Türkiye'de ekonominin mart ayından itibaren toparlanmaya başladığını, bunun açıklanan verilerle görüldüğünü ve herkesin ona göre hareket etmesi gerektiğini kaydeden Sanayi Bakanı Ergün, şöyle devam etti:
''Sanayi üretiminde, tüketici güven endeksinde ve reel kesim güven endeksinde artış var. Bunlar mart ayından itibaren çıkış trendinde olduğumuzu gösteriyor, o zaman buna göre hareket edelim. Geçmişin kötü rakamlarını tekrarlamakla bir yere varamayız. Birinci çeyrekte Türkiye tarihinin en büyük küçülmelerinden birini gördü, yüzde 13,8 küçüldü. Bu rakam gerçek mi evet gerçek. Ama bu geçmişe ait bir rakam, bu geleceğin bir rakamı değil. 2009 yılında Türkiye küçülecek, yüzde 3,5 civarında bir küçülme öngörmüştük, bu revize edildi ve yüzde 4,5 civarında bir küçülmeyle karşı karşıya kalacağız, yüzde 14 gibi bir küçülme olmayacak.''
Türkiye'nin IMF'siz de (Uluslararası Para Fonu) yoluna devam edebileceğini vurgulayan Ergün, Türk Sanayileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile yapılan görüşmede temel sorunları ele aldıklarını, TÜSİAD'ın orta vadeli program ve yeni bütçe büyüklüklerini görmeyi beklediğini ifade etti.
Türkiye'nin ihracatının 30 milyar dolardan 130 milyar dolar seviyesine çıktığını, bu yıl 100 milyar dolar civarında ihracat beklediklerini bildiren Ergün, küresel finansal kriz yüzünden dış pazarların daraldığını, ihracatın miktar olarak yüzde 10 ve rakamsal olarak yüzde 30 azaldığını, kriz sürecinden bir miktar istihdam, bir miktar üretim ve bir miktar ihracat kaybıyla çıkıldığını kaydetti.
SANAYİNİN TEKNOLOJİ SORUNU
Türk sanayisinin yapısal sorunları bulunduğunu, sanayinin rekabet gücünü artırması gerektiğine işaret eden Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Üretim ve ihracat yapımıza baktığımız zaman 2000'li yılların başında Türkiye'de sanayi üretiminin önemli bölümü düşük teknoloji kullanımı olan ürünlerden oluşuyor. Üretimin sadece yüzde 5'i yüksek teknoloji ürünlerden, yüzde 55'i küçük ve yüzde yüzde 40-45 orta teknolojiden oluşuyor. Sanayimizin bu yapısını değiştirmemiz lazımdı, yatırım ortamının iyileştirilmesi, yeni teknoloji ürünlerinin geliştirilmesi, teşvik edilmesi, AR-GE faaliyetlerinin artırılması, yüksek teknoloji, yüksek katma değer yaratan ürünlere doğru gidilmesi gerekiyordu.
(İhracatta) Gelinen noktada yüzde 55 olan düşük teknoloji ürünler yüzde 35'e geriledi, orta ve orta üstü teknolojide yüzde 60'lara geldik ama yüksek teknoloji ürünlerde hala yüzde 5'lerdeyiz. AB'de bu oran yüzde 21-22 civarında. Önümüzdeki yıllarda sanayimizin yapısını orta teknolojiden yüksek teknolojiye hızlandırmamız, bunu yüzde 20'lere çıkarmamız gerekiyor.''
AR-GE, TEKNOPARK VE SANAYİ-ÜNİVERSİTE İŞBİRLİĞİ
Konuşmasında Sanayi ve Ticaret Bakanlığının çalışmaları hakkında bilgi veren Ergün, Türkiye'de 2003 yılından bu yana önemli adımlar atıldığını, AR-GE merkezlerini, teknoparkları ve tekno girişimciliği teşvik ettiklerini, sanayi-üniversite işbirliğini desteklediklerini söyledi.
Yapılan bu desteklerle 56 AR-GE merkezi kurulduğunu, bu merkezlerde çalışan eleman sayısının 10 bini aştığını kaydeden Ergün, KOBİ'ler için ''SANTES'' projeleri geliştirdiklerini, 140 civarında AR-GE projesi bulunduğunu, 20'den fazla projede araştırma bittiğini, ürünün pazara çıktığını belirtti.
