYOR? |
Hangi CHP'liye denk gelsem, Ekrem İmamoğlu ve Özgür Özel arasındaki aday belirleme mücadelesinden, hatta çekişmesinden söz ediyor.
CHP'nin farkında olmadığı konu, muhalefete Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiren olgunun tekrarına düşmeleri...
Peki, o olgu neydi?
Çok başlılık elbette.
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde neredeyse selam veren herkese bir koltuğun verildiği, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'nun liderlik için boy gösterdiği genel başkanlar resitaline seçmen güvenmedi.
Nerede çokluk, orada kargaşa olur diye düşündü.
Muhalefet bloğu bugün de aynı tehlike ile karşı karşıya.
Bir yanda CHP'nin resmi genel başkanı Özgür Özel. Diğer yandan gölge genel Başkan Ekrem İmamoğlu ve tabi ki 80 CHP'li Milletvekili ile pusuda bekleyen eski genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu...
Bu üçlü görüntünün üzerine muhalefete seçim kaybettiren etkenlerden birisi olan Meral Akşener'in masayı devirip tekrar gelmesi, bizzat Akşener tarafından ısrarla gündemde tutuluyor.
Muhalefetin bu zihin karıştırıcı görüntüsünün seçmen nezdinde demlenmesinin kritik sonuçları olabilir.
Bunların üstüne Meclis'te terörle ilgili görüşülen bildiriye AK Parti, MHP, İyi Parti ve Saadet Partisi imza verirken, CHP ve DEM Parti ortak metne imza atmadı. CHP daha sonra müstakil bir kınama yaptı.
Sokaktaki vatandaşın hafızasında ne kaldı? CHP terörü kınamadı.
Sahada, tecrübeli ve bu kadar köklü bir partinin halen böyle muazzam büyüklükte hata yapmalarını anlayamıyorum.
12 şehit vermişiz, ortalık yanıyor. Siz "iktidarın arkasına dizilmeyiz" bahanesiyle milletin içini bir nebze soğutacak imzayı felsefe konusu yapıyorsunuz.
BU CHP NE ZAMAN NORMALLEŞECEK?
CHP ile ilgili son kritik not olarak şunu aktarabilirim... Özel'in Ekrem İmamoğlu'nu ziyaretindeki ürkek bir tonlamayla "Ben de bir iki şey söylemek isterim" sözleri ve İmamoğlu'nun tepeden bakışının siyasetteki kelebek etkisi devam ediyor. Ekrem İmamoğlu'nun en büyük düşmanı giderek kendisi olmaya başladı. İmamoğlu'na kim söyler bilmiyorum ama özgüven ve kibir arasındaki farkı seçmen çok iyi kavrar! Ve aradaki fark kaderdir!
Spinoza “Kibirli insan, kendisini beğenmeyen insandır..." der.
Doğru söyler.
MUHTEMELEN ERTUĞRUL BEY PAHALI BİR ŞARAP AÇARDI!
Bir çok gazeteci gibi davalara aşinayız. 28 Şubat sürecinde Çevik Bir'le ilgili yazdığım birkaç sert söz yüzünden DGM'de 1 yıl 8 ay hapis cezası ile başladığım yargı sürecim artarak devam ediyor.
O kadar çok anormallikle yaşıyoruz ki, gazeteci ya da siyasetçilerin birbirlerine karşılıklı davalar açmasını artık normal görüyorum.
Bazen zorunlu ihtiyaç haline de gelebiliyor.
Bu ihtiyaçlardan birisini, geçtiğimiz yıllarda ülkemizin en mühim, en şöhretli, enlerin eni, Ertuğrul Özkök'e karşı hissettim.
Kısa süre önce de Özkök'e açtığım davayı kazandım.
Bu satırların yazarına 12 bin küsur lira tazminat ödedi.
Özkök için fındık fıstık masrafı ama bana göre güzel para...
Bu paranın yarıdan biraz fazlasını İsrail soykırımına uğrayan Filistin'e bağışladım.
Özkök gerçekten çok şanslı. Oturduğu yerden bir de sevaba girdi.
Filistin'e gönderdiğim paraların bir tanesine "Ertuğrul Özkök Filistin" diye yazdım!
Artık İsrail düşünsün!
Bu arada Ertuğrul Bey benden tazminat kazansa ne yapardı acaba diye düşündüm. Aklıma ilk gelen, pahalı bir Fransız şarabı açtırırdı tahmini oldu.
Neler yapıyor diye sordum dostlarına. Ertuğrul Özkök'ün yıllardır Bukowski’nin “İnsanların arasında mutlu değilim, yeterince içersem kayboluyorlar...” manifestosu ile yaşadığını söylediler! Bu da geçer.
Can sağlığı diliyorum Özkök'e...
SANAT DÜNYASINDAN SADECE AJDA PEKKAN KUTLADI!
Yapımcısı olduğum ve başrollerden birisini oynadığım Aylan Bebek filmi, Uluslararası Paris Bridge of Peace Film Festivali'nde birinci oldu ve "Golden Dove- Altın Güvercin" ödülünü kazandı.
Fransızlar sevinsin, Türkiye'den bir film gönderildi diye, lakin...
Siyasetçi ve dostlardan kutlayanlar olmasına rağmen sanat dünyasından sesli olarak sadece tek bir kişi kutladı.
Süperstar Ajda Pekkan...
Ajda Hanıma buradan da teşekkür ederim. Bu vesileyle bir büyüğümün sözünü hatırladım. Vaktiyle bana "Evlat çağımız haset çağı. Gül geç..." diye öğüt vermişti.
Gülüp geçtim!
VELHASIL: Kendini küçük görmeyi bırak. Sen yürüyen evrensin...
Mevlana
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 27590 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|