Rektör Parlak Tehdit Etti! 

Emre AKÖZ,Türkiyenn en önemli yazar Sosyologlarından biri. Türk Toplumunu çok iyi tahlil edebiliyor ve isabetli neticeleri tarif eden ANALİZLERİ yapabiliyor. Kişisel yaşam ve Kimliği ile geçmişi bizi ilgilendirmez.Aköz Mesleğinde büyük aşama katetmiş. Diğer bir özelliği ise,Türk Toplumu üzerine "Toplum Mühendisliğine" soyunanların Niyetlerini de çok iyi okuyabiliyor.Aköz'ün Tahlilleri dikkate alınmalı.Zira yaşadığı toplumun Sosyolojik yapısını ve gelişmeler neticesndeki psikolojik tavrı biliyor.

Bu uzun ve şaşalı röportajın zamanda 'ak'özun agzından cıkmasına şaşmamalı..Baştan söyleyelim bu zatların büroklatik elit sistemi dediği sistem ' Türkiye Cumhuriyeti Devleti' nin ta kendisidir! Demek istediklri Akp iktidarı ile hızla bölünme ve rejim krizine giden Devletin,kendini koruma refleksleri göstererek dayanması, birnevi emperyalist işbirlikçilerine kafa tutumasını, kendileri iktidar oldukları için Marjinal gibi gösterme çabasıdr.Yani kısaca 'Yavuz Hırsız Evsahibini Bastırır' meselesidr!

Sayın Aköz’ün birçok analizine itiraz etmek mümkün değil. Sadece son değerlendirme paragrafındaki “hukukun arka sokakları” tahliline katılmıyorum. Moda deyimle ifade edeyim; “velev ki” Vural Savaş, Sabih Kanadoğlu da Sayın Başbakanın danışmanları arasında olsalardı ve Sayın Başbakan da onların kılvuzluğuna mutlak surette riayet etseydi, bu “kapatılma” ve kuvvetle muhtemel “yüce divan” yargılamalarından kurtulamazdı. Neden mi? Sayın Aköz’ün on sene sonrası için öngördüğü “diriliş hamlesi” bugünden bürokratik elitin satranç tablasında yerini almış görünüyor. Onlar da on yıl sonra gelecek hamleyi daha da öteleme, hamlenin fitilini ateşleyecek muhtemel liderlere gözdağı verip “sindirmeyi harekatı” ile birkaç on yıllar kazanmanın hesabı içindeler. Bu nedenle Sayın Aköz’ün tahliline nihai noktada katılmak mümkün değil. Hep birlikte, Ak Parti’nin kapatılacağına, kapatılma ile Sayın Recep Tayip Erdoğan’ın gireceği muhtemel ara seçim dönemi sürecinde “Yüce Divan’da yargılanması” argümanlarını içeren hazırlıkların tedavüle çıkarılarak önünün, daha Yüksek Seçim Kurulu’nda adaylık aşamasına gelmeden kesileceğine, Sayın Cumhurbaşkanı için de şeytanın aklına gelmeyen dolambaçlı yollarla Çankaya’dan indirileceğine ömrümüz varsa şahit olacağız. Deniz Baykal, Devlet Bahçeli ittifakının bu kadar pervasız, milletin gözü önünde açıktan açığa tehditleri bunu ortaya koymaktadır. “2D,2B ittifakı” artık “ima” değil, “Yüce Divan” sonucu/kararı üzerinden nasıl nemalanacaklarının paylaşım kavgasını veriyorlar. Bunu görmek lazım. Ha, korkunun ecele faydası var mı, yok. Ak Parti’nin düşünce mekaniği kasıtlı olarak arızalandırılabilir, bu arıza on yıl değil de daha uzun vadede yine bu milletin temsil bayrağını alacaktır. Olan, kaybedilen zamana, ekonomik çöküntüye, kısa vadede umutları karartılan yeni nesillere olacaktır. Bu kayıpların “şeref payesi(!)” de 2d,2B(Deniz Devlet, Baykal Bahçeli)’ye yeter.