E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Fatih Altaylı

Çölaşan ve Yeni Dönemde Doğan Grubu
1 Temmuz 2010 Perşembe

Haftanın en çok konuşulan meselesi, en azından biraz okumuş yazmışlar arasında, Emin Çölaşan’ın Hürriyet’ten kovulması oldu.

Gazetelerle yazarlar yollarını ayırabilirler.

Bence son derece sıradandır.

Bazen gazete çizgisini değiştirmeye başlar, yazar kendini orada iyi hissetmez, ayrılır.

Bazen gazete çizgisini değiştirmek ister, yazar yeni çizgiye uygun olmayacaktır kovulur.

Bu nedenle Emin Çölaşan’ın kovulmasını normal karşılıyorum.

Hürriyet Gazetesi, patronu ve yöneticisiyle çizgisini değiştirme kararı almış olmalı ki, Çölaşan’la yollarını ayırdılar.

Hürriyet ve Aydın Doğan, Türkiye’nin yeni siyasi döneminde farklı bir yayın politikası izlemeyi düşünüyor olmalılar.

Bu politika, Türkiye’nin yükselen değerlerini kucaklamak, gerek gördüğünde baskı uygulamaktan çekinmeyeceğini göstermiş bir iktidarla fazla itişmemek ve gerçek muhalefet yapmak yerine iktidarı çok da zedelemeden “Muhalefet yapıyormuş gibi görünmek” olacak gibi duruyor.

Kendi penceresinden bakınca Aydın Doğan kendini haklı görüyordur.

Çükü Doğan Grubu, mali açıdan 5 yıl öncesine göre daha güçlü.

2000’li yılların başında ciddi miktarda borçları olan, likidite sorunu yaşayan, sağlıksız büyüyen Doğan Grubu, 2000’lerin ilk 7 yılında mali sorunlarını büyük ölçüde aştı.

Banka borçlarıyla varlıkları arasında düzgün bir orantı kurdu.

POAŞ’ı bedavaya getirdi. Dışbank’ı iyi bir fiyata sattı.

Ancak şimdi bambaşka sorunlarla karşı karşıya.

POAŞ’ta bizim ortaya çıkardığımız vergi kaçağı grubu sarstı.

Aynı şirkete EPDK’nın kestiği ceza sorun yarattı.

Daha vahimi, henüz bir işlem yapılmamış akaryakıt kaçakçılığı dosyaları var.

Özellikle sonuncusu Doğan’ın başını hayli ağrıtabilir.

1 yıl önce yapılan baskınlarda elde edilen veriler, TBMM’nin hazırladığı rapor “Kararlı bir iktidar” tarafından Doğan’a yönelik bir silah olarak kullanılabilir.

Böyle bir durumda müeyyideler hayli ağır.

Aydın Doğan işte bu nedenlerle iktidarlarla iyi geçinmek zorunda. Kabadayılık artık zor.

Hürriyet’in yayın politikası bu nedenlerle yeni dönemde ciddi farklılıklar gösterecektir.

Üstüne üstlük Erdoğan-Gül dengesinde Hürriyet’in yayın yönetmeninin erken aldığı tavır, işler umdukları gibi gelişmediği için aleyhlerine dönmüş durumda. Bunun da onarılması gerekiyordu.

Emin Çölaşan’ın kovulmasını bu unsurlarla değerlendirmek gerek.

Tabii, aşırı özgüven ve rakipsizlikten kaynaklanan hatalar yaptıkları da bir gerçek.

Çölaşan’ın kovulmasındaki zamanlama Doğan Grubu’nda ciddi bir akıl sorunuyla karşı karşıya kalındığını veya paniğin aklın önüne geçtiğini gösteriyor.

Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığına doğru yürüdüğü, bunun ciddi tartışmalar yarattığı, rejimle ilgili kaygıların doruğa çıktığı bir dönemde, bu konulardaki en keskin, en rahatsız edici kalemin ortadan kaldırılması, normal bir zamanda doğuracağı sonuçlardan çok daha fazlasını doğuracaktır.

Doğan Grubu Emin Çölaşan’ın kovulmasının yarattığı tahribatı bir şekilde onarma cihetine gidecektir. Okur tanrılarına bir kurban vererek imajı kurtarmak isteyebilirler.

Burada “Altar”a konulacak kelle büyük ihtimalle Ertuğrul Özkök’ünki olacaktır.

Özkök,  İstanbul’da Emin Çölaşan’ın yarattığı tahribatı göğüslemeye çalışırken, Aydın Doğan, Bodrum’daki yazlığında Zafer Mutlu’yu ağırlıyor. Eskiden Dinç Bilgin’le tavla oynayan Mutlu, şimdi Doğan’ın tavla arkadaşı.

Bilmem anlatabildim mi!  

 

 

Çölaşan ve yedeği

 

Ertuğrul Özkök, Çölaşan’ı kovmalarına kılıf ayarlarken, Yılmaz Özdil örneğini veriyor ve “Mesele muhalif olmak olsaydı. Özdil’i alır mıydık” demeye çalışıyor.

Komik.

