Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katar'ın başkenti Doha'da düzenlenen 23. Doha Forumu'na katıldı.
Bakan Fidan, forum kapsamında, 'Newsmaker Interview' başlıklı oturumda The Guardian gazetesi diplomasi editörü Patrick Wintour'un sorularını cevapladı.
"ESAD REJİMİNDEN KAÇAN MİLYONLARCA İNSANA KAPILARIMIZI AÇTIK"
Suriye'de patlak veren olayların, emniyet, güvenlik, mülteci krizi, ekonomi, sınır sorunları açısından ve pek çok bakımdan Türkiye üzerinde çok büyük bir etkisinin olduğunu aktaran Fidan, şöyle devam etti:
Türkiye belirli yükleri taşıyabilecek bir ülke. Ancak Suriye'de insanlık trajedisi gerçekleşti. Bu bizim için dayanılmaz.
İşte bu nedenle Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan bir açık kapı politikası benimsedi. Esad rejiminden kaçan milyonlarca insan, evlerini yurtlarını terk ederek kaçan insana kapılarımızı açtı.
"SURİYELİ OLMAYAN UNSURLARIN SDG'DEN ÇIKARILMASINI İSTİYORUZ"
Fidan, Suriye'de SDG adını kullanan terör örgütü PKK/YPG'nin Suriye ordusuna entegrasyonu ile ilgili soruyu yanıtladı.
Fidan, kendileri açısından bu konuda çok önemli birkaç hususun olduğunu belirterek, şunları söyledi:
Suriye hükümeti ve SDG kendi aralarında bir anlaşma yapabilirler çünkü Suriye hükümeti egemen bir hükümettir.
Kendi anlaşmalarını yapabilir ancak PKK söz konusu olduğunda SDG içerisinde bazı unsurların bulunduğunu biliyoruz ve tek hedeflerinin Türkiye'ye karşı mücadele yürütmek olduğunu biliyoruz.
Dolayısıyla Suriyeli olmayan unsurların SDG'den çıkarılmasını istiyoruz. Irak'tan, İran'dan, Türkiye'den katılan unsurların derhal ayrılmasını istiyoruz. Bu güzel bir başlangıç olur.
"TÜRKİYE'NİN ÇIKARLARININ AKSİ YÖNÜNDEKİ TÜM UNSURLAR ÇIKARILMALI"
İkincisi ise Türkiye'nin çıkarlarının ve güvenliğinin aksi yönünde konuşlandırılmış bütün unsurların çıkarılması gerekiyor. Tabii daha büyük çaplı ve daha teknik değerlendirmeler, görüşmeler yapılacaktır Şam'da.
Zira kolay bir süreçten bahsetmiyoruz. 50-60 bin kişilik birimlerin yeni oluşturulan bir orduya dahil edilmesi sürecinden bahsediyoruz. Bu sürecin iyi niyetle yürütülmesi gerekir.
SDG'nin sadece prosedürel, sembolik bir süreç peşinde ve dünyanın geri kalanına entegrasyon sürecine katıldıkları izlenimini uyandırmayı amaçlayıp gerçekçi somut adımlar atmadıklarında bunun inandırıcı olmayacağına dikkati çeken Fidan, bu nedenle kendilerinin her iki taraftan gerçek bir angajman beklediklerini vurguladı.
"ÖCALAN'IN SURİYE'DE BİR ROL OYNAYABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM"
Fidan, Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerin bu entegrasyon sürecinde rol oynayıp-oynamayacağı sorusuna ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu:
Bir rol oynayabilir. 2009-13 yılları arasında MİT Başkanlığı görevini yürütürken PKK lider kadrosuyla angajmanlarım oldu. Görüşmelerim oldu, belirli bir noktaya varmaya çalıştık. Esasında bir ortak anlayışa ulaşmaya çok yaklaştık.
Aslında ulaştık da fakat PKK terk etti bu ortak anlayışı, Suriye sebebiyle ve Öcalan da üzerine mutabık kalınan bu anlaşmadan PKK'nın yüz çevirmesi karşısında ne yapacak ona bakmak lazım.
Bu geçmişte kaldı her halükarda. Ancak tarih tekerrürden ibaret biliyorsunuz. Özellikle Suriye'de bir rol oynayabileceğini düşünüyorum. Ancak bir rol oynamak ister mi, yoksa bunu bir kaldıraç olarak mı kullanmak isteyecek? Bilmiyoruz.
"NETANYAHU ULUSLARARASI İSTİKRAR GÜCÜ'NDE TÜRK BİRLİKLERİNİ GÖRMEK İSTEMİYOR"
Netanyahu'nun Gazze için kurulacak Uluslararası İstikrar Gücü'nde Türk birliklerini görmek istemediğini ve bunu gizlemediğini belirten Fidan, bu konuda Mısır ve İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Kurulu kararı gereği danışılması gereken ülkeler arasında olduğunu söyledi.
Sunucunun, "Başka ülkeler de Türkiye olmazsa biz bu güce katılmayız dediler" ifadesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Fidan, Uluslararası İstikrar Gücü'nün bir parçası olmaları halinde bölgede kolaylaştırıcı bir rol oynayabileceklerini belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Meşruiyetlerini arttırabiliriz ve halkın desteğini de alacağız. Endonezya, Azerbaycan, başka Müslüman Arap ülkelerle de yakın çalışıyoruz. Onlar da böyle bir tablo görmek istiyor. Yani kendileri birlik gönderebilmek için Türkiye'nin varlığını istiyorlar."
