E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

AKP'li Böhürler'den İlginç Sözler: LAİKLERLE ŞİMDİ EŞİTLENİYORUZ!

AKP’nin kurucularından ve 50 MKYK üyesinden biri olan Yeni Şafak yazarı Ayşe Böhürler, mahalle baskısı tartışmaları konusunda farklı bir yorum getiriyor;"Laikler üst muamele görmeye alışıktı. Şimdi eşit vatandaşız."

5.01.2009 - 09:24
AKP li Böhürler den İlginç Sözler:

AKP’nin kurucularından ve 50 MKYK üyesinden biri olan Yeni Şafak yazarı Ayşe Böhürler, mahalle baskısı tartışmaları konusunda farklı bir yorum getiriyor; “Artık eşitleniyoruz! Daha önce laikler inanılmaz derecede bir üst muamele görmeye alışmışlardı. Şimdi herkes eşit vatandaş oluyor. Ama iki tarafın da bu çekişmeyi uzatmaması lazım. Bu anlamda Prof. Binnaz Toprak’ın araştırması iyi oldu. Bunları konuşma imkanı tanıdı.”

Mahalle baskısının varlığını kabul ediyor Böhürler, ama kaynağı konusunda farklı bir adres gösteriyor; ’Anadolu tutuculuğu!’ Laik ya da dindar, hiç fark etmiyor ona göre... Alevi’ye gelin vermeyen, içki içene kötü bakan, mini etekliye ’cık cık’ yaptıran da bu tutuculuk ona göre... Ama bin yıldır süren bu tutuculuk da artık yumuşuyor. Nasıl mı? Anadolu modernleşiyor, her açılan üniversite, o ilin çehresini değiştiriyor...

Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan AKP’nin kuruluş çalışmaları aşamasında onu davet etmişler, “Gel bize katıl” diyerek... Sadece “Katıl” demekle kalmamışlar, aynı zamanda kurucular listesinde yer alacak kadınlar önermesini istemişler. Daha ilk görüşmede demiş ki, “Ben öyle siyasete hevesli biri değilim. Muhalif bir yaratılışım var, üstelik sözümü de sakınmam. Sizi zor durumda bırakmak istemem.”

Abdullah Gül gülmüş, “Bizim de tam dediğiniz gibi insanlara ihtiyacımız var” demiş. AKP kurulmuş, ilk seçimde de iktidar olmuş. Onun önerdiği altı hanım da kurucular arasında yer almış. Buraya kadar olan kısmını bilmiyordum. Ama sonrasını herkes gibi yakından takip ettim. Ayşe Böhürler, Kanal 7’deki yapımcılığının yanı sıra bir de Yeni Şafak’ta köşe yazmaya başladı. Sayılı kanaat önderlerinden biri oldu ’dindar’ kesimin...

Pek çoğu, iktidarın tadını aldıktan sonra muhalifliği unutup, “Karşı tarafa koz vermeyelim” diye hataları görmezden gelirken, hiç sözünü sakınmadı. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı adaylığını doğru bulmadı, açık açık yazdı. Abdullah Bey yine gülümsemiş midir bilinmez, ama o kendi cenahından ağır küfürlere maruz kaldı. “Müslümanların başa geçmesini istemiyor musun? Bizi içimizden mi vuruyorsun sürtük?” dediler, ama burnunu sürtemediler. O yine devam etti eleştirilerine... Hüseyin Üzmez rezaleti patladığında, o da patladı hiç tereddütsüz. Bu olayı görmezden gelen dindarları ’erkek kardeşliği’yle itham etti. Bu kez ’Müslüman değil misin?’ dendi, yine tınmadı! Pek sık rastlamadığımız bir ses, dindar kesimde Böhürler... Kalemi güçlü, bir fikir attı mı ortaya sonuna kadar savunmasını biliyor. Bu yüzden seveni kadar sevmeyeni var. Ama onu seveni de okuyor, sevmeyeni de...

Eşitliği baskıda mı bulduk?

