Hastadan Kesilen Paraya Düzenleme 

İŞTE EN ZOR OLANI BU KALAN SAĞLAR.YÜREKLERİNDE HAYATLARI BOYUNCA UNUTAMAYACAKLARI ACILARIYLA,YERLİ HALKIN TERÖR İSYANLARIYLA,BURDAKİ EĞİTİMİN SÜREKLİ SEKTEYE UĞRATILMASIYLA,PKK NIN NE ZAMAN SALDIRILACAK DİYE ENDİŞELERİ YAŞAMALARIYLA,AÇLIKLA YOKSULLUKLA YAŞAM MÜCADELESİYLE,YARALILARIN BEDENLERİNDE HAYATLARININ EN ACI HATIRA İZLERİNİ TAŞIMASIYLA,EN ÖNEMLİSİDE BİRKAÇ GÜN DEVLET DESTEĞİ, ARKASINDAN UNUTULMALARIYLA KALAN SAĞLAR EVET BİZİMDİR.NE YAZIKKİ BU HEP BÖYLE DEVAM EDECEKTİR.UMARIM UNUTULMAZLAR

Sık sık kullanılan “biz ne zaman adam oluruz?” sorusunu, Türkiye’nin üzerindeki ölü toprağını atmaya uyarlamakla belki çözümün bir parçasına ulaşabiliriz. Bazı türbelerin fiziksel ve psikolojik dokunulmazlıklarını kaldırıp örtünün altında yatan, daha doğrusu olmayan keramet sahiplerinin yerine, varlıklarının hikmeti çarpıtılmış tanımsız varlıklar olduğunu idrak ettiğimizde, belki biz de adam oluruz. Kendilerine kutsal dokunulmazlıklar edinmiş, sorgulanamazlık bahşedilmiş olanlarında etten ve kemikten yaratıklar olduğunu, yanılgılarının, sapmalarının, saplantılarının olabileceğini son iki yıldır acı acı yaşayarak sorgulamayı isteme noktasına geldik. Sorgulamayı hala “ihanet”, bilgilerin paylaşımını hala “köstebek” veya “beşinci kol faaliyeti” çerçevesinde değerlendirdiğimiz sürece, ölen ölür, kalan sağlar bizimdir ve onların kanları yerde kalmaz. Biz sorumsuzlar, o kanı, anaların yüreğine gömeriz ki, o yürekler çarptıkça kanasın! 30 yıldır bu trajı komik oyun hep böyle oynanmadı mı? Karargah yalakası siyasetçi-medya-iş adamları hep bu dokunulmazla dokunulmamasını kutsamadı mı? Gelin, bu kez “yeter artık” deyip bu türbelerdeki varlık-yokluk kerametini toplumun gözü önünde atrtışalım, herkesin her şeyi görebileceği şeffaflıkta gerçeklerle yüzleşelim. Yüzleşelim ki, artık ölülerimize, şehitlerimize ağıtların kulaklarımızdaki çınlamaları sona ersin; anaların, eşlerin, babaların, yetimlerin feryatlarında boğulmayalım.

Militer omertadan söz eden birinin hemen peşinden depremde yıkılan binalara, bunlara onay veren beldiyelere, bilirkişilerine, yapı denetim firmalarına, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tüm rapor ve planlara rağmen olası deprem için almadığı önlemlere, yıkılan Kuran Kursunda ölen çocukların ingilizce Kuran öğrenip hiç birinin davacı olmamasına, müfettişlerin bu raporları onaylamasına, Tuzla da yapılan işçi cinayetleri ve RTE nin sözleri karşısında da bir makalesini okumak iyi olurdu...

durum öyle bir hal aldıki artık bütün kurmlar kirlendi.tüm krumlar,başta siyaset kurumu artık kendisini gözden geçirmeli...biliyoruz ki hiçbiri masum değil.