Bir bebeğin doğumu mucizedir..
Bebek annesinden doğar ve dünyaya gelir. Anne, her şeyiyle yaratılan bu varlığı kucağına aldığında büyülenir. İnanılamayacak kadar muhteşem parmakları, gözleri, burnu, kulakları ve elleri vardır. Hücrelerin birleşerek uzuvların meydana gelmesi, duyguların ve aklın küçücük bedene eklenmesi, sindirim ve sinir sistemi gibi sistemlerin bu küçücük canda yer alması tefekkür vesilesidir. Allah’ın büyüklüğüne ve yaratım gücüne iman güçlenir. Anne, büyük mucizenin kendinden meydana gelmesine duygulanır. Sevmenin ötesinde, ilahi gücün hayranlığını bebeğine yansıtır.
Anneye Allah çok büyük bir sorumluluk vermiştir..
Bebeği, Allah’ın yüce iyiliğidir ve bir an O’nun emanetini gözünün önünden ayıramaz. Dönerse düşmesin diye önlemler alır. İki saat geçince acıkır diye hazır bekler. Cildinin tahriş olmasından endişelenerek sık sık altını kontrol eder. Geceleri uykusuz gezer çünkü bebeğinin uyku sırasında güvenliğini ve ihtiyaçlarını gözetir. Gündüzleri göz çevresindeki morarmalar ve cilt solukluğu ile bebeğini merkeze aldığı dünya dönmeye devam eder.
Bir anne, bebeğiyle doğar..
Kendi güzelliğinden, planlarından, işinden ve ilişkilerinden çok daha önde annelik içgüdüsü baskın gelir. Şefkat duygusu uyanmıştır. Cennet, şefkatin uyanmasıyla ayaklar altına serilmiştir. Bu duygu, diğer bütün duyguları ve canlıları fethederek kuşatır. Anneyi de içine alır. Bebeği doğduğunda anne, cennetine doğar.
Yazıyı yazarken duygulandım ve gözlerimden yaşlar aktı. Annelik ile etkilendim. Bir taraftan da, belki “bir okuyucumuza yoksunluğunu hissettirip üzer miyim” hassasiyetini taşıdım. Bu yüzden uzatmaktan çekindim. “Sonuçta hepimiz bir anneden dünyaya geldik” düşüncesiyle de yazı okunabilmiştir inşallah..
Annelerimize sevgi ve saygılarımla..