E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Baykal İçin Çarşaf Bakıyorum! 

A.R.O.G'la yeniden sinemaseverlerin karşısına çıkan Cem Yılmaz'dan olay yaratacak röportaj! İşte "Baykal taklidi için çarşaf bakıyorum" diyen Cem Yılmaz röportajı...

5.12.2008 - 22:52
Baykal İçin Çarşaf Bakıyorum!

Cem Yılmaz, Kelebek'e verdiği röportajda, yine ses getirecek açıklamalarda bulundu: "Mesela kimsenin aklına Ufuk Uras taklidi yapmak gelmiyor, ben onunla başlayacağım. Yapmıyor diyorlar ya, bari enteresan bir şeyle başlayayım. Direkt Deniz Baykal’dan girmeyeyim. Baykal’ın taklidini de yapacağım ama, çarşaf bakıyoruz. Şimdi ben politik karakterlerle ilgili siyasi mizah yapamıyorum ya, büyüklerime soruyorum, hazır alabileceğim bir yer var mı?"

"GORA'dan kazanamadım AROG'tan kazanırım"


Cem Yılmaz, "G.O.R.A"da yeterli parayı kazanamadığını, ama "A.R.O.G"tan çok umutlu olduğunu açıkladı.
 
Yarın vizyona girecek olan "A.R.O.G" filminin senaryo yazarı, yönetmeni ve oyuncusu Cem Yılmaz, "G.O.R.A"da kendi standartlarına göre yeterli parayı kazanamadığını, ama "A.R.O.G"tan çok umutlu olduğunu açıkladı.

"En iyi iş 'Hokkabaz'dı"
Ünlü komedyen, "G.O.R.A"da yaşadığı sorunları dile getirdi: "Ne ben, ne de Ömer (Faruk Sorak) bu filmden para kazandı. Hatta kayba uğradım diyebilirim. Filmin ekonomisine destek olmak zorunda kaldım. Ben bugüne kadar en çok parayı 'Hokkabaz'dan kazandım. Ve inşallah 'A.R.O.G'dan kazanacağım."
 
"Kıskananlar var"
"Kanal kanal geziyor" eleştirisine de yanıt veren Cem Yılmaz şöyle konuştu: "Bir programa katıldım, 'Kanal kanal gezdi' diyorlar. Sevgi böceği durumum yok. Bir filmi tanıtmak, için belki alışılmadık bir şeyler yapıyoruz da ondan böyle oluyor. O yüzden bunlar bazılarını kıskandırıyor." 

"Baykal taklidi için çarşaf bakıyorum"
Cem Yılmaz, "Politik taklitler yapmıyor" diye kendisini eleştirenlere "Kimsenin aklına Ufuk Uras taklidi yapmak gelmiyor, ben onunla başlayacağım. Deniz Baykal'ın taklidini de yapacağım ama çarşaf bakıyoruz" karşılığını verdi.
 
"Mahsun kadar yönetmenlik yapabilsem bana yeter"
Yarın vizyona girecek olan "A.R.O.G-Bir Yontma Taş Filmi"nin senaryo yazarı, yönetmeni ve oyuncusu Cem Yılmaz, Kelebek’e çok özel açıklamalarda bulundu. İki gün boyunca yayınlayacağımız bu söyleşide, ünlü komedyen "G.O.R.A"dan "A.R.O.G"a uzanan fantastik yolculuğunu da anlattı, yönetmenliği ve oyunculuğunu eleştirenlere yanıt da verdi. 
 
"G.O.R.A" ve "Hokkabaz" vizyona girerken de röportaj yapmıştık. Fakat "A.R.O.G"un sizi daha  çok heyecanlandırdığını görüyorum.

- Zaman geçtikçe insan işi konusunda daha olgunlaşıyor. "A.R.O.G"daki heyecan, biraz daha derli toplu bir heyecan. "Ah sonu ne olacak?" gibi bir heyecan tabii ki var, ama biraz da arkasında tebessüm var. Çünkü ne olacağını biliyorum.

Ne olacak?

