AK Parti Yerel Seçimlerde Ne Yapacak? 

Bugüne kadar yürütülmekle birlikte topyekûn ve tamamlayıcı planlamaya dayanmayan, birbirinden kopuk kalkınma uygulamaları, ülkemizde aşırı gelişmiş şehirlerin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu şehirlerden bazıları bölgesinin gelişmiş kutbu oldu.

Ancak -gelişmişliğinin de katkısıyla- sorunları her geçen gün büyüyen ve planlı bir gelişim ihtiyacını daha yakıcı bir şekilde hisseden şehirlerimiz hiç de az değil. Birer cazibe alanı haline gelen İstanbul, İzmir, Ankara, Adana gibi iller, gelişmişliğine rağmen çevresinden aldığı aşırı göç sonucunda barındırdığı nüfusu rahat yaşatamayan devasa kentsel mekânlara dönüştü. Altyapı, trafik, asayiş, çevre sorunlarının yanında kültürel manevi yıkım ve çelişkiler yaşayan şehirlerimiz aynı zamanda kimliklerini de kaybetme noktasına geldi. Bugün ülkemizde insanımızın rahat yaşayacağı planlı büyüyen şehir sayısı bir elin parmaklarını geçmez.

Ancak son yıllarda şehirlerimize yeniden ruh kazandıracak planlı gelişim ve dönüşümüne imkân sağlayacak uygulamalar da her geçen gün artıyor. Yeterli olmasa da birçok şehirde kentsel planlamanın yol gösterdiği, gelişim ve dönüşüm uygulamaları hayata geçirilmeye başlandı.

Ancak tam bu noktada şu hususa dikkat çekmekte yarar var. Şehirlerarası etkileşim o kadar çok arttı ki artık hiçbir şehri sadece o şehri esas alarak planlayamayız. İstanbul artık İstanbul'dan ibaret değil. İstanbul'u planlamak istiyorsak işe Sivas'ı, Kastamonu'yu, Samsun'u, Malatya'yı, Trabzon'u, Rize'yi, Diyarbakır'ı planlayarak başlamak durumundayız.

Sırf göç alan göç veren ilişkisi bile bir şehri diğerine göbeğinden bağlamaktadır. Buna ekonomik alışveriş çevresini, kültürel-fikrî etkileşim çevresini, coğrafik etkileşim çevresini kattığımızda hiçbir şehri birbirinden ayrı sorunları olan ve çözüm geliştirebilecek adacıklar gibi düşünemezsiniz. Özellikle AK Parti'nin ve mahalli idarelerin, uygulayacakları gelişim ve dönüşüm planlarını bu hususları hesaba katmaksızın gerçekleştirebilmeleri mümkün değil.

Bu konularla ilgili ciddi projeler hazırlayan MİAD Genel Sekreteri Ahmet Turan Koçer, bu problemleri çözebilmek için Türkiye'nin siyasi hatta fizikî haritalarının yanında birçok farklı haritayı da önümüze koymamızı tavsiye ediyor ve şunları söylüyor:

''Türkiye haritasına baktığımızda mülki idari sınırlardan oluşan şehirler görürüz, ikinci bir harita da tüm Türkiye'yi yekpare gösteren fiziki haritadır. Aslında kamu yönetimi için son derece kullanışlı olan bu haritalar, ülkemizin harita üzerinden okunmasına imkân vermeyen çok şematik çizimlerdir. Türkiye'yi ve şehirleri gerçek anlamda okuyabilmemiz için farklı haritalara ihtiyacımız var. Mesela alışverişi olan ekonomik bölgeler haritası, fikri-kültürel etkileşim içindeki bölgeler haritası, yağış havzaları haritası, demografik etkileşim bölgeleri haritası. Bu haritaları işimize yarayacağını düşündüğümüz kadar derinleştirebiliriz. Şimdi bu haritaları gelişim planlamalarında esas olacak biçimde, etkileşim içindeki kümelenmiş şehirler haritası olarak düzenleyebildiğimizi varsayalım. Birbirleriyle etkileşim içindeki kaderdaş şehirleri gruplayarak elde edeceğimiz bu haritada yer alan bölgeler, bize bölgesel planlama ve uygulamaları nasıl yapmamız gerektiğini okumamızı sağlayan tabloyu sunacaktır."

Evet önümüzdeki en büyük gündemlerimizden birisi mahalli seçimler. Ancak görünen o ki bu sadece uygun belediye başkan adayını seçmekle bitmeyecek; çok daha derin bir mesele. Türkiye'nin milli vizyonuna mahalli vizyonu uydurmakla ilgili bir mesele. Ve gelecek Türkiye'si için en önemli konulardan bir tanesi.

Mehmet Kamış/Samanyoluhaber