NURAY BAŞARAN YAZDI: BİR ADIM FAZLASINI YAP 

"Hayatın bazen resimleri değişir. Sen hayatı kendi resminden ibaret sayarsın. Oysa çoğu zaman resim değişmiştir. Ve sen artık o resimde yoksundur. Ya da bazen büyük resimde küçücüksündür. Orada olmadığını bilmezsen ya da nerede olduğunu bilmezsen, hiçbir şeyi iyi değerlendiremez ve mutlu olamazsın."

Resme bakabilmek

Bu tespite katılmamak mümkün değil. Ama resimleri, özellikle de kendi kafamızdaki resimleri doğru yere oturtamadığımızda ya da büyük resimde kendimize yakın veya uzak tutmamız gerekenleri iyi tasarlayamadığımızda veya kendi resmimizde bizim var olmamıza katkı sağlayan nesneleri "Artık gerekli değil" diye çıkartmışsak da aynı sorun karşımızda apaçık duruyor demektir. Hatta tüm bunlara başka ilaveler yapmak da mümkün. Mesela, kendi hayatlarımızı konumlandırdığımız resimlere, yüreğimizi koyamazsak ya da bize yüreği ile yaklaşanları uzaklaştırırsak, resim flulaşır, bana göre renkleri solar, hatta bazen de bu flulukta, kendimizi ne zaman nerede konumlandıracağımızı ve resimden ne zaman çıkarılacağımızı bilemeyebiliriz.

Resimdeki yerimizi başkalarının kabulleri üzerinden değil, kendi savaşlarımız ve yüreklerimiz üzerinden belirlemek her zaman daha doğrudur. Bu nedenle günlerimiz hayatımızın minyatürüdür. Bugün yaptığımız geleceğimizi yaratır. Önemsiz sayılacak bir gün bile yoktur. Ve aslında o büyük resimde bizim "küçük" gördüğümüz her detay, bir gün gelir yüreğimiz kadar önemli bir hal alır. Ve yaşamımız aslında,  bizim için yüreğiyle savaşanların ne kadar çok olduğuna bağlı bir zenginlikten ibarettir. Ve onlar için risk almak önemlidir. Bazen hayal kırıklıklarıyla sonuçlansa da ben hâlâ daha risksiz bir yaşamın gerçek bir risk olduğuna inanırım.

Bu çoğu zaman başarısızlıkları da beraberinde getirir. Ama başarısızlık, dünya çapında olma sürecinin de bir parçasıdır. Yönetim Danışmanı Tom Peters, "Berbat etmek mükemmellik işaretidir" diyor. Dünyanın en başarılı kişileri, sıradan insanlardan daha fazla başarısız olmuşlardır. Mark Twain'in dediği gibi, "Yirmi yıl sonra yaptıklarınızın değil, yapamadıklarınızın hayal kırıklıklarını yaşayacaksınız."

Bir adım fazlası

Büyük fikir şu: Liderlik ve başarı bir adım fazlasını yaparak başlar. Sıradan insanlar bir adım fazlası için zaman harcamazlar. Liderlik çok yorucu bir günün sonunda son bir telefon daha açarak gösterilir. Ve çoğumuz kendimiz olmaktan korkarız. Kalabalığı takip etmek adına hayallerimizden vazgeçeriz...

Bunları okurken, aslında "Ankara toz duman sen ne yazıyorsun" diyebilirsiniz. Evet doğru. Ama sanki orada da büyük resme bakmakta fayda var. Geçen hafta Dick Cheney'nin ziyaretinin ne kadar önemli olduğunu yazmıştım. Hatta daha ileri gidip 2002 Mart ayındaki Cheney ziyaretinden sonra, Türkiye'de tüm dengelerin nasıl değiştiğine dikkat çekmiştim. Geçen çarşamba günü yayımlanan yazımın üzerinden daha üç gün geçmemişti ki, AKP ile ilgili kapatma davası bomba gibi gündemimize düştü. Aynı Cheney, bu kez 19 Mart 2008 Çarşamba günü Türkiye'de olacak. Ziyareti öncesinde Türkiye'deki "iç operasyon" tamamlandı sayılır. Şimdi hem TSK hem cumhurbaşkanı hem de hükümetle görüşecek Cheney'nin eli artık çok güçlü. En azından görüşeceği bütün taraflar zapturapt altında. Üstelik daha gelmeden 2002 Mart ayındaki ziyareti sonrasında gerçekleşen erken baskın seçim gibi bir erken seçim olasılığı Ankara siyasi kulislerinde konuşulmaya başlandı bile. Bakalım yeni baskın seçimin galibi ve yeni lideri kim olacak? Ya da Ankara'da bazılarının dediği gibi Türkiye Cumhuriyeti'ne de hükümete bir süreliğine "kayyum" mu atanacak?

Gördüğünüz gibi "Burası Türkiye, her şey olabilir" dedirtecek cinsten olasılıklar çok. Ama tüm bunlar için de gerçek liderlere ihtiyaç var. Bu nedenle önümüzdeki günler liderlik özelliklerinin test edileceği günler olacak. Hem siyasette halen lider olan hem de siyasette liderliğe soyunanlara duyurulur...

 Nuray Başaran/Referans