Talat Atilla Bakanlara 'hacklenemeyen' özel telefon! Yeraltı dünyasını bir araya getiren düğün! |
Mihriban Başlı Beyaz sayfa...temiz eller! |
Tuğba AYAN Sağlıklı Coşku ve Ateş Elementi |
Adnan Küçük VAHŞİ BATI MEDENİYETİNİN KANLI YÜZÜNÜN GÖRÜNÜR HALİ |
Cengiz Altınsoy Çirkin şansı |
Kıvılcım Kalay Vakit, yaraların izinden utanmayıp onları tecrübe olarak saklama zamanıdır |
Canan Sezgin ELBET BİR GÜN TUTULACAĞIZ! |
Tuğrul Sarıtaş DEMET ÖZDEMİR' DEN 25 MİLYONLUK REKLAM ANLAŞMASI! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar SU ÜSTÜNDE İKEN SU İÇİNDE OLMAK |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Sima Güleser Polat İPİN UCU KAÇTI! |
Uğur Özteke SAĞLIKTA KANDIRMACA YENİDEN Mİ BAŞLIYOR? |
Yazının detayına geçmeden bir girizgâh yapmalıyım.
Başlığa çektiğim gelişme aslında çok yeni değil, 2,5 ay önceki bir hadise.
Ankara Büklüm Sokağın kesiştiği, caddeye sıfır barda oturan, birisi tanınmış 3 CHP'li ve bir de STK Başkanı'nın dost sohbetinde yaptıkları konuşmalar bunlar.
Yaklaşık 2,5 ay önce geçen konuşmalara şahit olan bir siyasetçi arayıp uzun uzun anlatmıştı bana. Uzun uzun diyorum.
Barda 3 saatten fazla kalmışlar.
Bu süreyi nereden biliyorum. Konuşmalara tanıklık yapan siyasetçi 3 saatin sonunda kalkarken, 3'ü CHP'li, biri STK Başkanı 4 kişi halen oturuyorlarmış.
* * *
Arada, dışarıdan kısa süreli sohbete katılıp, masadan kalkanlar da olmuş ama 4 kişi 3 saat yerlerinde sabit kalmışlar.
Hatta haber kaynağım hemen diplerindeki masada olduğu için yarım yamalak görüntü ve sesleri çektiğini de söylemişti.
Habersiz ve özel sohbet konuşmalarının, olağanüstü bir kamu yararı yoksa deşifre edilmesine karşı olduğum için bu bilgi ve materyallere mesafeli durdum ama notlarımı da aldım.
* * *
Ertesi gün haber kaynağım benim yazma ihtimalimi düşündüğü için olsa gerek, beni arayarak 'yazma istersen. O gün bir iki kez bana baktılar. Sanırım benden şüphelendiler. Beni tahmin edebilirler!" deyince de konuyu kapattım.
Mansur Yavaş odaklı, bu planlı ya da plansız görüşmenin detaylarına birazdan geçeceğim ama 2,5 ay sonra neden yazmaya karar verdiğimi izah etmem faydalı olabilir.
Dün haber kaynağımdan, "Tüzük Kurultayı'ndaki Mansur Yavaş odaklı gelişmelerden sonra 2,5 ay önceki olaya ait off the record yasağını kaldırmasını" rica ettim. Çok ısrar edince, bir bölümü için 'tamam' dedi.
Yazılabilir dediği noktanın sınırına kadar yazacağım.
* * *
Bildiğiniz gibi dün, CHP'nin parti programının görüşüldüğü "İkinci Yüzyıl Değişim Kurultayı" yapıldı.
Kurultayın ikinci gününde, Mansur Yavaş, programda konuşma yapacağı bilgisinin kendisine 1 saat önce verildiğini söyleyerek, "Polemik istemiyorum ama ben de Ekrem Başkanımın güzel konuşması gibi sizlere bir konuşma yapmak isterdim. Hazır bir şekilde ama maalesef bana 1 saat önce telefonla bildirdiler. Ayrıca 14 Belediye Başkanı varken sadece 2 başkanın konuşturulması fitne ateşine odun atmaktır." şeklinde sitemli bir konuşma yaptı.