Teknoloji bölümleri olan bütün üniversiteleri teknopark kurmaya yönelttiklerini ifade eden Ergün, ''Türkiye'de, 2002 yılında iki tane teknopark vardı, şimdi bu sayı 36'yı buldu. Şu anda 20'den fazlası aktif durumda. Diğer 16'sının kimisi kuruldu kimisi de kurulma safhasında, teknoparklarda çalışan eleman sayısı 10 bini geçti'' dedi.
Bakanlık olarak 140 projeden 82'sini desteklemeye değer bulduklarını, proje getiren gençlere teknoparklarda ve KOSGEB'in teknoloji geliştirme merkezlerinde yer verdiklerini kaydeden Ergün, ''Projesi onaylananlara kefilsiz ve geri ödemesiz 100 bin lira veriyoruz. Proje maliyeti 100 bin liranın üzerinde ise kalanını kendisi karşılıyor, altında ise tamamını biz karşılıyoruz. Tekno girişimcilere 10 milyon lira ayırdık'' diye konuştu.
KOBİ'lerin sorunlarını KOSGEB vasıtasıyla çözmeye çalıştıklarını söyleyen Ergün, kurumlar vergisini yüzde 46'dan yüzde 20'ye çektiklerini, bunu teşvik bölgelerinde yüzde 10, 4'üncü bölgede yüzde 2 üzerinden hesapladıklarını, istihdam üzerindeki yükleri önemli ölçüde azalttıklarını kaydetti.
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ VE BÜTÇE AÇIĞI
Sosyal güvenlik sistemi açık vermeye devam ettiği için gelirlerin giderleri karşılamadığını, bu yıl sosyal güvenliğe 30 milyar lira transfer yapıldığını, bunun da borç alarak finanse edildiğini vurgulayan Ergün, şöyle dedi:
''Kamu maliyesi bütçe açıklarında çok önemli noktaya geldik. Bütçe açıklarını çok azaltmıştık, bunu gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 1'ine kadar indirmiştik, ancak küresel mali krizin etkisiyle bütçe açıkları yükseldi. 2009 yılı bütçesi için 10 milyar lira hesaplanmıştı. Fakat 50 milyarın üzerinde 60 milyar liraya yakın bütçe açığıyla karşı karşıya kalacağız.''
Bankaları kriz döneminde fazla garantici olmakla, krizin aşılmasında reel sektöre beklenen desteği vermemekle eleştiren Ergün, sözlerine şöyle devam etti:
''Evet bu krizde Türkiye'nin önemli avantajı var, finans sektörümüzün geçen krizden sonra aldığımız tedbirlerle sağlam bir yerde duruyor olması. Finans sektöründe ABD ve Avrupa'daki gibi bir çökme olsaydı bu çöküş herkesin üstüne birden yıkılırdı, böyle bir tabloyla karşılaşmadık iyi bir şey, ama bankacıların, finans sektörünün reel sektöre biraz kredi musluklarını açması lazım.
Bunun için bir adım attık, Kredi Garanti Fonu'na bankaları ortak ettik. Orada hazine 1 milyar lira para koyuyor. Banka, finans sektöründe yüzde 5 civarında riskli krediler olduğun görüyoruz yüzde 10 olmuş olsa, aşağı yukarı 10 milyarın 13-14 milyar liranın kredi hacmini bu Kredi Garanti Fonu ile KOBİ'ler için doğurmuş olacağız. Bu Kredi Garanti Fonu'nu daha hızlı bir şekilde devreye sokup 10 milyar liradan fazla KOBİ'lere hızlı şekilde akışını böylece temin etmiş olacağız.''
Sektör olarak 12 yeni büyük sektöre teşvik sağlandığını, yüksek katma değeri olan, yüksek teknoloji gerektiren ve yüksek istihdam sağlayacak sektörlerde teşvik olduğunu, Türkiye'nin rekabet gücünü artıracak konularla ilgili 12 sektör belirlendiğini ifade eden Ergün, bunların otomotiv, otomotiv yan sanayi, tıbbi cihazlar, uzay teknolojisi, yüksek teknoloji, büyük limanlar, raylı sistemler, metro inşaatları ve Nabucco projesi konuları olduğunu bildirdi.
Teşviklerin bölgesel yönü olduğuna da değinen Ergün, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bölgesel kalkınmışlık farklarını bu teşvik sistemiyle azaltmaya çalışıyoruz. AB fonlarını bu istikamete yönlendiriyoruz, birkaç gün önce 43 ilde 150 milyon avroluk AB projeleri yapan bölgelerimize destek açıkladık. AB standartlarında projeler yapıldı. Ağrı, Siirt, Trabzon, Van, Erzurum ve Diyarbakır'da yaptılar ve 47 proje 150 milyon avroyu hak etti.''