- Güzel oldu film. O gün Habertürk’teki programa çıkmadan önce filmi izledik. Gerçekten hepimiz çok keyif aldık. Bir de o gün filmi nasıl izledim biliyor musunuz, tek gözle izledim.

Nasıl tek gözle izlediniz?

- Şöyle ki, geçtiğimiz günlerde oyuncu kadromuzla birlikte filmi sinemada izleyeceğiz. Saat belirlendi falan. Neyse erken kalkayım diye, gece makul bir saatte yattım. Sabah bir kalktım, sağ göz yok. Böyle Mike Tyson gibi şişmiş. Arpacık mı ya da nazar mı bilmiyorum. Hemen göz hastanesine gittim, hiçbir şey yok. Göz kapalı bir şekilde filmi izlemeye gittim. Gittim, filmi izlerken göz açıldı. Onun için bu filmin iyileştirici özelliği var, haberiniz olsun. (Gülüyor) Ondan sonra Habertürk’teki programa gittim. Bir programa katıldım, "Kanal kanal gezdi" dediler.

Desinler, niye bu kadar takılıyorsunuz ki?

- Ben hálá o evrede değilim. Bizim işimiz bunlarla ilgilenmek. İlgisizlik, bu anlamda pişmişlik benim işim değil. Takacağım, üzüleceğim, "Niye böyle diyor" diye düşüneceğim. Üzülmek derken, kendimi perişan etmiyorum tabii ki, yine tebessümle izliyorum bu hikáyeleri.  Ben insanları hem sahnede hem de perdede eğlendirecek şeyler yapıyorum. Bunu paylaşıyorum, karşılığını alıyorum da. Ama anlamamakta direnen bir kişi bile olsa, bu kafama takılıyor. Bu meslek hastalığı gibi bir şey.

Herkes sizi ya da yaptıklarınızı sevmek, beğenmek zorunda mı?

- Ben öyle bir isteğin peşinde değilim ki. Sevgi böceği durumum falan yok yani. Ortaya çıkan eserleri değerlendirme açısında bir güzel şeyler, bir de kötü şöyler vardır. Bunları da herkes bilsin isterim. Bir filmi tanıtmak, o filmin insanlarla buluşmasını sağlamak, haberdar etmek için belki alışılmadık bir şeyler yapıyoruz da ondan böyle oluyor.

G.O.R.A’dan para kazanamadım

Alışılmadık neler yaptınız mesela?

- Film çıkınca ne olur, fragman verilir, setten bir öpüşme sahnesi verilir. Bizde öpüşme sahnesi falan yok. Biz bir tanıtım filmini, parçalara bölüp belirli zaman aşımıyla gösterdik. Rastlanmış bir şey değil. O yüzden bu bazılarını kıskandırıyor.

Ancak "G.O.R.A"yla ilgili mutsuzluğunuz var. "Bu film, bu kadar seyirciyi hak etmiyor" diyorsunuz...

- Yok, ben öyle bir şey söylemedim, "G.O.R.A, planlanandan daha iyi olmadı" dedim. Ekonomik ve fiziki zorluklardan ya da kişisel hatalardan kaynaklanan bazı mutsuzluklar oldu, bu doğru.

Kişisel hatalar derken...

"G.O.R.A"da gerçekten orgazinasyonumuz dağıldı. Sonradan toparlanabildik. Bu sebeple hepimiz için planlananın altında bir enerji oluştu. Bu da filme yansıdı. Ama yine de kötü film değildir.

Ama "Bu filmi izlerken midem kalkıyor" dediniz...

- Bu cümlem televizyondaki yayınıyla ilgiliydi. Çünkü televizyonda öyle kötü bir kopya gösterdiler, filmi öyle kestiler ki. Bir de çok kötü bir sanal reklam uygulaması yaptılar. Alnımda tüp reklamı vardı, düşünün yani. Bundan çok rahatsız oldum. Emin ol "Midem kalkıyor" dememin sebebi buydu. Filmle ilgili  diyemem. Evet, daha şık bir şey  ortaya çıkaracaktık, niyetimiz de oydu. İşimiz biraz sekteye uğradı. Moral olarak filmden uzaklaştık. Hayal kırıklıkları yaşadık. Bu kadar emek verdik, acaba vizyona girmeyecek mi endişesi taşıdık. Ne oldu, enerjimiz düştü. Bu enerji düşüklüğü de dediğim gibi filme yansıdı. Tamam, kötü bir film değil ama daha iyi olabilirdi. Onun muadilini yapmaya çalıştılar, olmadı. "Şimdi yapsak biz ’G.O.R.A’dan daha iyisini yaparız" diyor ya herkes, biz de onun için daha iyisini, "A.R.O.G"u yaptık.