Bu kez Prof. Binnaz Toprak’ın ’Türkiye’de farklı olmak-Din ve Muhafazakârlık Ekseninde Ötekileştirilenler“ isimli araştırmasına ilişkin yorumlarda onun da genel dindar koroya katılması şaşırttı beni. Sadece beni değil, Toprak’ı da şaşırtmış ki, ”Ayşe bu araştırmayı okuduğunda içi sızlamıştır demiştim, hiç sızlamamış. Kızacaklarını biliyordum, ama insani boyutta hiç etkilenmemeleri beni çok şaşırttı. Türkiye hakkında tüm ümidimi yitirdim“ dedi.

”Acaba Böhürler de mi, artık muhalif yaratılışını kaybediyor?“ sorusuna bir cevap aramaya gittim Fatih’teki bürosuna... Küçük bir özeleştiri yaptı önce; ”Aslında raporu sonuna kadar okuduğumda katıldığım şeyler elbette oldu!“ dedi. Ama sonra eleştirilerine devam etti. “Daha raporun girişindeki bazı cümleleri çok önyargılı buldum ve rahatsız oldum. Sanki baskı yapmaya meyilli olanlar sadece dindarlardır gibi bir sonuç çıkıyor.“ Ardından bir de saptaması oldu; ”Artık eşitleniyoruz“ diye... Eşitliği bula bula baskıda mı bulduk? Böhürler, hemen bir vurgu yaptı, diğer yazarların ”Oh, sıra bizde. Şimdi görsünler, baskı neymiş“ yaklaşımına katılmadığını belirtmek için. ”Bence Toprak’ın araştırması iyi oldu. Bunları konuşma imkanı tanıdı bize. Eğer ki varsa böyle bir eşitsiz muamele mutlaka üstüne gitmek lazım. Konuşuldukça, tartışıldıkça toplum kendine çeki düzen verecek. ‘Aa ben mahalle baskısı yapıyormuşum’ diyecek. Yeter ki tartışmayı çekişmeye döndürmeyelim!”

Prof. Binnaz Toprak, “Ayşe bu araştırmayı okuduğunda içi sızlamıştır demiştim. Hiç sızlamamış” diyor...

Binnaz Hanım’la bizim çok eski bir hukukumuz var, çok sevdiğim, değer verdiğim bir insan. Onun da bana karşı duygularının öyle olduğuna inanıyorum. Bu raporun ilk açıklandığı yemeğe beni davet ederken de, ’Senin daha çok anlayacağına inanıyorum’ diye yazmış... Raporu sonuna kadar okuduğumda elbette katıldığım şeyler oldu, fakat ilk girişteki önyargılı bulduğum bazı cümleler beni irite etti açıkçası.

Neler mesela?

Bunlardan biri, dindarlar toplumda daha çok mahalle baskısı yaparlar, buna daha uygundurlar gibi bir tanımlama yapmış olması. Diğer taraftan ’laik ötekileri’ tanımlarken de çok keskin bir ayrım koyuyor ortaya. Laiklik temel alınmış, ’ötekiler’in kim olduğu oradan tanımlanmış. ’Laik ötekiler’e baskı oluşturanların laik olup olmadığına bakılmamış. Bunları yazdım da... Raporda Anadolu topraklarında bin yıldan fazla bir süredir var olan İslam’ı mevcut bir değer olarak kabul etmek bir yana, AK Parti iktidarı ya da Fethullah Gülen cemaati ile Anadolu’ya İslam sanki yeni gelmiş gibi bir tavır dikkat çekiyor.

‘Farklı olana bakış, daha çok kendini dindar olarak tanımlayanlarda belirgindir’ önyargısı araştırmanın özünü oluşturmuş, ‘dindarlar farklı olanı dışlar’ önyargısını pekiştirircesine. Ramazan’da yemek yiyenleri taciz, içki yasakları, cuma namazlarına-umrelere gidenlerin artması, selamün aleyküm diyenlerin çoğalması, mini eteklilere nazar ve müdahale, romanların işe alınmaması, Alevilerin cemevi taleplerinin değerlendirilmemesi, otobüste veya minibüste başı açık olanlara yer vermemek gibi günlük hayattan kesitler Türkiye genelinde dindar kesimin laiklere uyguladığı mahalle baskısının en yaygın örnekleri arasında bahsediliyor. Burada bence en önemli soru bu tablonun yeni bir durum olup olmadığıdır.

