CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin grubunda konuşuyor.
İşte konuşmasından satırbaşları;
EKONOMİK KRİZ
Bütün dünyada var olduğu söylenen global refahın ve zenginleşmenin aslıdna nasıl yapay temellere dayndığı, gerçek refahın gerçek üretimden geçtiği, kalkınmanın bir parasal şişkinlik olayı olmadığı. Olayın parayla başlayıp parayla bitmediğini bu yaşanan krizler bir kez daha ortaya koydu.
Tam bir hayal kırıklığı kendisini göstermiştir. Bizim Türkiye olarak gerçek sorunlarımız ne olduğu konusunda ısrarla yaptığımız açıklamaların ne kadar yerinde olduğu bu tabloyla bir kez daha görülmüştür.
Türkiye'de bankacılık kesiminin yabancı bankalara satılmış olmasının böyle bir krzi tablosu içinde Türkiye'yi ciddi bir srounla karşı karşıya bırakcağı görülmüştür. Hükümet satma kararı aldığı bankaları satamayacağını görmüştü ve bu durumu ertelemek zorunda kalmıştır.
Yaşanan bu büyük kriz ve vatandaşın içinde bulunduğu durum çok ağır bir şekilde kendini göstermek zorunda kalmıştır. Yapılan zamlar hayatı çekilmez hale getirmiştir. Doğalgaz zamları, elektrik zamları, tarıma gübreye büyük zamların gelmesi, vatandaşımızı ağır yüklerle karşı karşıya bırakmıştır. Türkiye için sıkıntılı bir dönem gelmektedir. Bu sıkıntının altında da sorumsuz bir politika harekatı yatmaktadır.
Türkiye üretimi yatırımı alın terini ödellündirmeyi bir kenara bırakan, yapay konularda tatmin arayan bir anlayış içinde bugünkü çıkmaza doğru gelmiştir.
Tarım ihmal edilmiştir, GAP göstermelik olarak, siyasi kriz ortaya çıkınca can kurtaran simidi haline getirilmiştir. Türkiye'de sulama yatırımları kendi kaderine bırakılmıştır. Türkiye'de sanayileşme polisitikası mutlak bir kriz haline gelmiştir. Ama bunları yapmak hükümetin aklından bile geçmiyor. Türkiye için gerçekle yüzleşmek zamanı gelmiştir.
TERÖR KONUSU
Terör konusu birden bire hepimişzi içinde bulunduğumuz rehavet ortamıdnan çekti çıkardı. Türkiye bu sorunu sinsi bir şekilde yaşamakta idi. Ama toplumsa duyarlılığımız büyük olaylar karşısında ayağa kalktığı için, bize ağır bedel ödettiren terör konusunda yeterli duyarlılığı göstermemiştir.
Geçen yıl Dağlıca baskınıyla olayın boyutlarını kavramaya başladık. Irak'tan Türkiye'ye geliyorlar, karakolumuzu basıyorlar, askerimizi şehit ediyorlar ve Türkiye'de bunu seyretmek zorunda kalıyor.
TERÖR BU İKTİDARLA GELDİ
Aktütün Karakolu çatışmasıyla olayın niteliği bir kez daha önümüze geldi. Bu iktidar iş başına geldiğinde ülkede sıfır terör vardı. Terör yoktu. 2002'den sonra terör ciddİ bir biçimde türedi ve belini doğrultmaya başladı. Hükümetin bu konuda tavrı hep yanlış olmuştur. Bu hükümt terör konusunu kavrayamamıştır. Ya da kavramamak işine gelmiştir. Bunun kendisine yararlı olacağını zannetmiştir. Türkiye teröre karşı etkili bir mücadele verememiştir.
Terörle mücadele yasasının 6. maddesine Öcalan'ın affını öngeren madeler koymaya kadar gittiler. CHP bunu farketmese onu da oradan geçireceklerdi.
Hükümet terörün amacını kavramış değildir. Hükümet bu bölgeyi dizayn etmek isteyen güçlü çevrelerin suyuna giderek, onlarla sıcak olumlu ilişkiler kuarark, Türkiye'de ayakta kalma ihtiyacı yatıyor. Türkiye'nin terör açmazı bu iktidardan kaynaklanıyor.
Karakola yapılan saldırı ile söylenecek çok şey var. Zaten söyleniyor yazılıyor. Efendim neden karakol güçlü inşaa edilmedi, neden yeri değiştirilmedi. istihbarat zaafiyeti yok mu? Bunlar konuşuluyor, konuşulacak da...
Bir komşu coğrafya nasıl olur da bir başka ülkeye yönelik saldırıların mekanı olma halini kabul edebilir. Bu akla mantığa, sağ duyuya, komşuluğa aykırı! Bununun değişmesi lazım. İşte en önemli konu budur. Ben bunu Barzani'nin yüzüne söyledim 'Siz nasıl komşusunuz, sizin topraklarınızdan bizim topraklarımıza terör saldırısı oluyor. Bunu durdurun' dedim. Ama bunu ben söylüyorum. Başbakan söylemiyor ki... Bu konun çözülmesi mutlak zorunluluktur. Bu mümkündür, Türkiye artık daha fazla evlatlarını böyle saldırılara kurban vermemelidir. Bunun temel gereği Kuzey Irak'ın terör için yataklık yapan ülke konumundan çıkarılmalıdır. Orada barış sağlanabilmelidir.