"G.O.R.A"dan para kazandınız mı?

- Hayır, kazanmadım. Hatta kayba uğradım bile diyebilirim. Oyuncusu, senaristi olarak "G.O.R.A"nın ekonomisine destek olmak zorunda kaldım. Evet "G.O.R.A" da çok izlendi, ama kazandığım para, bir yazarın, bir oyuncunun dört katı bir paradır. Yani kendi standardıma göre kazanmadım. Ben bugüne kadar en çok parayı "Hokkabaz"dan kazandım. Ve inşallah "A.R.O.G"dan da kazanacağım.

Kısacası "G.O.R.A" sizin için iyi bir ticaret olmadı...

- Olmadı. Ne ben, ne de Ömer (Faruk Sorak) bu filmden para kazandı. Hiçbirimiz için iyi bir ticaret olmadı.

"A.R.O.G"un çekimlerine hangi deneyimlerle başladınız?

- "G.O.R.A", bana çok şey öğretti. Pahalıya mal olacak bir iş için çok ciddi bir ön çalışma yapmak gerektiğini, bazı garantilerin olması gerektiğini ve ekonomi konusunda dikkatli olmayı öğrendim.  Oradaki tecrübe, birazcık da ön çalışmaya dikkat etmek oldu.

"Hokkabaz" ve "A.R.O.G"u Ali Taner Baltacı ile birlikte yönettiniz. İşinizi başkasına emanet edemiyor musunuz?

- Bazı hikáyelerde, bazı durumlarda olabilir, evet.

Ömer Faruk Sorak’la çalışmanızdan kaynaklanan bir şey mi bu, yani yönetmen olma fikri?

- Başkasına emanet edememekle ilgili değil de, bunu yapmak istemekle ilgili bir şey bu. Çünkü ben sadece oyuncu olduğum, hatta misafir oyuncu olduğum zaman da, en azından oynadığım sahneyle ilgili bir fikrim olur. Bir filmin bütünüyle ilgilendiğim için, o işi de kendim yapmak istedim. Bu isteğim, "Benim kimseye eyvallahım yok"tan kaynaklanmıyor.

15 yıldır kimse bana oyuncusun demedi

Ama bir açıklamanızda demişsiniz ki, "Ben işimi kimseye emanet edemiyorum, çünkü içine sıçıyorlar!"

- Yok o boyutta değil. Kimseyle de öyle bir şey yaşamadım. Ben bugüne kadar reklam sektörü dahil, birçok yönetmenle çalıştım. Daha bugüne kadar "içine sıçıyorlar" diyeceğim bir netice olmadı. Vicdansızlık edemem. Ayrıca böyle şeyler de olabilir. Ben bunu belli bir doza kadar yaşamış olsam bile biraz daha ileriyi görüp, yönetmenlik yapmaya karar verdim. Ben kendimden örnek vererek söylemiş değilim bu sözü. Hayıflanan birçok arkadaşımı biliyorum. Bazı yazar arkadaşlarım var. Yalnızca yazmayla ilgileniyorlar. Çoğu zaman perdede yazdıkları şeyi görmüyorlar. Hatta ve hatta hikáyede olmayan şeylerle karşılaştıkları bile oluyor. Ben bu kadar ekstrem şeyler yaşamadım. Bunu yapma arzum başından beri vardı.

Yani, hem yazmak, hem yönetmek, hem de oynamak arzunuz...

- Yani, çok fazla bir şey istemiyorum, Mahsun (Kırmızıgül) kadar istiyorum.

Yani...

- Mahsun kadar yönetebilsem yeter bana. Şaka yapmıyorum...


Yönetmenliğiniz kadar, oyunculuğunuz da tarşılıyor...

