'11 Kız Arkadaş'  

İşte turnuvadan ve açılış maçından kısa notlar...Aslında daha başından anlamalıydım. Her şey bir davetle başladı. İçinde futbol vardı, Almanya vardı, Berlin vardı... Kaçırılacak gibi değildi. Meğer asıl zihinlerin özgürleşmesi davetiymiş. Geçen hafta sonu Berlin’de, futbolda tedavisi imkânsız gibi görünen bir hastalığın adeta panzehiri imal edildi ve bir önyargı yerle bir oldu: Futbol erkek oyunuymuş... Hadi oradan! Kolaysa bunu bu sıralar Almanya’da söyleyin de görelim!

Alman Futbol Federasyonu ve Goethe Enstitüsü aralarında benim de bulunduğum bir grup genç gazeteciyi Kadınlar Dünya Kupası’nı izlemek üzere Berlin’e davet edince, icabet etmek kaçınılmazdı. Açılış maçını izleyecektik ve futbol üzerinden yürütülen sosyal projeler görecektik. Buraya kadar her şey normal gözüküyordu. Meğer Alice bizi kolumuzdan tutup zihin dünyamızın ötesine taşıyacak bir delikten aşağı itecekmiş...

‘HOMOFOBİYE KIRMIZI KART'
Berlin’e maçtan bir gün önce geldik. Ve şehre ayak basar basmaz algımız değişmeye, önyargılarımız yerinden oynamaya başladı. Pazar günkü maçın havasını koklamak üzere Brandenburg Kapısı’na gittik ve orada farklı bir boyuta geçtik. Çünkü dünyanın her yerinde olduğu gibi Berlin’de de 25-26 Eylül günü ‘Gay Pride’, yani eşcinsellerin onur günü olarak kutlanıyordu. ‘CSD Festivali’ (Christoph Street Day) bu sene 33. kez Berlin’i şenlik havasına sokmuş ve ‘Homofobiye kırmızı kart göster’ sloganıyla on binleri meydana toplamıştı.
Bizi asıl şaşırtan festivalin Kadınlar Dünya Kupası’nı sahiplenmesi ve futbolu bu seneki yürüyüşün temalarından biri yapmasıydı. ‘Wir können fussball’ (Biz de futbol oynayabiliriz) pankartının asılı olduğu Alman Futbol Federasyonu’nun resmi TIR’ının üzerinde her cinsel kimlikten insan müzikle dans ediyor, Yeşiller grubu futbol balonları sallıyor, festivalde yürüyen pek çok eşcinsel futbol kostümleriyle arz-ı endam ediyordu.

'AMA BİZ ŞAMPİYON OLDUK'
Seyahat bu şokla başladı ama biz daha şoku atlatamadan sağlı sollu saydırmaya devam ediyordu. Berlin şehri Kadınlar Dünya Kupası için adeta görev-sefer emri almış gibi, her yerde bu şenliği kutlamaya vesile bulmuştu. Meydanlarda kocaman futbol topları, yüksek topuklu yeşil saha afişleri, gazetelerin başlıkları... Her yerde ama her yerde Kadınlar Dünya Kupası vardı. Frankfurter Algemeine Zeitung’un da Bild’in de Süddeutsche Zeitung’un da ilk sayfasında ana manşetini futbol oynayan kadınlar süslüyordu. Kicker özel ek hazırlamış, ‘11 Freunde’ (11 Arkadaş) dergisi, ‘11 Freundinnen’ (11 Kız Arkadaş) diye özel bir sayı çıkarmış, neredeyse her yerde Brigit Prinz’ ve Bajramaj’ın posterleri var.

Akli melekelerimizi yitirmek üzereyken, hâlâ bozulmamış birkaç ezberimizi çıkınımıza koyup açılış maçının yolunu tuttuk. Hiç değilse futbol sahada sadece futbol olarak kalabilirdi. Kalmadı. Erkek takımıyla dalga geçen slogan aslında her şeyi anlatıyordu: “Siz üçüncü oldunuz, biz şampiyonuz.”

Tribünlerde 75 bine yakın seyirci vardı! Maç başladığında da ‘gariplikler’ sürdü. Çalım yapan, gereksiz topla oynayan, hakemle uğraşan, ortamı geren bir ‘Allah’ın kadını’ yoktu. Sadece ‘top oynadılar’. Seyirci hakemi ıslıkladı, onlar tek bir tepki vermedi. Arkamızda seksenine merdiven dayamış iki Kanadalı bayrak sallıyor ve tribünlerin yarısından fazlası kadınlardan oluşuyordu. Sadece o da değil, ortalık çoluk- çocuk, aile ve eşcinsel çift kaynıyordu ve neredeyse bütün Almanya, futbol dolu çok renkli, çok çeşitli bir gün yaşıyordu.

FUTBOL ASLA SADECE ERKEK OYUNU DEĞİLl
Kadınlar Dünya Kupası bu yıl altıncı kez düzenleniyor. Her seferinde daha büyük bir ilgi görüyorlar ve oyunun kalitesi her geçen sene artıyor. Kupayı en çok kazanan ülke Almanya. Ama bunu hak ediyorlar, çünkü futbol Almanya’da asla sadece erkek oyunu değil. Toplam altı milyon lisanslı futbolcunun yaklaşık iki buçuk milyonu kadın. Ülkede 28 milyon lisanslı sporcu var. Bir de şu rakamı verelim: Futbol kadınlara 1970’e dek Almanya’da yasakmış.