Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Davut Dursun ile halen üye olarak görev yapan eski Başkan Zahid Akman'ın da arasında bulunduğu 3'ü eski 9 RTÜK üyesinin, ''Danıştay ve İdari yargı kararlarını uygulamamak suretiyle görevi kötüye kullandıkları'' iddiasıyla yargılandığı davada karar çıktı. Gerekçeli kararın açıklanması bekleniyor...
Ankara 21. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen davada kararını açıklayan Hakim Ali Erkılınç, RTÜK Üyelerine TCK'nın ''Zincirleme suç'' başlıklı 43. ve ''Takdiri indirim nedenleri'' başlıklı 62. maddelerinin uygulanmasının ardından, ''Eylemlerinin ağırlığına ve kasıtlarının yoğunluğuna göre'', sanıklar RTÜK Başkanı Davut Dursun, halen üye olarak görev yapan eski Başkan Zahid Akman ve üye Abdulvahap Darendeli'nin, TCK'nın 257/1. maddesinde düzenlenen, ''Görevi kötüye kullanma'' iddiasıyla, 2 yıl 6'şar ay hapis cezasına çarptırıldığını açıklamıştı.
Mahkeme, aynı gerekçelerle, RTÜK Başkanvekili İlhan Yerlikaya, Üye Taha Yücel ile eski üyeler Şaban Sevinç ve Paşa Yaşar'ın 2 yıl 9 ay 10'ar gün, üye Mehmet Dadak ve eski üye Arif Merdol'un da 2 yıl 2 ay 10'ar gün hapisle cezalandırılmalarına karar verdi.
BAŞKANLIK ve ÜYELİKLERİ DÜŞÜYOR!...
Mahkeme de ayrıca RTÜK Başkanı ve üyesi sanıkların, Türk Ceza Kanununun 53. maddesi uyarınca belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasının da kararlaştırılması sadece Ankara'da değil tüm Türkiye'nin basın, siyaset ve RTÜK çevrelerinde deprem etkisi yarattı. RTÜK’ün temel gündeminin de Başkan ve üyelere verilen cezanın mahkeme kararıyla birlikte, Hükümete, Başbakana, Bakana ve RTÜK üyelerine getirdiği sorumluluk, yani “şimdi ne olacak?” sorusunun hukuki cevabını araştırmak oldu.
Öte yandan, turktime.com'un yaptığı araştırmaya göre, son yıllarda verilen en ağır mahkeme kararı olarak nitelendirilen ve “HSYK’nın yapısı, yargı reformu tartışmaları ve Balyoz operasyonu” gibi güncel olayların gölgesinde kalan bu karara karşı Türk basınının sessiz kaldığı görüldü. Anadolu Ajansı ve Anka’nın geçtiği bültenle basına servis edilen karar internet medyasında yoğun olarak, gündüz kuşağı televizyon haberlerinde kısmen yer alırken akşam haberlerinde gerektiği ölçüde yer bulmadı.
SANKİ ÖRTÜLÜ YAYIN YASAĞI VAR!
Ankara’da deprem etkisi yaratan mahkeme kararının ardından, RTÜK’ün internet sitesine derhal “Temyize gidileceği” duyurusu konulurken, aynı saatlerde RTÜK Başkanı Davut Dursun ve Üyelerinin Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç ile topluca bir görüşme yaptıkları ve konunun değerlendirildiği, ancak bu buluşmaya Zahid Akman'ın çağrılmadığı öğrenildi.
RTÜK çevrelerinde, son haftalarda Arınç’ın Türk basınının muhtemel tepkisinin değerlendirilmesi ve beklenilmesi yönündeki görüşünü takiben, tam bir üye dayanışması yaşandığı ve haberin yayınlanmaması için yoğun bir telefon trafiğinin işletildiği ve özellikle televizyonu olan basın gruplarının baskı altına alındığı konuşuluyor.
Turktime.com'a, Arınç-RTÜK buluşmasında TCK'nın "görevi kötüye kullanmak" başlıklı 257. maddesinin değiştirilmesi; basın, siyaset ve kamuoyunun mahkeme kararı üzerine tepkisinin beklenmesi, Yargıtay'a yapılacak temyiz başvurusu, cezaların uygulanması ve zamanaşımı gibi konular konuşulduğu bilgileri geldi.
SAVCILARIN TÜM İDDİANAMESİ HAKLI ÇIKTI
Görevden alınmasının ardından, işe iade davası açan RTÜK Daire Başkanı Dr. Cengiz Özdiker'in, açtığı davalara ilişkin, ''Yargı kararlarının uygulanmadığı'' gerekçesiyle, RTÜK yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunması üzerine başlatılan soruşturma sonucu sanıklar hakkında dava açılmış, gerek soruşturmayı başlatan Savcı Mehmet Bozkurt’un ilk iddianamesinde ve gerekse 21. Asliye Ceza Mahkemesi savcıları Halil Acıoğlu ve Veli Dalgalı’nın esas hakkındaki son mütaalalarında sanıkların ''Görevi kötüye kullandıkları'' iddiasıyla 5 yıl 3'er aya kadar hapisle cezalandırılmaları ile TCK’nın 43 ve 53. maddelerinin uygulanmasını talep edilmişti.
Kriz Altan’a Teğet Geçti!
Türk basını uzun süredir krizde.
Son 2 senede 300’ün üzerinde gazetecinin işine ekonomik kriz gerekçe gösterilerek son verildi.
İşine son verilen gazetecilerin aldıkları ücret ortalama ayda 750 ile 1000 YTL arasındaydı.
Elbette, 5, 10, hatta 15 milyar civarında maaş alan gazeteciler de vardı ama sayıca azınlıktaydı.
İşine son verilen gazetecilerin çok az kısmı devlet ya da özel sektöre basın müşaviri olarak geçtiler, bir kısmı da meslek değiştirmek zorunda kaldı.
Gazetecilerin ezici bir çoğunluğu da halen işsiz.
Bir zamanlar çalıştıkları basın kuruluşlarına ya da başka yayın organlarına yapılan müracaatlarına, “Size verecek paramız yok, krizdeyiz” yanıtlarına alışıklar…
Bu arkadaşlarımızı uyarıyoruz;
İNANMAYIN!..
Kriz olsa, örneğin; Mehmet Altan’ın 30 Bin YTL olan maaşı 35 Bin YTL’ye çıkar mıydı!