- Bana kimse 15 yıldır iyi oyuncu demedi ki. Bir tek Brüksel’de bağımsız film festivalinde "Hokkabaz" filmi ile "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü aldım, o kadar. Bunu da kimse bilmez. Yani ben ne iş yaptığımı biliyorum. Ben oyuncu olarak bayağı iyiyimdir. Benim için kimin ne söylediği pek önemli değil. Oyuncu değil! Peki ne, ben ne yapıyorum? Ya da o zaman bana bir belge versinler. "Oynayamaz, oyuncu değil" belgesi... Bir diğeri "yazamaz" belgesi, bir diğeri de "yönetemez" belgesi versin. Versinler ki bütün bu işleri yapmayayım o zaman. Böyle kurumlar varsa çıkıp "Bu sınırlar içerisinde komiklik yapamaz" desin, imzalasın, belgeyi versin. Ben de çerçeveletip, eve asayım. Beni insanlar canlandırdığım karakterlerden ya da sahnedeki tavrımdan dolayı çok kuralsız zanneder, ama ben kuraldan çok hoşlanan birisiyim. Mesela diyorlar ki, "Filminize yaş sınırı gelecek mi?" Gelecekse, gelsin. Bir kural vardır. Bizim bu filmde yaş sınırı yok. Ama gelmesinden de endişe duymuyorum.

Yani filmlere uygulanan denetim sistemini sakıncalı bulmuyorsunuz?

- İşleyen bir sistem yok ki. Şu yaş, bu yaş diye bir şey yazıyorlar ya, bu çok doğaldır. Bu dünyanın her yerinde var. Bu sansür meselesi değil. Denetlemekte ne sakınca var? Ama bu televizyonda öpüşenleri kapatmak ya da içki bardağını kristallemek demek de değil. Adam rakı içiyor, ne kadar rakı içtiğini görmüyor? Bu daha tehlikeli değil mi? İnsan bilir yani ne kadar içtiğini. Kısacası ben bir filmciyim. Senaryoyu yazıyorum, icap ederse posterini yapıyorum, afişini tasarlıyorum, oynuyorum, yönetiyorum. Bu işin genelinde olmayı seviyorum. İnsanlar "Bunu da yapmasan olmaz mı?" diyor, ama sorumluluk almakla ilgili bir şey bu. Aslında yükü artırıyorsun.

Ali Taner’le çalışmanızın sebebi, sözünüzü geçirebilmekten de kaynaklanıyor olabilir...

- Böyle bir seçme değil bu, emin ol Sema... Ben hiç Taner’e sözümü geçirebildiğimi hatırlamıyorum.

Yönetmen olarak insiyatif kimdeydi?

- Taner hiç öyle taviz verecek birisi değil. İşe yönelik olan fikirleri de gayet başarılı. Benim itiraz edebileceğim fikirler değil.  Ben oynadığım için tek başına yönetmenlik yapamazdım. Bu korktuğumdan ya da yapamayacağımdan değil. Neden bu filmlerin iki yönetmeni var, birazcık daha konforlu olalım diye. Bir elin nesi var, iki elin sesi var. Bu kadar basit.  

POLİTİKACI TAKLİTLERİNE UFUK URAS’LA BAŞLAYACAĞIM

Geçen gün bir gazete, "politikacı taklidi yapmıyor" diye yazılmış. Ama kararlıyım. Şu yoğun evreyi atlatayım, Ufuk Uras, Baskın Oran, AKP Beşiktaş İlçe Örgütü’nden bir iki kişinin, CHP Şişli Encümen Azası’ndan bir ağabeyimiz var, onun taklidini yapacağım. Seçmek gerek. Mesela kimsenin aklına Ufuk Uras taklidi yapmak gelmiyor, ben onunla başlayacağım. Yapmıyor diyorlar ya, bari enteresan bir şeyle başlayayım. Direkt Deniz Baykal’dan girmeyeyim. Baykal’ın taklidini de yapacağım ama, çarşaf bakıyoruz. Şimdi ben politik karakterlerle ilgili siyasi mizah yapamıyorum ya, büyüklerime soruyorum, hazır alabileceğim bir yer var mı?