Orada kim yapacak bu işi? Irak hükümeti bununla yükümlüdür. Irak anaysasının 7. maddesinde devletin terörle mücadele edeceği yazıyor. Irak devleti hiç bir terörle mücadele etmiyor mu? ediyor... Hangi terörle mücadele ediyor,... El Kaide terörüyle mücadele ediyor. Peki sen bizi acıtan terörle neden mücadele etmiyorsun?
Hükümetimiz Irakla iyi ilişkiler içinde olmayı tercih ediyor. Başbakanımız Talabani'yi çağırdı. Barzani'ye ziyaret kararı aldı, uygulamak üzereyken bu durum onu engelledi. New York'taki buluşmadan dostluk ve kardeşlik mesajları veriyor bizim devlet adamlarımız. İyi de bunu söylemek için neyi bekliyorsunuz? Türkiye büyük bir devlet ise bunu başaramak zorundadır. Türkiey'nin hakkını hukukunu kimsenin ciğneyemeceğini görmesini sağlaması lazımdır.
Bu konuda sorumluluk sadece Irak hükümetinin değil. Amerika'da sorumludur. Bunun Amerikaya'da anlatılması lazımdır. Kardeş topraklardan terör saldırılarına Türkiye'nin göz yummayacağı Amerika'ya da anlatılmalıdır.
Pek çok ülke Aktütün saldırısını şiddetle kınadı. Bunun altında ne yatıyor biliyor musunuz? Türkiye'nin haklılığının kabul edilmiş olması yatıyor. Biz bunu herkese anlatmaya başardık ama içerideki bazı yetkililere tam yeterince anlatamamış olduğmuuzu görüyorm.
TAMPON BÖLGE KURULMALI
Sayın hükümet sözcüsü değerlendirmeye alacaklarını söyledi. Bu öneri seneler önce yapıldı. Tampon bölgesi konusu. Evet bunu değerlendirelim diyor. Bunun için bir muhalefet liderinin bunu dile getirmesi mi gerekiyor. Sen iktidarsan bunun çözümlerini bulamıyormusun. İlla birinin telaffuzuna mı ihtiyacınız var. Bugün geldiğimiz noktada anlıyoruz ki... Bundan önceki askeri operasyon sorunun kalıcı çözümü güvence altına almaya yetmemiş.
YİNE DTP KAPATILSIN İMASI
Terörü kınamıyoruz. Mazur göstermeye çalışıyoruz. Meşrulaştırmaya gayret ediyoruz. Hiç bir demokratik ülke böyle bir uygulamaya izin veremez. Hiç bir demokratik ülke terör yapanları himaye etmeye, terörü sahiplenmeye, terör yapanları övmeye izin verilemez. Eğer izin veriliyorsa, bizim terörle mücadelemiz başarıya ulaşmaz. İspanya ve İngiltire terör olaylarını kınamayan bütün güçleri meşru saymama işine girmiştir. Bunu da demokrasinin gereği olarak yapmıişlardır. Demokrasi hiç bir zaman korku değil, mayın değil, silah değildir... Bunlar varsa adı demokrasi değildir! İngiltere sesini çıkarıyor, İspanya sesini çıkarıyor ama biz sesimizi çıkaramıyoruz.
SINIR ÖTESİNDE KALICI ÇÖZÜM GEREKLİ
Dağlıca baskınından sonra bir askeri operasyon kaçınılmaz hale gelmişti ve TSK bunu uyguladı. Fakat bugün geldiğimiz noktada anlıyoruz ki o askeri operasyon sorunun kalıcı çözümünü güvence altına almaya yetmemiş. O askeri operasyon o anda hepimizi mutlu etti ama sorun kalcı bir çözüme kavuşturulamamış. Biz söylemiştik ozaman ve pek çok çevreyi de tedirgin etmiştik. Erken noktalama olmamalı, girilmişken daha kalıcı çözüm olması gerekir demiştik. Biz gireli 4-5 gün olmuşken, derhal TSK Kuzey Irak’tan çıkmalıdır dedi ABD’li bakan.
Niçin girdik biz oraya. Derhal çıkmalıdır diye diye geldi Gates. Biz o operasyonu ABD ile işbirliği yaparak yaptık. Bu işbirliğinin amacı neydi. Ne için işbirliği yaptık.
AĞIRLIĞIMIZI KOYMALIYIZ
PKK terörüne bir merci olmaktan çıkarılması için mi yaptık. Yoksa başka bir ihtiyaca cevap vermek için mi? Nedir o ihtiyaç. Yani Kuzey Irak’ta kalıcı bir çözümü dostlarımıza kabul ettiremedik mi?
Bütün ülke ayakta, Türk askerleri kaçırılmış, elbette bir şey yapacaksınız mı denildi, yoksa kalıcı bir çözüm için sizin gerekli önlemleri almanız doğaldır, biz de buna katkı veriyoruz mu diyorsunuz?
Türkiye’nin bunu sağlayamadığı anlaşılıyor. Tabi bunun için Türkiye’nin talep etmesi lazımdır. Ağırlığını koyarak, bölgedeki gücünü harekete geçirerek talep etmesi lazımdır. Bunun yeterince denildiği izlenimi yoktur.
YOLSUZLUKLAR
Siyasi bir yapımızın içine girmiş yolsuzluk virisü malesef Türkiye'yi kemiriyor. Haksız zenginleşmelerin önünü açıyor. Türkiye'nin dengesini hukukunu moralini altüst ediyor. Bunu ortadan kaldırmak için siyasi irade gerekiyor. İlk yapılması gereken iş milletvekili dokunulmazlığının söz ve düşünce özgürlüğüyle sınırlandırılmasıdır.
Bu olaylar yolsuzluğun siyasetle bağlantısını ortaya koymuştur.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...