Organiklik, vaktiyle sıradandı. Çünkü yediğimizden içtiğimize her şey “doğal olarak” organikti!
Ama işte zaman geçti, her şey değişti ve bir zamanın sıradanı artık çöldeki vaha gibi aranan ve bulunduğunda fazladan bedel ödenip bırakılmamaya çalışılan bir değer oluverdi.
Yaşamın unsurları fazlasıyla birbirine benzer. En benzeşmez gibi görünen şeyler bile aslında aynı yasaya tabidir. Buna bileşik kaplar yasasının bir uzantısı diyebilirsiniz.
O yüzden, sebze ya da meyveyi ya da yiyecek ya da içeceği tarif eden bir olgu, çok farklı gibi gözüken toplumsal olayları, siyasi hikâyeyi de açıklar.
Şöyle ki;
Türkiye, AK Parti saflarında ne yıldızlar gördü; ne sözde yıkılmaz armadalar sınırlı bir zaman da olsa parladıkça parladı ama şimdi hiçbirinden bahsetmiyoruz.
Ya siyasi loser olarak kenara çekildiler ya da loser olmayı kendi içlerinde kabul etmeyip eski günlerini tekrar yeşertmeye çalışıyorlar. Hepsinin ortak yanı; kendi ışıklarını yaymaları değil, Erdoğan’ın ışığını yansıtmalarıydı.
Sera etkisi… Köklerini toprağın derinliğine salıp oradan organik bir şekilde beslenmek ve serpilmek yerine Erdoğan’ın ışığı tek besin kaynağı olunca, o ışık yön değiştirdiğinde solup gittiler.
Farkında mısınız? Yıldız öğütme fabrikası gibi çalışan AK Parti’de kendi habitatında sessiz sedasız ama çok sağlam bir yıldız, ben yıldızım demeden her geçen gün biraz daha parlıyor.
İşte o yıldız; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu.
Peki; Süleyman Soylu’nun sırrı ne?
Sadece çok çalışması mı? Türkiye’nin yakın tarihini felç etmiş, “her nedense!” bir türlü çözülememiş terör sorununun üstüne taviz vermeden, kimseye eyvallah demeden kendine bir onur, namus meselesi yapıp gitmesi ve bu kararlılık sonrasında tarihe geçecek mesafe alınması mı?
Sadece terör değil, alanı ile ilgili asayişten kamu güvenliğine her alanda nerede sorun varsa sadece bakanlık olarak değil bizzat Bakan olarak orada olması mı?
15 Temmuz gecesi herkes kaçacak bir delik ararken kendini ortaya atarak darbecilerle göğüs göğüse gelme cesareti mi?
AK Parti’de siyasete başladığı zaman AK Partililerin bile bir rezerv koyduğu bir isme bugün bırakın AK Parti’deki o rezervin kalkmasını muhalefetin bile şapka çıkarıyor olmasında tüm bu saydıklarımızın mutlaka etkisi var.
Ama bu sayılanlar hikâyenin bütününü anlatmaz, bir ayak eksik kalır.
Soylunun asıl sırrı, ya da sihri, tüm bunları yaparken büyük bir doğallıkla, oynamadan, kurmadan, kurgulamadan, olduğu gibi, inandığı ve hissettiği gibi yapması.
Ne attığı adımlar “iyi yürüme dersleri”nden çıkma, ne jest ve mimikleri beden dili derslerinden kalma, ne gülmesi naylon, ne sinirlenmesi yapıştırma.
Neyse o.
Ve dahası; Erdoğan’a sonsuz sadakati ile kendi münferit kişiliğini ve duruşunu çatıştırmayacak doğal bir dengenin adresi.
Bu dengenin tek sırrı ise; başta da dediğimiz gibi; organik olması.
Yani; siyasi gelecek hesabı katkı maddesi, ayak oyunları ile ön açma entrika koruyucuları, Erdoğan sonrasına yığınak için kendine ait medya, siyasi ekip, iş alemi birikimi tatlandırıcıları içermeyen organiklik.
İşte bu içerik; AK Parti’de Erdoğan’ın ışığı ile kesişmeyen ve çelişmeyen yeni bir ışığı her geçen gün biraz daha büyütüyor.
O ışık birilerinin gözlerini kamaştırıyor ve fena halde rahatsız ediyor. Ve bu rahatsızlık, bazen gizlenemeyecek boyutlara da gelip diğer ışığın bu ışığı görünmez kılması için kulislere, maniplasyonlara kadar gidiyor. Ama o umut ve uğraş, yine yukarıda sıraladığımız “organik içerik”e çarpınca “doğal olarak” boşa çıkıyor.
Oysa, kaçırılmaması gereken basit bir gerçek var; hormonlu domatesler çok güzel gözükseler de domates kokusu sadece organik domatesten gelir. Ve tüketici, o kokuyu almakta çok mahirdir.
TURKTIME
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...