Uluç, Erdoğan'ı frenleyen tek gücün Ordu olduğunu, ancak Dolmabahçe görüşmesinin ardından TSK'nın da sessiz kaldığını, bu boşluğunda yüksek yargıtarafından doldurulduğunu savundu.
"MUTLU UYUYORUM"
Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet'in ne kadar sağlam temeller üzerinde oturduğuna neşeyle şahit oluyorum, günlerdir.
Yüce Yargı, en üst düzey organları, Yargıtay ve Danıştay'la ülkesine ve rejimine nasıl yürekten sahip olduğunu gösteriyor..
Ben de geceleri başımı yastığıma, huzur içinde koyuyor ve geleceğin umutlarını düşünerek, mutlu uyuyorum..
ORDU SUSKUN GÖREV YARGIDA
Yürütmenin başı, Yasama'yı bu ülke seçim sisteminin yardımıyla tüm kontrolü altına almış, yarıdan az, yüzde 47 oy, ona Meclis'te mutlak çoğunluk sandalyesi getirmeye yetmiştir. Ne var ki, buraya gelenlerin arkasında o yüzde 47 oy yoktur. Onlar Meclis'e teker teker, Yürütmenin başı tarafından atanmışlardır. Her ilin milletvekillerini, lider, kapalı kapıların ardına kapanıp tek başına seçmiş, listesine yerleştirmiştir. Kabine üyelerini tek başına seçtiği gibi..
Bu sayede ülkede tüm önemli kararları tek başına alma gücünü ele geçirmiştir. Meclis o ne derse onu yapar.. Hükümet o ne derse onu uygular.
"Bu kadarı da olmaz" diyen bir kurum vardı.. Ordu.. Anayasa ve İç Hizmet Yasasının 35'inci maddesinin kendisine verdiği görevi yerine getiren Ordu..
Dolmabahçe görüşmelerinden sonra, bu kurum konuşmaz, karışmaz, görünmez oldu.
Yürütmeyi ve onun başını dengeleyecek tek yasal ve demokratik güç, artık Yargı'ydı..
Cumhuriyeti koruma ve kollama görevi artık onlardaydı.
HARİKA BİLDİRİLER
...Demokrasinin temeli, Atatürk Cumhuriyeti'nin en güçlü savunucusu Yargı'nın en seçkin yargıçları, harika bildirileri arka arkaya yayınladılar ve ulusa, Türk Ulusuna "Rahat uyuyun.. Ankara'da yargıçlar var" dedirttiler..
Teşekkürlerimle..