Mesela; cemevlerinin sayısı mı azalmış, mini etek giyinenler giymez mi olmuş, içki içenler içecek yer mi bulamamışlar, romanlar önceden her yerde iş bulurken şimdi mi bulamaz hale gelmiş, kadınlar, Aleviler ya da azınlıklar daha önce hiç ayırımcılık görmezken şimdi mi görmeye başlamışlar?

Daha önce Binnaz Toprak’ın yaptığı bir araştırmada Türkiye’de laikliği istemeyen kesimin oranı yüzde 2 çıkıyordu. Bir defa onunla çelişen bir durum bu. Diğer taraftan araştırmada görüşülen kişi ve kurumlar; CHP il örgütleri, Atatürkçü Düşünce Dernekleri, Eğitim-Sen, Pir Sultan Abdal Dernekleri gibi kuruluşlar tarafından tespit edilmiş. Yani sizi düşmanınıza sorsak elbette sizinle ilgili iyi şeyler söylemeyecek. Bir, bu taraftan bakış var. İki, elbette böyle bir araştırma yapılırken farklı kesimlere gidilmesi gerekiyordu ama daha ortada, belki biraz daha objektif bakabilecek, duygusal tepkileri yoğunlaşmamış insanların görüşleri de alınabilseydi daha iyi olurdu...

Binnaz Toprak, ’Bir Alevi dede, ’Alevi olduğum için özür diliyorum’ dedi. Bu söz üzerine çok ağladım’ diyor. Bu tür örnekler sizce az mı?

Elbette kötü, acımasız örnekler var. Mesela Alevilerin yaptığı yemeği yememek gibi, ’Onlar mum söndürür’ demek gibi, Alevi’ye kız vermemek gibi... Bunlar yoktur demiyorum. Aslında Toprak’ın da bana en çok alındığı söz onu kolonyalist diye tanımlamam oldu zaten. (Böhürler, ’Türkiye’de farklı olmak’ başlıklı yazısında şöyle demişti: Bireysel iradeyi yok ettikleri için cemaatlere karşı olan, Anadolu muhafazakârlığına özellikle kadınlar konusunda eleştiriler getiren birisi olarak, katıldığım yerler elbette var.

Ancak araştırma sınıfçı bir yaklaşım içermesinin yanı sıra, kolonyalistlerin yerli halkı değerlendirmelerini çağrıştırıyor.Yerli olana yabancı muamelesi çekiliyor. Mahalle baskısını gerçekleri ile görebilmek için yerli olanı esastan kabul etmek gerekiyor. Ancak o zaman değişimin dinamikleri üzerine pozitif veya negatif faydalı konuşmalar yapılabilir.) Kısacası bu baskılar zaten Anadolu’da vardır diyorum. Şah İsmail’den beri Anadolu’da Alevi-Sünni çekişmesi vardır. Ama bu dindarların oluşturduğu bir baskı değil.

Dindar iktidarın neden olduğu bir baskı da değil. Bu tarihin köklerinden gelen, toplumun kendi gelenek ve göreneklerinden kaynaklanan bir baskı ve ben zaman içinde de azaldığını düşünüyorum. Mesela bu örneği Binnaz Hoca’ya da özellikle verdim; çok yakın tanıdığım bir ailenin kızını Alevi bir genç istedi, inanılmaz da iyi bir genç, ama vermek istemediler. Baba sadece bayram namazlarında camiye giden bir Türk vatandaşı. Bu anlamda dindarlıkla örtüşen hiçbir tarafı yok. Aileyi ikna etmek 2 yıl sürdü.