* * *
Her ne kadar CHP lideri Özel, yanlış anlaşılmanın sorumluluğunun kendisine ait olduğunu söylese, İBB Başkanı İmamoğlu da "sizin konuşacağınızdan bile haberdar değilim. Senin rahatsız olacağını bilsem konuşmamı yere atar, yerimde oturum başkanım" diye konuşsa da, Yavaş'ın tatmin olduğunu sanmıyorum.
Mansur Yavaş bu çıkışında çok haklıydı. Son bir saatte "Hadi siz de bi konuşun bari" anlamına gelecek şekilde Yavaş'a söz vermek, en saygın yorumla bile büyük özensizlikti.
Özel'in özür dilemesi şık bir hareketti ama çok tatmin edici değildi doğrusu.
* * *
Bilenleriniz çoktur.
CHP de, iktidar gibi farklı sosyolojilere yaslansa da aslında tutucu bir partidir.
Çoğunluğu, sağ-milliyetçi kesimden haz etmezler.
Sağ-milliyetçi kesimi 'faşist' olarak görürler.
Tıpkı, sağ-milliyetçi seçmenin CHP'yi 'dinsiz' görmesi gibi her iki bakış açısı da köhne ve anlamsızdır ama gerçektir.
Bu sosyolojiler son yıllarda bir miktar esnese de, adını 'sandık tutulması' diye tanımladığım oy verme kabininde, seçmenin şuur altı bir anda şuur üstüne çıkar ve kimliğinin parçası olarak gördüğü partiye oyunu verir.
* * *
Özellikle CHP yönetiminin ezici bir çoğunluğu Yavaş'ı 'misafir aktör' ve 'sağ-milliyetçi kesimi CHP'ye taşıyan emanet bir kolon' olarak görüyorlar ama...
Mansur Yavaş'a; iktidar talebi yüksek CHP tabanında, tavanda olduğundan daha büyük bir ilgi var.
Bir oran vermek afaki olabilir ama CHP tabanının yüzde 40'dan fazlasında Yavaş'ın yüksek itibar gördüğü söylenebilir. Bu itibar Cumhurbaşkanı adayı olursa, oy olarak gelir mi bilemem.
Girizgâhı çok uzattığımın farkındayım ama bu coğrafyada kısa konu bulmak çok zor.
* * *
Başlıyorum.
Buyurun...
2,5 ay önce girişte de izah ettiğim gibi Ankara Büklüm Sokağın kesiştiği, caddeye sıfır çizgide bir barda birisi tanınmış 3 CHP'li ve bir de STK Başkanı bir araya gelirler.
Masada ısrarla en çok "Mansur" kelimeleri geçince, yan masadaki siyasetçi kulak kabartır. Konuşanların bir bölümünü ekrandan tanıdığı için çaktırmadan sandalyesini o masaya yaklaştırır.
Sandalye oynamasından huzursuz olan 4'lü grup bir süre susarlar.
Hatta STK Başkanı şüpheli bir bakışla kendilerine yaklaştıklarından şüphelendiği kişiye bakar ama bir süre sonra koyu muhabbete yeniden devam ederler.
Konuşmalar şöyle ilerler;
- Mansur’u (Yavaş) bu sefer kimse durduramaz. Adam hepsinin önünde.
+ Taban Ekrem Başkanın (İmamoğlu) dışında kimseyi kabul etmez.
- Etmesin. Adam imzayı bulur. Adayım der.
+ O iş o kadar kolay değil. CHP tabanı ona oy falan vermez.
- Belli olmaz.
+ Kardeşim o zaman partiye de Ekrem Başkana da hainlik yapmış olur. Hain deriz, AKP'nin iş birlikçisi deriz. Hadi o zaman CHP'den oy alsın da görelim!