Röportaj: Sema EREN DENKER  / HÜRRİYET

YORUMLAR
Toplam 10 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
saffet sancak 28 Kasım 2008 Cuma 20:35

Tüsiad başkanı istifa etsin...

Yorumu oyla      18      10  
yoköle 28 Kasım 2008 Cuma 18:55

Önlem almayan tek ülke Türkiye'ymiş! Peki, bütün ülkeler krizin etkisini azaltmak ve piyasanın moralini yüksek tutmak için yayın yaparken, TÜSİAD Başkanı'nın sahibi olduğu Doğan Medya Grubu'nun kriz tellallığı yapmasına ne buyurursunuz? IMF ile imzadan kaçınan hükümete niye ille de imzala! diye dayatırsınız? Bu işten çıkarınız nedir, onları da açıklayın da millet bilsin.

Yorumu oyla      18      10  
erdoğan yalçınkaya 28 Kasım 2008 Cuma 18:04

işyerlerinin kapanıp insanların işsiz kalması ayrı bir facia bu borç yükünü gayrisafi milli hasılayla çevirememe noktasına gelmek ayrı bir facia ve en acısı borç yükünün milli sınırları tehdit eder noktada bulunması çok yakında İMF uluslararası arena diretmelerine başlıyacaktır güneşli günler geride kaldı

Yorumu oyla      18      10  
erdoğan yalçınkaya 28 Kasım 2008 Cuma 16:42

özel sektör borçları hazine garantili olucak kısa bir süre içinde İMFnin görüşmelerde öne sürdüğü şartlardan biride bu uzmanlara sor sana anlatırlar bu hususu ekonomiyi çok iyi bilen arkadaş. yatırım için kullandığını iddia ettiğin sanayiciler tesbih tanesi gibi dökülüyor fabrikalarını kapatıp kaçıyor bu girdi maliyetleriyle bırak global tefeci parasıyla özsermayesi güçlü firmalar giderlerini karşılıyamıyor işci çıkartıyor bu borçları senin gibi sade vatandaşa ödeticekler merak etme

Yorumu oyla      18      10  
Tuğkan 28 Kasım 2008 Cuma 16:38

Başkalarını ekonomi bilmemekle suçlayan adam bari aktüaliteyi takip etse. Dünyadaki kriz ABD Devletinden mi kaynaklandı, Özel bankaların çökmesinden mi? ABD Devleti, AB ülkeleri bankalarına niye Milyarlarca dolar fon akıtıyor. Ekonomik düzen bozulup insanlar işsiz kalmasın diye durduk yere cebinden, vergilerden para aktarıyor. AYNI ŞEYİ ZAMANINDA MERKEZ BANKASI YAPACAKKEN ENGEL OLMASALARDI İYİ NİYETLİ BANKALARI YANİ BATANLARIN %60 kurtarılabilir etkileri en aza düşürülebilirdi.

Yorumu oyla      18      10  
Tuğkan 28 Kasım 2008 Cuma 16:32

Ya Totem sus rezil rüsva olmuşsun zaten. Sonsuz özelleştirmeden yana olacaksın sonra Kamu Borcu mavalı anlatacaksın. Gerçekten çok acayip bir takiyecisin. CARİ AÇIK nedir bilirmisin? 50 milyar dolar cari açığın. Devletin de olsa özelin de olsa, bu kadar parayı bulup borçlanıp sübvanse etmen lazım. Onun için de dünyanın en yüksek fazini ödeyeceksin. ALINAN SENDİKASYON kredilerinden ve anlamından haberin varmı? ÇOK SEVDİĞİNİZ BORSAYA KOTA ŞİRKETLER BORÇLARINI ZAMANINDA ÖDEYEMEYİNCE NE OLUR?