Mesela birçok arkadaşım var, eşlerinden Alevi olduklarını gizlemişlerdir. Neden sonra söylemişlerdir... Adam da karısının Alevi olduğunu bilir ama bunu ifşa etmekten çekinir. Bunlar elbette var, bunlar doğru da değil ama bunun zaman içinde azaldığını ve yumuşadığını düşünüyorum. Eşit vatandaş olmayı öğrenmek bir süreç.

Ama AKP milletvekili Reha Çamuroğlu, ’Alevi açılımı konusunda sabrım ve umudum tükendi’ deyip Başbakan’ın danışmanlığı görevinden istifa etmişti...

Alevi derneklerinin kendi aralarındaki birtakım sıkıntılar Reha Bey’i çok zora soktu. Çünkü ortak bir görüş çıkamadı ortaya. Ama Reha Bey, ’AK Parti’den bir şey olmayacak’ demedi, ’Ben bu meselede bir sonuç almakta zorlanıyorum’ dedi.

Toprak’ın araştırmasına dönersek...

Ben Kayseri doğumluyum, ailem Ürgüplü. 7-8 yaşıma kadar Kayseri’deydim. Sonuçta Anadolu geleneğinin köklerini biliyorum. Anadolu’da teyzeler, amcalar, kulağına küpe takan bir genci elbette ayıplar. Geçenlerde bir arkadaşımın kızı saçının yarısını kazıtmış. Yani ayıplamadım ama...

Annesi kapalı mı?

Evet. Kendi şaşkın bakışlarıma engel olamadım. Dolayısıyla elbette farklı olana karşı bir bakış var Anadolu’da ama bu değişim gösteriyor. Çünkü artık hemen her şehirde bir üniversite var. İnsanlar farklı olana alışıyorlar. Kayseri’de veya Konya’da bir kızla bir erkeğin böyle kol kola, sarmaşdolaş dolaşmasına kötü gözle bakılırdı, ama şimdi bir sürü kafe var, gidince görüyorum, gayet rahat gençler. Üniversitelerle beraber o has katı gelenekler değişim gösteriyor. Ama bu has katı gelenekleri yaşatan bir çekirdek insan grubu var. Bu insan grubuna bakarak da muhafazakârlık artıyor, dindarlar mahalle baskısını artırıyor demek doğru bir tanımlama değil.

Tam da bu noktada Nuray Mert, aslında en korkulması gereken iyi niyetli mahalle baskısı diyor...

Her yerde bu fanatikliği görmüyor musunuz? ‘Ben Galatasaraylıyım, Fenerbahçeli benim evime gelemez’ diyen de var. Yani bu bir fanatiklik değil mi? Bu sizin duygu ve düşüncenizi, herhangi yaşadığınız bir şeyi abartmanız ve bunu bir keskin doğru haline getirmenizle ilgili bir şey. Bir tür kişilik yapısıyla da ilgili bir şey.

Ama eğer bir yerlerden bir güç almıyorsa, destek görmüyorsa ya da öyle bir ortam yoksa baskılar bu kadar artar mıydı?


Evet, mahalle baskısı bu anlamda vardır zaten ama bu baskı daha hafiflemiştir, eskiden çok daha kötüydü. Türkiye’nin modernleşmesiyle, televizyon kanallarıyla, üniversitelerle bir değişim yaşandı diyoruz, yoktur demiyoruz.

AKP’NİN AMPULÜ!

Ofisine girer girmez kocaman bir ampul çarpıyor gözüme...

AKP’nin ampulü! Gülümsüyorum, fark ediyor.

“Arkadaşım, sanat yönetmeni Yasemin Babayiğit’in hediyesi. Kinaye olsun diye almış. Ben olsam almazdım. Ama fena da aydınlatmıyor!” diyor...

Mine Şenocaklı / Vatan

YORUMLAR
Toplam 10 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
Abuzer Abbas 30 Aralık 2008 Salı 04:15

Halen tarih fukarası bir grup "Osmanlı'yı Arapların nasıl arkadan vurdukları" üzerine edebiyat döşeniyor... Bu rezilliği yapan bir avuç Vahabi idi, Filistinlilerden acaba kimse var mıydı? Belki de yoktu... Bu kişiler gizli gizli Müslüman düşmanlığı yapmaktalar ve aslında kendilerinin de inanç anlamında pek bir uygulamaları yoktur... Hemen söyleyeyim, yaptıkları milliyetçilik de değildir... Kendileri de bildiğimiz anlamda milliyetçi değildirler... Allah Filistin'e yardım etsin...