"ABD, ZAMANINDA MÜDAHALE ETMEZSE İVME KAYBI YAŞANIR"
Fidan, ISF'in ivme kaybetmesi riski' üzerine sorulan soruya şu yanıtı verdi:
ABD tarafındaki kişiler Gazze'de arabuluculuk yapıyorlar. Aynı zamanda Ukrayna-Rusya arasında da arabuluculuk yapıyorlar aynı kişiler. Gündemleri yoğun ancak (ABD Başkanı Donald Trump'ın Özel Temsilcisi) Steve Witkoff'la temas halindeyim. Diğer dostlarımızla (ABD Dışişleri Bakanı) Marco Rubio ile temas halindeyim. Halihazırda problemin ağırlığının farkındalar. Zamanında müdahale etmeleri gerektiğini biliyorlar ki ikinci aşamaya geçilebilsin. Aksi takdirde ivme kaybı yaşanır. Çünkü Hamas kendilerinden talep edilenleri neredeyse tamamen yerine getirdi. Rehinelerin ve rehinelerin naaşlarının teslim edilmesiyle ilgili olarak tek bir naaş eksik var.
"HİÇ KİMSE İSRAİL'İ DURDURAMIYOR GİBİ GÖRÜNÜYOR"
Fidan, İsrail-Filistin arasında 10 Ekim'de sağlanan ateşkeste Türkiye'nin garantör değil üç ülkeyle birlikte 'imzacı' olduğunu söyleyerek, şöyle devam etti:
Barış planına imza attık Katar ve Mısır'la birlikte. Biz garantör olmakta bir sakınca görmüyoruz.
Garantörlük sorumluluklarını taşımakta bir sakınca görmüyoruz. Her gün ihlallerin yaşanması, bu barış sürecinde, ateşkes sürecinde ateşkesin her an durabileceği, sona erebileceği anlamına gelebilir.
Çünkü hiç kimse İsrail'i durduramıyor gibi görünüyor ve tam olarak savaşın başından bu yana yaşadığımız problem de bu.
Fidan, sahada güvenilir bir mekanizma olmadıkça 'hiç kimsenin güç kaldıracını İsrail'e karşı kullanamadığına' dikkati çekerek, "Sadece ABD İsrail'i durdurabildi. Ve sadece belirli sayıda ülke bir araya gelerek Amerikan hükümetini ikna edebildi. Bir zincirleme reaksiyon yaşandı. Biz Amerikalılarla konuştuk ve onlar sorunun ağırlığını kabul ettiler." yorumunda bulundu.
Bakan Fidan, "İsrail'i ve Netanyahu'yu tek başına bırakırsak akıllarında tek bir şey var, Gazze'ye girmek, Gazze'yi Filistinlilerden arındırmak. İki metodolojileri var bununla ilgili olarak, ya Gazze'yi yaşanamayacak bir yere dönüştürmek ki böylece geri kalan Filistinlileri de başka bir yere yollayabilsinler ya da şu ana kadar yaptıkları gibi Filistin nüfusunu öldürmeye devam edecekler." dedi.
"NATO ÇEVRELERİNDEKİ TARTIŞMALARIN BENİ ETKİLEMESİNE İZİN VERMİYORUM"
Bakan Fidan, ABD'de Başkan Donald Trump imzasıyla yayımlanan ulusal güvenlik stratejisinde 'en geç birkaç on yıl içinde bazı NATO üyelerinin çoğunluğunun Avrupalı olmaması oldukça olası' değerlendirmesine ilişkin, şu görüşü paylaştı:
"NATO çevrelerindeki tartışmaların beni etkilemesine izin vermiyorum. Çünkü NATO komitesinde AB ve AB dışı NATO üyeleri tartışması yürütülüyor. Şimdi NATO çevrelerinde aslında var olan bir tartışma bu. Avrupa Birliği'nin hep kendi güvenlik mimarisini inşa etmesinden bahsediyoruz. Ama NATO var tabii bir yandan. NATO olduğu için de 'Ayrı bir güvenlik mimarisine ihtiyaç yok.' deniliyor. Bu tartışmanın özü aslında bu ifade."
"İSRAİL'İN ATEŞKES İHLALİ YAPTIĞINI VE YARDIMLARIN GEÇİŞİNİ ENGELLEDİĞİNİ GÖRÜYORUZ"
Tüm bunların hayata geçmesi için çalışmaların kesintisiz devam etmesi gerektiğini anlatan Fidan, "Şu anda alanda birtakım sıkıntılar var. Özellikle İsrail'in günlük yüksek miktarda ateşkes ihlali yaptığını görüyoruz. Söz verdiği, içeriye girmesi gereken yardımların da gerektiği miktarda ve şekilde girmesine izin vermediğini görüyoruz." diye konuştu.
Fidan, Türkiye'nin Filistin'e her türlü katkıyı vermeye hazır olduğunun altını çizerek, "Buna ISF'ye asker göndermek de dahil. Burada ilgili tarafların tutumu, yaklaşımı ve konsensüsü önemli. Bu da dikkate almamız gereken bir husus. Şimdilik görüşmeleri yakından takip ediyoruz." dedi.
"TÜRKİYE İLE SURİYE'NİN İŞ BİRLİĞİ DEVAM EDİYOR"
Türkiye'nin Suriye hükümetiyle iş birliğinin devam ettiğini vurgulayan Fidan, şunları kaydetti:
Sadece biz değil bölge ülkeleri, aynı zamanda uluslararası toplum da Suriye'ye elinden gelen yardımı yapıyor ve yardım yapmaya da devam edeceğiz. Burada en büyük sıkıntımız yani bölgede İsrail yayılmacılığının Suriye'ye olan etkisi diğer ülkelere olduğu gibi, o büyük bir risk teşkil etmekte.
|
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...