Petlas'ın patronu Abdulkadir Özcan'ın cenazesinde ilginç bir olay yaşandı. Kızılcahamam'daki evinde geçirdiği kalp krizi sonucu dün vefat eden perakende lastik sektörünün tanınmış isimlerinden işadamı Abdulkadir Özcan Ankara'da toprağa verildi.
Kocatepe Camiinde öğle namazının ardından kılınan cenaze namazına, Özcan'ın yakınları, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, Yenimahalle Belediye Başkanı Ahmet Duyar ve Saadet Partisi Genel Başkanvekili Şevket Kazan katıldı. Cenaze namazının ardından imamın, merhum için cemaatten “helallik” istemesi üzerine Said Açıkgöz isimli bir vatandaş hakkını helal etmeyeceğini söyledi.
Bunun üzerine görevliler Açıkgöz'ü uzaklaştırmaya çalıştı. Açıkgöz, gazetecilerin sorusu üzerine 2003 yılında Özcan için iş yaptığını, ancak parasını alamadığını iddia ederek, bu nedenle hakkını helal etmediğini söyledi. Özcan'ın cenazesi daha sonra Karşıyaka Mezarlığı'nda toprağa verildi.
ÖZCAN'IN ÖZGEÇMİŞİ
Özcan, 1942 yılında Kızılcahamam'da doğdu. Çocukluğundan itibaren lastik sektörünün içinde yer alan Özcan, 1970 yılında kurduğu şirketiyle yurt dışından birçok lastik markasının Türkiye distribütörlüğünü üstlendi. Özcan, adını Petlas'ı satın alarak duyurmuştu. Türkiye' de ilk ve tek askeri uçak lastiği üretebilen lastik fabrikası konumunda olan PETLAS, her türlü kara taşıtı için üretim yapabilen bir sanayi devi konumunda bulunuyor. 2.000.000 m2 lik alan üzerinde, 200.000 m2 lik kapalı alana sahip olan fabrikada, binek araçlarından yol dışı hizmet araçlarına kadar değişik amaçlı araçlar için lastik üretiliyor. Petlas, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere 50'nin üzerinde ülkede satılıyor.
İLAHİYATÇILAR NE DEDİ?
Eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Süleyman Ateş:
Merhum şahsı tanımıyorum, ancak onunla çalıştığını iddia eden ve kendisinde hakkı kaldığını öne süren kişinin “Hakkımı helal etmiyorum” demesine gerek yoktu. Cenazesine de gitmemesi gerekirdi. Cenazelerin öncesinde cemaate sorulan “Hakkınızı helal ediyor musunuz” sorusunun da bir anlamı yok. Zaten İslam’da böyle bir şey yok. Zamanla gelenek haline gelmiş bir şey. Çünkü kul affetse bile Allah affetmedikten sonra kurtulamaz. Bir kişi bir başkasının hakkını gasp etmişse Allah’a karşı da suç işlemiş olur. Kurtulması için Allah’ın da onu affetmesi gerekir. Öte yandan İslam’da ölüleri hayırla anma geleneği vardır. Peygamber Efendimiz “Ölülerinizi hayırla anınız” telkininde bulunmuştur.
Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz:
Bu vatandaşın davranışının anlamı şudur: “Seninle ahirette hesaplaşacağım. Benim hakkım ona geçti helal etmiyorum. Kıyamet günü onunla hesaplaşacağım.” Peygamberimiz namaz kılınmadan önce sorardı: “Bunun kimseye borcu var mı?” Yok derlerse namazını kılardı. Varsa o zaman “Borcunu ödeyin ondan sonra kılalım” derdi. Eğer ödeme imkanı yoksa kendisi bırakır diğerlerinin kılmasını isterdi. Şimdiye kadar sayısız cenaze törenine katıldım. Böyle helal etmiyorum diyene hiç rastlamadım daha önce. Zaten hakkını helal etmiyorsa cenaze namazına neden gelmiş.