Yorumu oyla      18      10  
Kürşat Yerlikaya 29 Aralık 2008 Pazartesi 21:42

Kerim biradere;Biraderim 30 müslüman ülkeden bahsetmiş.Şöyle etrafıma baktım ben göremedim.Bahsettiği müslümanlar Irakta,Hicazda,Mısırda,Ürdünde,Yemende Osmanlı Ordusunu arkadan vuran bedeviler mi acaba.Birleşmiş milletlerde yapılan oylamalarda ermeni lehine parmak kaldıran acemler mi acaba.Sırplardan Türkiyeninde katkılarıyla kurtulduktan sonra katıldığı ilk yarışmada Sırplar tam puan veren Boşnaklar mı acaba.Türkiye ile rusya arasındaki anlaşmazlıkta rusya tarafında olan filistinliler mi acaba

Yorumu oyla      18      10  
Kürşat Yerlikaya 29 Aralık 2008 Pazartesi 21:35

Dünyayı boşverin.Emperyalistlerin işi zaten kan emmektir.Müslüman olduğunu iddia eden arap şeyhleri ispanyada,ingilterede,fransada ki şatolarının bir yıllık gideriyle tüm filistini doyurur,cariyelerinin(kapatmalarının-haremlerinin)bir yıllık gideriyle filisitini hastane ile donatır.Her konuda maydanoz olan bizim islamcılar bu konuda arap ülkelerine niçin seslenmiyorlar.Bizim göbeği ermenistana atılmış özürcüler nerede.Acaba masum filistinli çocuklardan özür dileyecekler mi .

Yorumu oyla      18      10  
KERİM 29 Aralık 2008 Pazartesi 18:40

DÜNYADA ENAZ 30 YAKIN MÜSLÜMAN ÜLKESİ VAR BU KADARMI ACİZLER EMPERYALİST KEFERELERE KARŞI BİR OLAMIYORLARMI ACABA BU VAHŞETİ HRİSTİYANLAR VEYA YAHUDİLER YAŞASAYDI SEYİRCİ KALACAKLARINA İNANIYORMUSUNUZ KAFİRLERİN MASUM MÜSLÜMANLARI KATLETİKLERİ GİBİ BİRDE MUKADDES İSLAM DİNİMİZİN DEĞERLERİNEDE KUTSAL MEKANLARINA DAHİ SALDIRAN KEFERELERE HALA SEYİRCİ KALACAKMI SÖZDE LİDERLER ÖZDE KUKLALAR İSRAİLİ KEFERELER GAZZEDE MÜSLÜMAN SOYKIRIMI YAPIYOR MUKADDES CAMİYİ BOMBALIYOR SES YOK TIK YOK LANET OLSUN YA

Yorumu oyla      18      10  
at 29 Aralık 2008 Pazartesi 15:09

Nazilerde Yahudileri yok ederken dünya seyrediyordu simdi onlara yetki verdi onlarda müslümanlari yok ediyor bu sistemde normal.

Yorumu oyla      18      10  
ESMER 29 Aralık 2008 Pazartesi 14:29

Bak seeen Almanya'ya..İsrail'in savunma hakkına saygı duyuyormuşşşş..Yahudileri diri diri fırınlarda yaktığınızı unutmamışlardır unutamazlar..Ama zamanı gelince sıra size de gelir diye mi korkuyorsunuz, yoksa bu da bir çeşit özür dileme mi?

Yorumu oyla      19      10  
Mustafa Yılmaz 29 Aralık 2008 Pazartesi 14:24

Sivil halkı katledilmesiyle ilgili olarak Çağdaş Gazeteciler Cemiyeti'nden İsrail'e karşı bir ikaz veya kınama bakliyoruz.

