E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Tekin Öget

GEÇMİŞTEN GELEN NEFRET
2 Mart 2020 Pazartesi

 

 

Biraz geriye gidip hafızalarımızı tazelemekte fayda var. Öncesi olsa da “NEFRET” 27 MART 1994 yerel seçimleri ile başladı. O gün % 25.19 oyla Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanınca “şeriatçılar kazandı” diye aşırı tepkiler verilmeye başlandı. Tabiri caizse tüm vesayetçi odaklar bir anda namluları Tayyip Erdoğan’a çevirdi. “Herkese türban giydirilecek, otobüsler ayrılacak” gibi saçma sapan tezviratlar yaymaya başladılar. Zaten o günlerdeki ordu kurmay takımı Erdoğan’a kökten karşıydı. Zamanla bu nefretlerini açık etmeye başladılar! Siirt’te okuduğu şiir bahane edilerek hapsi istendi.  Sonra Pınarhisar cezaevi süreci başladı. Onu yüzbinler uğurlasa da vicdan ve akıl bu cezayı kabul etmiyordu. Buna karşılık bu nefretçi tayfa daha da ileri gidip siyaset yasağı koyup “muhtar bile seçilemez” manşetleri attırıyorlardı. Akıl tutulması olan bu hallerini sanki bir zafer kazanmış coşkusuyla kutluyorlar, nefretlerini taçlandırıyorlardı. Ta ki 24 Temmuz 1999’da tahliye olana kadar. 

Tayyip Erdoğan sessiz sedasız 14 ağustos 2001 de Adalet ve Kalkınma Partisini kurdu ve “yeni Türkiye” hayallerinin ilk temellerini attı. VE KISAS GÜNÜ GELİP ÇATTI. Erdoğan 3 Kasım 2002’de ilk seçimlerde  %34.29 oy alarak seçimlerden zaferle çıktı. Bu seçim zaferi ona olan nefreti daha da büyüttü. Çok güvendikleri siyaset yasağı ve “muhtar bile olamaz” dedikleri Erdoğan’ın partisi birinci parti olmuştu. O gece tüm vesayetçi askeri ve yargı cenahı sabaha kadar uyumamış, karargâhlarından çıkamamış, olayın şokunu atlatmaya çalışıyorlardı. Nefretleri daha da artmış tavan yapmıştı. TAYYİP ERDOĞAN MUTLAK DURDURULMALIYDI. Ve hamle yapmaya başladılar. ŞUURSUZCA SALDIRILARA GEÇİP HİÇ BİR HUKUKA UYMAYAN ZORLAMA, GOOGLEDAN DELİLLER BULUP UYDURUK BİR ŞEKİLDE, Kapatma davası açtırdılar. İstedikleri olmayınca, ardından gelen Cumhuriyet mitingleri, “Ordu göreve”, “411 el kaosa kalktı”, “Genç subaylar rahatsız” manşetleri, 367 garabeti, 27 Nisan muhtırası, gezi darbesi ve 15 Temmuz FETÖ darbesi süreçleri ile devam ettiler. Bu nefrete karşı Tayyip Erdoğan her seferinde seçim ve sandıkla cevap verdi. Her seferinde sandıktan daha da güçlenerek ve kazanarak çıktı. 

Bugün gelinen noktada, nefretleri azalmadı, artarak devam etti. Bugün “Libya’da,  Doğu Akdeniz’de, Suriye’de ne işimiz var” söylemleriyle şiddetli bir şekilde devam etmektedir.

Bu nefret artık ülkenin bekasını tehdit etmektedir. Öyle ki “Erdoğan gidecekse ülkenin işgaline bile razı” çıkışlar yapmaktalar. Kimi vekiller daha da ileri giderek Türkiye, Suriye veya İran’la savaşa girse Suriye ve İran tarafında olmayı seçmişlerdir. Artık bu nefretin geldiği bu akıl tutulması halinden bir an evvel kurtulmak, KENDİLERİ İÇİN VERECEKLERİ EN DOĞRU KARAR OLACAKTIR.  ZİRA  “ASLOLAN VATANDIR VATAN”.  

E-posta   Facebook   Twitter     Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
Bu yazı 21212 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
YORUMLAR
Toplam 3 yorum var, 3 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
İdris 13 Mart 2020 Cuma 16:01

Politika üretememenin ve artık felaketlerden medet ummanın sonucu bu. Şimdilerde Sağlık Bakanı''na muhalefet üstüne tebrik yağıyor. Muhalefetin ya da Tayyip Erdoğan''a doğuştan düşman kesim de bakanlık üzerinden övgüler diziyor. Son tahlilde ben yapılanlar''dan şüphelenmeye başladım. Ne diyor Hrant Dink: "Baktım Avrupalılar geldi beni öpüyor. Ula Avrupalı niye beni öpüyor?" Sahi muhalefet ve kan davalılar hükümeti neden övüyor?

Yorumu oyla      49      49  
Misafir 3 Mart 2020 Salı 20:17

evet unutnayacağız, AKBİL hırsızlıklarını, seçim sandıklarında yapılan sahtekarlıkları, DENİZFENERİ haydutluklarını, BOSNA VE KOSOVA için toplanan paraların MERCİMEKlerini, mühürsüz İKİ MİLYON SAHTE OYUN GEÇERLİ KILINMASINI, ve daha nicelerini de unutmayacağız. "Dar-ûl Harb ve Dar-ûl_İslam" ne demektir, hatırlayacağız elbet. Dar-ûl Harb sayılan ülkemde bu kavramlara itibar edenler için vergi vermemenin esas olduğunu da hatırlayacağız. Hilafet darbesi kapıda sayın yazar, teşekkürler hatırlattın.

Yorumu oyla      53      52  
İdris Kartal 2 Mart 2020 Pazartesi 19:13

Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür denir. Biz unutmakla mükellefiz belki de. Böyle yazılarla geçmişi, bizlere yapılanları unutmayacak, kinimizi değil ama heyecanımızı diri tutacağız. Bu yazının misyonlarından biri de bu olsun.

Yorumu oyla      51      54  
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
Güney Kore
dolar
AB
Kızılyıldız
İsveç
uzaktan çalışma
Ahmet Kaya
Ersun Yanal
İthalat