ÖZOK, BAŞÖRTÜSÜNE HUKUKA UYGUN ÇÖZÜM İSTEDİ 

Özok beraberinde TBB Genel Sekreteri Güneş Gürseler, Sayman Soner Kocabey ve yönetim kurulu üyesi Muhsin Ergazi ile Vali Hüseyin Avni Mutlu ve Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'i makamında ziyaret etti.

Başkan Özok ziyaretlerinde yaptığı konuşmada 3 Ocak günü Diyarbakır'da meydana gelen patlamadan büyük üzüntü duyduklarını belirterek, ''Kaybedilen vatandaşların acılarını paylaşmak için geldik. Nereden olursa olsun insan yaşamına yönelik saldırı olayını kınıyoruz'' dedi.

Gazetecilerin türban tartışmaları ile sorularını ise Özok, daha önce bu konudaki görüşlerini söylediklerini ve Türkiye Barolar Birliği olarak bu tartışmaların yaşanmamasından yana olduklarını söyledi.

Türkiye Barolar Birliğinin bu konudaki temel yaklaşımının, Anayasa'da da bulunan ve demokratik, laik, sosyal hukuk devletine gölge düşürecek her türlü eylem ve davranışın ve tasarrufun yapılmamasından yana olduğunu belirten Özok, ''Laiklik son derece hassas bir kavramdır. Ona iyi yaklaşmak lazım. İnsanların kişisel hak ve özgürlükleri ile laiklik kavramı arasında çok iyi bir denge ve diyalog kurmak gereklidir'' dedi.

Özok, tek kaygılarının çağdaş kurumlara türbanın girmesiyle laikliğin darbe alması, laikliğin bir biçimde ötelenmesi olduğunu ve bu konuda hassas olduklarını vurgulayarak, bu konuda ulusal yargıda Danıştayın ve Anayasa Mahkemesinin, uluslararası yargıda ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararı bulunduğunu hatırlattı.

-''ÇAĞDAŞ YAŞAMIN YANINDAYIZ''-

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 9. maddesinde din ve vicdan özgürlüğünün kamu yararı, kamu düzeni ve kamu ahlakı ölçülerinde sınırlandırılabileceğinin hüküm altına alındığını hatırlatan Özok, bütün bu hukuk norm ve kararlarının ön yargı düşünmeden soğuk kanlılıkla değerlendirilmesi gerektiğini bildirdi.

''Türbanın yanında mısınız, karşısında mısınız?'' şeklinde kendilerine sorular sorulduğunu anlatan Özok, şöyle devam etti:

''Bizim kimsenin özel giysisi konusunda kimsenin yanında veya karşısında olmak gibi lüksümüz olamaz. Bizim yanında ve karşısında olduğumuz Türkiye'deki laik düzen ve onun karşıtı. Biz ülkemizde laik hukuk düzeni ve laik hukuk düzeninin getirdiği çağdaş yaşamın yanındayız. O nedenli bu konulara ayak üstü politik sömürülerle yaklaşmak son derece yanlıştır. Şimdi MHP'nin getirdiği bir öneri var. 'Sadece üniversitelerde kamu hizmeti alan genç kızlarımıza bu fırsatı verelim' diyor. Bu son derece masum ve mantıklı görünüyor. Ama bu arkadaşları pozitif bilimin çeşitli dallarında okutuyorsunuz. Mezun olursa bu arkadaş 'Kamu görevini de böyle yapacağım' derse o gün de bu tartışmayı yaşamaz mıyız? O nedenle geleceği de düşünerek, Türkiye'nin hakikaten farklı hukuksal yapısı olan laik hukuk düzenine gölge düşürmeyecek, onu zedelemeyecek bir çözümü getirmemez lazım.''

-''BU TARTIŞMALAR ÜLKEMİZE ZAMAN KAYBETTİRİYOR''-

Herkesin ortak değeri olan, din duyguları, moral değerleri üzerinden kişisel günlük politika yapılmaması yönünde siyasilere çağrıda bulunduklarını ifade eden Özok, her şeye hukuk içerisinde yaklaşılması gerektiğini söyledi.

Özok, bu konuda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının kendi görevi içinde bir hatırlatma, tespit yaptığını ve Danıştay Başkanlar Kurulunun ise zaman zaman hukuk adına bazı açıklamalar yaptığını belirterek, şöyle devam etti:

''Bu bireysel olarak eleştirilir ya da yanında olunabilir. Bundan 20 gün önce Konya Adliyesinin açılışında Sayın Başbakan son derece hepimizin beğendiği bir konuşma yapmıştır. Başbakan bu konuşmasında bir ülkenin saygınlığının uluslararası ilişkilerde demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğüne bağlılığıyla ölçüleceğini söylemişti. Bu hepimizin yıllardır arakasında durduğu ve desteklediği bir görüştür. Bir yerde bunu söyleyeceksiniz, hukuk devletini en öne çıkaracaksanız. Bir yerde de parlamenter demokratik sistemin temel varlığı olan yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkilerde yargı şu veya bu şekilde bir görüş ortaya koyduğu zaman hiç hak etmedikleri ağır bir şekilde eleştireceksiniz.

Bu konuda Sayın Başbakan'a biraz daha itidal ve biraz daha hoşgörü öneriyoruz. Başbakan'ın 22 Temmuz günü yaptığı konuşma son derece güzeldi. Bir ülkede siz toplumsal liderseniz, yönetime talipseniz, halk size yönetmek için büyük kredi açmışsa siz başkalarından daha hoşgörülü, toleranslı ve anlayışlı olmalısınız. Biz Diyarbakır'dan Başbakanımıza bu hoşgörüyü göstermesini diliyoruz. Barolar Birliği olarak bu tür tartışmaların ülkemize zaman kaybettirdiğini, hepimizi üzdüğünü ifade etmek istiyorum.''