Yorumu oyla      19      10  
bucalı neco 29 Aralık 2008 Pazartesi 13:35

"Haçlı ve yahudi zihniyeti Türk ile müslümanlara karşı bir ve beraberdirler" şeklinde yaptığım yorumları KRİTERLERİMİZE UYMUYOR diye yayınlamayan internet gazeteleri bu yaşananlardan ders alıp uyanmalı..Türkiyede bir terörist öldürüldüğünde ayaklanan ab/abd neden susuyor???DÜŞÜNMELİ-ARAŞTIRMALIYIZ.

Yorumu oyla      19      10  
Gökhan Celbiş 29 Aralık 2008 Pazartesi 11:25

Bizim kadar kraldan çok kralcı millet varmıdır acaba.. Başbakanımız yeri göğü inletiyor..Filistin başbakanı bile olaydan ateşkesi yenilemediği için Haması sorumlu tutuyor.. Bizim Siyasetçilerimizin öfkesinin nedeni üç milyonluk İsrailin Teröre karşı hiç taviz vermeden takır takır mücadele ederken,yetmiş milyonluk Türkiye'nin PKK ya karşı ABD ve Barzani'ye ricacı olmaktan başka bir şey yapamamasıdır...

Yorumu oyla      18      10  
Ahmet Özdemir 29 Aralık 2008 Pazartesi 11:22

Batının şımarık çoçuğu isrildir.ABD başta olmak üzere İngiltere,Fransa .. gibi.ülkeler İsraili silah deposu haline getirdi. Türkiye başta olmak orta doğu ülkelerini tehdit etmektedir. en az 400 atom bombasını bu ülkelere çevirmiştir.ABD gelişmiş füze sistemleri ile israilin güvenligini sağlamaktadır.İsrail yayılmacı politikasına devam edecektir.Irakın , Afganistanın işgal edilmesinde hep İsrail baş rol oynamaktadır.İsraili ve emperyalist güçleri durduracak güçlü bir islam birligidir.

Yorumu oyla      19      10  
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Abdüllatif Şener Turktime'a Konuştu: Herkesin Etnik Kökeni Tartışılmalı!
Ak Parti’nin kurucularından olan ancak yollarını ayırarak yeni bir oluşum ...
DP Genel Başkanı Süleyman Soylu Turktime Genel Merkezi’nde Konuştu: İsmim Emanetçiliğe Sığacak Kadar Küçük Değil!
Turktime Genel Merkezi ziyaret eden Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman ...
TURKTIME'ı Ziyaret Eden Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok İmalı Konuştu!
14 yıldır Keçiören Belediye Başkanlığı görevini yürüten Turgut Altınok ...
 
MHP'li Ekici : DTP’lilerin Elini Sıktık da Elimize PKK’mı Bulaştı?
MHP kimsenin kurşun askeri değildir… Kimse üzerimizden evcilik oynamasın… ...
Turktime'a Konuşan Kutan Bombaladı: Bahçeli'ye Başbakanlık Teklif Ettik ama Kabul Etmedi
Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan, DP Genel Başkanı Mehmet Ağar ve DSP ...
Ağar Turktime'a Konuştu: Ne Geçmişimi İnkar Ettim, Ne de Değiştim... Düz Ovada Siyaset Söylemi En Milliyetçi Söylemdir
Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan’dan sonra DP Genel Başkanı Mehmet Ağar’da ...
 
Şirin Turktime'a Konuştu: Halk İsterse İdam Gelir
(TURKTİME-ERSİN TOKGÖZ) Genç Parti idamı geri getirecek ...
CHP'de Yüzleri Güldüren Anket:
CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin’e gelen bir anket, CHP’lilerin İstanbul ...
NEREDEN NEREYE!
İstanbul Üniversitesi'nde türbanlılara karşı "ikna odaları" kuran Nur ...
 
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
bist
Vladimir Putin
Recep Tayyip Erdoğan
MERSİN
1. Lig
Tedavi
CEV Şampiyonlar Ligi
GİB
çin