İşte Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ün AKP’li milletvekillerine seslendiği yazısı...
"Haydi sizi provoke ediyorum
BU bir provokasyon yazısıdır.AKP’lileri kışkırtmak istiyorum.Hani şu Meclis’te bütçe görüşmeleri sırasında, Baykal’ın üzerine yürüyen AKP’li milletvekillerine sesleniyorum.
Haydi, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun bürosunu basmaya.
* * *
Dünkü Milliyet Gazetesi’nde bir mülakat yayınlandı.
Konuşan kişi bir kadındı.
Üstelik bu ülkenin "Kadından Sorumlu Devlet Bakanı"ydı.
Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, bakın, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ı, nasıl bir argümanla köşeye sıkıştırmak istiyor:
Önce "çokeşlilik" konusu...
"Bizimkilere gelince imam nikáhlı, CHP’ye gelince özel hayat. Sağcı, solcu fark etmez. Erkekler dünyanın her yerinde sekreterleriyle evleniyorlar."
İlk bakışta insana doğru bir benzetme gibi geliyor.
Oysa hiç alakası yok.
Bir tanesi, "imam nikáhını, dinden destek alarak meşru bir kurum" olarak kabul ediyor.
Öteki ise, sadece ahlaki çerçevede değerlendirilebilecek fiili bir durum.
Bunları bir terazinin iki tarafına koyup, sanki aynı fiillermiş gibi sunmak çok yanlış.
* * *
Asıl itirazım, Çubukçu’nun Baykal’ın türban konusundaki tavrını eleştirirken yaptığı şu karşılaştırmaya:
"Eşiyle akşam yemeği bile yemeyen, yanında hiçbir yere götürmeyen biri, başörtüsüyle eşini her yerde temsil eden, eşinin yanından ayrılmayan kadını oraya yakıştıramıyor..."
Yanlış hatırlamıyorsam, Baykal, bugüne kadar, "Erdoğan, eşi türbanlı olduğu için Çankaya’ya çıkamaz" diye bir söz etmedi.
Hatta bunun tam aksini söyledi.
İtirazının, "eşi ile ilgisi bulunmadığını" da birkaç defa açıkça söyledi.
Yani, Bakan’ın sözlerine temel oluşturan iddia doğru değil.
Ben bunu Baykal’a değil, Olcay Hanım’a ağır bir hakaret olarak değerlendiriyorum.
Türk kamuoyu belki Olcay Baykal’ı pek tanımıyor.
Ben tanıyorum.
Şunu açıkça söyleyebilirim.
Eşiyle birlikte görünmeme, Olcay Baykal’ın kişisel tercihidir.
Doğru. Bugüne kadar eşinin yanında çok ender göründü.
Basın önüne yanılmıyorsam sadece bir kere çıktı.
O da, eşinin siyaseti bıraktığını açıkladığı gündü.
Ben de bu tavrını öven bir yazı yazmıştım.
* * *
Olcay Hanım, böyle geri planda durma tavrını bizzat kendisi tercih etmiştir.
Baykal değil.
Ben bu duyguyu çok iyi anlıyorum.
Çünkü benim eşim de, Olcay Hanım’a benzeyen bir karaktere sahiptir.
Öğretim üyeliği yaptığım yıllardan beri davetlerde pek görünmez.
Gece hayatı hemen hiç yoktur.
Babası çok ünlü bir siyasetçi olduğu halde, o kendine ait sessiz bir dünyayı tercih etmiştir.
O nedenle Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun bu karşılaştırması fevkalade talihsizdir.
Hele hele bir kadın bakana hiç yakışmamıştır.
Üstelik "türbanı, kadınların şahsi tercihi olarak" sunan bir partinin üyesi olarak kendi iddiasına ters düşmüştür.
Bir kere daha gördük ki, eşler üzerinden siyaset kötü bir alışkanlık.
* * *
Son sözüm AKP’lilere.
Bütçe görüşmeleri sırasında Baykal’ın, Başbakan’ın eşinin türbanı ile ilgili sözlerine, ifadenin kastını aşan bir ölçüsüzlükle tepki göstermişlerdi.
Bence, o tepkinin hiç olmazsa yarısını, Nimet Çubukçu’nun bu talihsiz karşılaştırmasına da göstermeliler.
Tabii türbanın, gerçekten eşlerinin, kızlarının şahsi tercihi olduğu konusunda samimi iseler."
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...