Şov Yaptı 6 Bin Kişi Hastanelik Oldu 

DSP Genel Başkanı Sayın Zeki SEZER beyi kutluyorum. İşte sanırım, Halkçılık bu. Türk Milleti nerede ise gerçek politikacının da orada olması gerek. Ama bu Millet; karşısında samimi, sözlerinin arkasında ölüm pahasına duran liderleri sever. Darısı CHP yönetiminin başına. Cumhuriyetle yaşıt olduğunu iddia eden bu parti yönetimi maalesef %99’u Müslüman olan bir ülkede halkıyla uğraşıyor. Buna da sosyal demokrasi diyorlar. CHP’li kardeşlerimiz bile bugünkü yönetimden memnun değil, yönetimin tavrından çok rahatsızlık duyuyor. Sayın Sezer ise samimi olduğunu bu Halka bir inandırabilirse, CHP bırakın iktidarı muhalefet bile olamayacak. Konu ile ilgili yorumları ilgi ile izliyorum. Ama Sayın Süleyman Karaca’nın yorumu çok güzel. Türk Milletinin duygularını da çok güzel dile getirmiş. Üstelik İyi bir yorumcu, TURKTİME izleyicileri olarak kendisini kutluyoruz.

Sn Sezer ilk baştaki katı tutumunu bırakmış görünüyor,CHP'nin kuyruğuna takılmakla sadece ve sadece oy kayıpları olarak geri döneceğini farketmiş.Zaten bu kitle CHP'de kabuklaşmış gözüküyor ve DSP'yi de dışlıyorlar artık.Baş örtüsü konusunda mutabakat konusu ilginç takanlar takmayanlarla mı mütabakat arayacaklar.Baş örtüsü kişiyi ilgilendirir takan takar takmayan takmaz tamamen kişisel özgürlüktür.Hak başkasına sorularak verilmez,başkasının özgürlüğünün bittiği nokta hiç değil

Süleyman kardeş, Allahına kurban.Kitabın tam da ortasından konuşmuşsun. Yıllardır anlatıyoruz "BİZİM BU SOLCU GERİCİLERE" ama bir türlü anlamak istemiyorlar. Hala 1940 lardaki dünyada takılmış kalmışlar.Oysa Gelişmiş dünyada ÖZGÜRLÜKLER İÇİN SAVAŞ VEREN,MÜCADELE EDEN SOSYALDEMOKRATLARDIR. Bizimkiler ne yazıkki SİTALİNCİ DÜŞÜNCEYE TAKILIP KALMIŞLAR.Türk Solu Stalinci felsefeden kurtulmadıkça bir adım ileri gidemez. Düzelmezlerse bir seçim sonra BARAJA takılacaklarına bahse girerim.

Türk solunun en büyük eksiği, halkla barış çabalarındaki temel unsur olan inançları ve inançlıları kabullenememesidir. Öyle “inançlara saygı” gibi beylik laflarla, inanan insanlarla barış sağlanabileceğini ve inananların kendilerine güven duyacağını sanarak 1948’den beri kendi kendilerini aldatıyor, ondan sonra da dönüp “bu halk niçin bize oy vermiyor” diyorlar. Oy istemeden önce, oy deposu halkın yaşam biçimini, düşüncelerini, inançlarını hor ve hakir göreceksin, sonra da dönüp oy isteyeceksin.. buna, dilenciye verilen cevapla, “Allah versin..” karşılığını alırsınız. Türk solu, “milli sol” niteliği kazanmadıkça, kendi geçmişi ile yüzleşip, Türkiye’deki azınlıklarla olduğu gibi çoğunluk olan Müslümanlarla barışmadıkça marjinallikten öteye bir adım gelişim sağlayamaz artık. Çağ, bilişim çağı ve daha seçmen yaşına gelmeden gençler, Türk siyasi hayatının cemaziyel evvelini öğrenme şansına sahipler ve kendilerini bundan böyle daha bilenmiş, keskin söylemlerle konumlandıracaklardır. Siyasi hayatımızın küçümsenmesi gerektiğine inandığım “milli, demokratik, şeffaf bir sol parti” bu nitelikleri içselleştiremediği sürece olsa olsa sadece belli bir elit zümrenin oylarını alır ve o oyların genel seçmen yekunu içindeki payı da giderek düşmektedir. Bu nüfus artışı ile birkaç seçim sonra solun tamamı blok halinde de seçime girse, barajın altında kalmaktan kurtulamayacaktır.

Helalolsun Sn Sezere. Toplumun derdine derman olmaya çalışıyor. Demokrasi anlayışı budur.