Emin Çölaşan ile Yılmaz Özdil’i karşılaştırmak mümkün değil.

Biri gazeteci, diğeri laf ebesi.

Yılmaz Özdil’i Bekir Coşkun’la kıyaslamak mümkün olabilir ama Emin Çölaşan’la asla kıyaslayamazsınız.

Emin Cölaşan belgeye dayanan iddiaların yazarıdır.

Çizgisi doğrudur yanlıştır bakış açısına göre değişir ama Çölaşan iddiaların yazarıdır.

Ortaya bir konu atar. Konusunu belgelerle, bilgilerle destekler ve yazısının yöneldiği yer sıkışır, sallanır. Altından mutlaka bir şey çıkar.

Yılmaz Özdil ise öyle değildir.

İçinde fikir olmasa bile yazıları hoştur, güzeldir ama boştur.

Yılmaz Özdil şahane bir laf ebesidir.

Özdil kızdırır ama rahatsız etmez.

Çünkü yazdıkları laftır.

Okursunuz, hoşunuza gider ama o kadar.

Emin Çölaşan ise hem kızdırır hem rahatsız eder.

Aradaki fark bu kadar açıktır.

Şimdi Hürriyet’in iki Bekir Coşkun’u var ama bir tane bile Emin Çölaşan’ı yok.

 

 

 

Tiraj

Emin Çölaşan’ın kovulmasının Hürriyet’e 40 küsur bin tiraj kaybettirdiği söyleniyor.

Bence durum tam bu değil.

Çünkü Hürriyet, Çölaşan’ın kovulmasının tiraj yansıyacağını anladığı anda yeni bir promosyon kampanyası başlattı.

Normal şartlarda bu kampanya Hürriyet’e 30 bin civarında bir ek satış getirirdi.

Ancak bu gelmediği gibi, 40 bin civarında bir kayıp da var.

Bu hesaplamayla kaybı 70 bin olarak görmek mümkün.

Cumartesi günü 60 bin kayıp vardı. Bakalım bugün ne olacak.

E-posta   Facebook   Twitter     Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
Bu yazı 5508 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
YORUMLAR
Toplam 8 yorum var, 5 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
Mete Han 4 Eylül 2007 Salı 

Aydın Doğan'ın Eminönünde bir lastik bayisi olduğu ve her dönemde devlet imkanlarını kullanarak bugünkü durumuna gelen bir kişi olduğunu çok iyi biliyoruz.Herkesi DOĞAN GRUBU gazete ve şirketlerini boykota davet ediyorum...

Yorumu oyla      53      49  
kemal 26 Ağustos 2007 Pazar 

bu ülke küme düşürülmüştür. en yüksek maaş alan memurlarının tmsf de olduğunu, hortumlanan banka alacakları için ,kendi ofisine otuzbeş metre mesafedeki adrese sekiz yıl sonra gittiğini, fakat birşey bulamadığını ....yazan gazetelerden ne bekleyebilireiz ? sanırım geçmiş yıl enflasyonları ,gazeteci ve hukukçuların karakterlerini emflasyon oranında eritti. bence her devrin adamı olmaya çalışanların sattıklarını almayalım.

Yorumu oyla      53      49  
umut 22 Ağustos 2007 Çarşamba 

Burası 3 kuruşluk menfaat için kalemini ve beynini satan adamlar ülkesi. Burada yaşamak için belli kurallarınız var. Dünyada yerçekimi nasıl bir kanunsa bu gezegende de MÜSLÜMAN DÜŞMANLIĞI kanundur. ÖMÜR BİTER BUNLARIN DÜŞMANLIĞI BİTMEZ. Bunun için müslümanları engellemek, aşağılamak, karalamak ve iftira atmak mübahtır. Her türlü sahtekarlık, yancılık geçer akçe, çıkarlarıyla çatışınca anında dönerler.BU ÜLKENİN ADI DOĞANİSTAN’DIR. Uyguladıkları rejim ise komünizm belası.ZULÜMÜN DİĞER ADI.

Yorumu oyla      53      49  
baha 22 Ağustos 2007 Çarşamba 

bugün aydın doğanın şirketlerini incelemeye alsınlar eminim uzanlarınki çok küçük kalır

Yorumu oyla      53      49  
umut 21 Ağustos 2007 Salı 

Hürriyet son dönemde "saldıray abi" pozisyonundaki yazarları nedeniyle tiraj kaybediyor. Halk kendisini aşağılayan, bidon kafalı yerine koyan adamları okumak istemiyor artık. MANEVİYATA SALDIRANLARI, sürekli ahlaksılığı empoze edenlere para vermek istemiyor. Konu budur, Türk halkı post-modernizmi(ALLAHSIZ AKIM)asla içine sindirmez, çünkü Türk halkının Allah'a inancı tamdır. Hürriyet post-modernizmi savumduğu sürece iki yakası bir araya gelmeyecek, halkın gözünde daha da düşecektir.

Yorumu oyla      53      49  
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
Acun Ilıcalı
Recep Tayyip Erdoğan
hollanda
İran
yakmak
Yeni Zelanda
Almazbek Atambayev
Ankara
Şota Arveladze