Ömür Gedik… Çünkü… 

Önceki gün yaptığımız analizde Hürriyet Gazetesi’nin Ankara Temsilciliğini teslim edecek kadar güvendiği Metehan Demir ve Deniz Zeyrek gibi gazetecilere köşe açma konusunda direnirken köşelerini formasyonları, yazarlık kalibreleri, gazetecilikleri tartışmalı isimlere köşeleri bol keseden tahsis etmesinin tuhaflığına dikkat çekmiştik. ( O analiz için TIKLAYIN…)

İşte o isimlerden biri de tartışmasız Ömür Gedik. Oyunculuktan şarkıcılığa her alanda ben varım diye ortaya çıkan ama hiçbirinde vasatı aşamayan bir magazin kişiliği olan Ömür Gedik kötü bir Ayşe Arman kopyasından öteye gidemese de yine de Hürriyet’te o derin fikirlerini yazmayı sürdürüyor.

İşte o derin fikirlerinden biri de emzirme konusundaydı Gedik’in.

Dünya Emzirme Haftası nedeniyle anne sütünün bebekler için önemi konusunda farkındalık yaratmak için gerçekleştirilen “İstedikleri yerde emzirsinler” kampanyasına karşı çıkıyor güya Gedik.

Demiştik ya, kötü bir Ayşe Arman kopyası diye. Hani Ayşe Arman her yazısına mutlaka hard cinsellik sosu katarak ilgiyi üstünde tutmaya çalışır ve bunu da başarır ya. Ömür gedik de emzirme konusuna başlarken şöyle diyor: “…Cinsel obje olarak görmekten bir türlü vazgeçemediğim memelerin…”

Gedik, bu cinsel objenin bebeği emziren bir hayat kaynağı olduğu fikrine bir türlü alışamamış, emzirmeyi hiç sevmemiş ve bebeğini de iki ay emzirdikten sonra bırakmış. Bir anne için utanç verici bir itiraf olması gereken bu durumu büyük bir gururla anlatıyor.

Biliniyor ki, bebekler için anne sütü özellikle ilk 6 ay yaşamla eşdeğer. O savunmasız bebeklerin doyması, hastalıklara karşı korunması, anne ile arasındaki bağın gelişmesi… Hepsi ve daha fazlası özellikle ilk 6 ay emzirmesini bir tercih değil, içinde annelik sorumluluğu taşıyan herkes için zorunlu kılıyor.

Bu şekilde başlanan bir yazı nasıl devam edebilir ki? Tahmin etiniz. Aynı saçmalık dozuyla. Devamını merak eden bulur okur. Biz Gedik'in yazısıyla daha fazla kirletmeyeceğiz bu sayfayı.

Sadece şunu diyeceğiz: Ömür gedik bu yazısıyla önce “Böyle anne olur mu?” dedirtip sonra aslında hiç girmemesi gereken bir mevzuya girip, bir de kurduğu mantık ve vardığı sonuçla “Hürriyet’te yazmak için cehalet şart mı?” dedirttiği için KAYBETTİ.