* * *
Aktarılan konuşma çok uzun. Kendi aralarında özel konular da var ama haber kaynağımın off the record kaldırdığı kısım bunlar.
Elbette bu sohbette bulunan kişiler CHP'nin kurumsal kimliğinin görüşleri olarak görülemez ama Yavaş'a yönelik bakış açısını yansıtması açısından önemli olduğunu düşünüyorum.
Finale gelirsem...
Mansur Yavaş gibi Ekrem İmamoğlu da CHP'nin, hatta Türkiye'nin fenomen siyasetçileri.
Hatta Özgür Özel'in de yükselen bir yıldızı var parti içinde fakat...
CHP'nin tabiri caizse, yüzde 70'i Ekrem İmamoğlu'nun kontrolündedir.
2 Ağustos tarihli yazımda kamuoyuna ilk kez açıkladığım gibi yakında Ekrem İmamoğlu'na verilen yasak kararı ilan edilecek. (YAZIYI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ)
* * *
Yargıtay aşaması olsa da bu yasak siyasetin hararet ve yörüngesini değiştirebilir.
Hiç bir iktidarın yasakla büyümediğini tarihsel bir not olarak bu köşeye bırakayım.
Bu arada şu son dip notu konuyla bir şekilde bağlantılı olduğu için aktarmalıyım.
Çoğunlukla sandığa dahi gitmeyecek kadar siyasi partilere eşit mesafede duruyorum.
Ne kadar beceriyorum bilmiyorum ama en azından buna gayretim var ama Mansur Yavaş'ın hakkını teslim ettiğim iyi bir kaç kelimede dahi bazı CHP'lilerin neden ağır hakaretlerine maruz kalıyorum acaba?
Elbette bunlara dava açıyorum. Eleştiri tamam ama hakarete sıfır tolerans gösteririm.
Madem Mansur Yavaş CHP'nin Belediye Başkanı. Neden kendisiyle ilgili olumlu haberlere otomatik ve profesyonelce tepki gösteren hazır bir kıta var? Ve o kıtanın komutanı kim?
Bu soruların yanıtları gerçekçi olarak verilirse, bugün usulen olan barış esastan gerçekleşebilir.
Söz, eylemle bütünleşmezse bir hiçtir!
REHA MUHTAR'IN OĞLU POYRAZ'IN İMDADINA FATİH KARACA YETİŞMİŞ!
Ağır bir kaza geçiren Reha Muhtar hayati tehlikeyi önemli ölçüde atlattı.
Doktorlar; Muhtar'ın Poyraz'ın kaza anında babasına yaptığı kalp masajının onu hayata döndürdüğünü söylediler. Bu arada Muhtar cephesinde sürpriz gelişmeler yaşanıyor. Muhtar'ın yakınları ve eski eşi Deniz Uğur arasında ateşkes sağlandı. Bu ateşkesi sağlayan da gazeteci Celal Kazdağlı oldu.
* * *
Deniz Uğur'un da kısa süre önce kritik bir ameliyat geçirdiğini öğrendim.
Bu arada Deniz Uğur ve Reha Muhtar'ın oğlu Poyraz'ın yıllık özel okul parası yatmamış. Okul da taksitli ödemeyi kabul etmeyince neredeyse kayıt yaptıramayacak bir durum oluşmuş. Gazeteci Kazdağlı anlattı. Bunları duyan eski RTÜK Başkanı Fatih Karaca 25 bin sterlin ( 1 milyon yüz bin lira) parayı cebinden Deniz Uğur'a vermiş. Tebrik ederim güzel gönüllü Fatih Karaca. Muhtar'ın 40 yıllık dostu.
Vefa böyle bir şey işte.
* * *
VELHASIL; Her şeyin yok olduğu anda bile ümit vardır”- Thales
TALAT ATİLLA'YI TWITTER'DA TAKİP ET!
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 33173 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|