Artık Afrika'nın büyük siyah altın üreticisi haline gelen Sudan, bu enerjinin en önemli tüketicileri olan ABD ve Çin için bir çekim merkezi oldu. Bu ülkelerin her biri, söz konusu kaynağı denetimleri altında tutmak istiyor; ancak göründüğü kadarıyla bu hedef için farklı stratejiler uyguluyorlar. Çin'in stratejisi, bu petrolün kendine akışını sürdürmeyi güvence altına almak için, Ömer El-Beşir [1989'dan bu yana Sudan devlet başkanı] rejimini korumaktadır. Çin, Sudan'daki petrol üretimine yatırım yapıp, Hartum hükümetiyle kazançlı petrol anlaşmaları imzaladı. Bu nedenle, Batı dünyası 1997'de Sudan'a karşı ambargo uyguladığını beyan ettiğinde [ambargo ABD tarafından Sudan'ın uluslararası terörizme desteği ve insan hakları ihlali nedeniyle hazırlanmıştı] bile, Çin Sudan'a materyal ihracını, savaş için kullanılanlar da dahil, sürdürmüştü. Merkezin imparatorluğu, yakın zamanda Pekin hükümeti Hartum'un [Sudan'ın bir bölgesi olan] Darfur'da Afrika Birliği-BM karma kuvvetleri ilkesini kabul etmesi için ağırlığını koymuş olsa da, BM Güvenlik Konseyi'nin müeyyidelerine muhalefet etmektedir.
ABD iktidardaki rejimi devirmek istiyor. Amerikalılar, şu anki hükümeti iktidardan uzaklaştıramadıkları sürece, Sudan petrolü üzerinde denetimlerinin olamayacağını düşünmekteler. En azından Hartum'un tezi budur. Sudan Enerji ve Madencilik Bakanlığı uzmanlarına göre, bu ülke Afrika'nın işlenmemiş en geniş petrol kaynaklarına sahiptir. Siyah altının bulunması 1960'lı yıllara kadar uzansa da, işlenmesi gerçek anlamda ancak 1993 yılında başladı. Şu an işletilen petrolden elde edilen gelir GSMH'nın artık % 70'ini oluşturmaktadır: Sudan, günde 500.000 varil petrol üretmektedir ve bu üretim bu yıl günde 750.000'ine ulaşabilecektir. ABD, ilk dönemde, Sudan'ın petrol kaynaklarının hacmi konusunda yanıldı. Amerikan grubu Chevron 1,5 milyar dolarlık bir yatırım yaptıktan sona havlu attı. Uzmanlara göre, Chevron birçok yerde petrol yatağı bulmuştu; ama bunlar çok az miktarda petrole sahipti. Böylece bu uluslararası şirket -diğer Amerikan şirketleri gibi- o sırada savaş içinde olan Sudan'ı terk etmeye karar verdi. Amerikalıların gidişinden sonra bu ülkenin asıl petrol potansiyeli keşfedildi. Dolayısıyla, birçok uzmana göre, ABD'nin Darfur konusundaki ilgisi sadece insani bir ilgi değildir. Adının açıklanmamasını isteyen bir Sudanlı akademisyenin analizine göre Bush'un ülkesi "Sudan'ın batısındaki savaştan, El-Beşir'in rejiminin insan haklarına aykırı davrandığını ve devrilmesi gerektiğini kabul ettirmek için faydalanmaktadır. Bu rejimin Darfur'da çok hata yaptığı kuşkusuz, ancak ABD'nin harekete geçmek için her şeyden önce Amerikalıların çıkarlarını hesapladıklarını da unutmamak gerekiyor. Ve bugün için söz konusu olan çıkar, petroldür". Eğer bu görüş içinde kalırsak, Amerikalıların mantığı birçok Avrupalı aydının yazdığı gibi, "tüm dünyada, petrol üreticisi bölgelere hakim olmaktır. ABD bunu, kendi ihtiyacını karşılamak, petrol satışlarının Amerikan dolarıyla yapılmasının sürmesini güvence altına almak ve stratejik rakipleri olan Japonya, Avrupa ve Çin'in petrole ulaşmak için ABD'ye bağımlı kalmasını sağlamak için istemektedir". (Le Courrier International, 9 Mayıs 2007)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...