Yorumu oyla      18      10  
cubıdı 28 Kasım 2008 Cuma 16:31

vegi kısbesi adı altında alınan paralarla sanayı kurulullarımız kurulmuştu ama şidi ise yabançılara peşkek çekılen mılletın vergisi yabançıların yurtlarına 26mılyar dolar aktardıgının ne acıııı bir hatırasıdır uyur gezeler uyur gezerler adamı çıldırtıyorsunuz çınlerim okula bile çoçuklarımı gödermek ıstemıyorum ilkel kabile örnegi egitim roma kolanlarını yaratmakta vah siz e vah vahki vah

Yorumu oyla      18      10  
TOTEM 28 Kasım 2008 Cuma 16:20

hem ekonomiden zerre kadar anlamıyorsunuz,hemde birilerinin size yutturduğu dolmaları burada yutturmaya çalışıyorsnuz.500 milyar dolar dediğiniz borç devletin değil özel sektörün dış bankalara borcudur.kredi kullanımı ve leesing borçlarıdır.ve bu korkulacak değil,iyiye işaret bir durumdur.sanayici bu kredileri seyehat için değil yatırım için kullanmıştır.bu borç türkiyedeki yatırım ve işlem hacminin büyümesine delalettir.ama sizce yatırm olmasın,sanayi olmasın borçta olmasın.anlamıyorsanız susun

Yorumu oyla      18      10  
erdoğan yalçınkaya 28 Kasım 2008 Cuma 15:58

türkiye ne önlemi alacak ne paketi açıklayacak bizde 2 ay evvelsine kadar ekonomi kötü gidiyor diyenleri silivriye doldurmadılarmı herşey çok iyiydi refah artmıştı kişi başına düşen milli gelir 10bin dolar olmuştu ben iddia ediyorum dünyada yaşanan ekonomik kriz olmasaydıda bunların programı duvara gidiyordu düşük kur yüksek faiz ve 480 milyar dolar borç kabadayılıkla bu kadar oluyormuş 50 tane paket açsan ne olur ne.

Yorumu oyla      18      10  
TANRININ KILICI 28 Kasım 2008 Cuma 15:18

Suratınıza bakıldığında masum bir meleği andırıyor.Ama ardında hasta ruhlu bir canavar var bunu biliyorum.Yahu 2002 krizinde 2 kamu bankasına %1800'lerden kredi verip,bu milletin kanını emen sanki Akbank değildi de, çıkmış kriz için tedbir alınmadı diyorsun.Boşver alınmasın.Sana ne,sen keyfine bak.Kamu bankaları gelir yine sizden faizle para ister.Siz de %3000'den verirsiniz.Sonra aileler çöker,millet eşini çocuğunu vurur.Sizler de kendinizi cennetlik sanırsınız.Sizde ana yüreği yok mu Sabancı?

Yorumu oyla      18      10  
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Fehmi Koru'dan Turktime'a Müthiş Açıklamalar

(TURKTİME-ERSİN TOKGÖZ) - İşte gündelik hayatından ...

Kurtlar Vadisinde Bu Hafta
Muro iki güç arasında kaldı. İskender, Muro'yu Polat'a yar etmiyor. Muro'ya ...
Avşar İyice Çamurlaştı! Ödememek İçin Her Yolu Deniyor!
Uzanlar’dan film çekmek için aldığı 300 bin dolar yüzünden iki yıldır ...
 
CMYLMZ, Futbol Yorumlarsa...
Şovmen Cem Yılmaz ile Rıdvan Dilmen canlı yayında karşı karşıya geldi, ...
Başbakan'ın Taklidini Yapamazlar Çünkü..
Okan Bayülgen’in “Başbakan’ın taklidi neden yapılmıyor” sözleri yeni bir ...
BİLE BİLE RAZELAET!
Esra Ceyhan'ın programına bağlanıp canlı yayında tecavüzlerini anlatan ...
 
Michael Jackson Müslüman Oldu!
The Sun'a göre, ABD'li sanatçı Jackson önceki gün evine gelen imamla kelime-i ...
Gani Müjde'den Atatürk Rantı...
Gani Müjde büyük bir popülizme imza attı ve Can Dündar'ın Mustafa filmini ...
Kriz Tarkan'ı Da Vurdu
Albüm satışlarının düşmesiyle sarsılan, ümitlerini konser ve ekstralara ...
 
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
Suudi Arabistan
Netanyahu
mülteci
Devlet Bahçeli
Faruk Bal
Milletvekili
Juventus
siber
anayasa mahkemesi