Genelkurmay bildirisi ve Anayasa Mahkemesi’nin 367 kararından sonra siyaset rayından çıkmıştır. Hangi isimle tanımlanırsa tanımlansın, olağanüstü bir süreç yaşadığımız ortadadır. İnanıyorum ki, 22 Temmuz’da sandık başına gidecek olan halk, gerekli ayarı yaparak normalleşmenin önünü açacaktır.
Zihinleri bulandıracak ve seçim tarihini ötelemeye yönelik girişimlere lojistik imkan sağlayacak her türlü çabayı, bu süreçte ‘gereksiz’ buluyorum. Buna, iktidar partisinin ısrarla üzerinde durduğu anayasa değişikliği paketini de ekliyorum.
Suni patlamalarla siyasi fayın kırılması girişimlerine karşı ‘dik’ duran hükümetin, ‘diklenerek’ soruna çare bulamayacağını artık görmesi gerekir. Dik durarak halk arasındaki sempati alanını genişletirken, diklenerek tabandaki bu yayılmaya engel teşkil etmektedir. Bu ince ayarda zorluk yaşandığını gözlemliyorum.
Şu bilinsin; AK Parti’yi iktidara taşıyan ‘çekirdek’ oylar değildir, sadece temelidir. İktidara taşıyan merkezdeki oylardır. Merkez yapı, çekirdek yapıya göre daha ürkektir, kavga istemez, istikrardan yana tavır alır.
Başbakan Erdoğan, partisinin dünkü meclis grup toplantısında ‘Merkez partiyiz, tüm sosyal kesimleri kucaklıyoruz’ dedi. Doğru olanı da budur. Ne var ki, seçim sürecinde kapsamlı bir düzenlemeyi zorunlu kılan anayasa değişikliğinde ısrar etmek, toplumda tansiyonu arttıran bir yaklaşım olarak algılanırsa, AK Parti açısından istenmeyen sonuçlara yol açabilir.
Buradan uyarıyorum; 353 milletvekiline, neredeyse her türlü yolu deneyerek cumhurbaşkanını seçtirmeyenlere duyulan öfkeyi oya tahvil etmeyi düşünürken, evdeki bulgurdan olma riski de hesaba katılmalıdır.
22 Temmuz’da iki sandık hayal
Cumhurbaşkanı Sezer’in veto ettiği anayasa değişikliği paketi, aynen iade ediliyor. İlk tur oylama önceki gün yapıldı. İkinci tur oylama, perşembe günü yapılacak. Bu oylamada, pakete 330-367 arasında oy çıkarsa otomatik olarak referanduma gideceğiz. 367 ve üzerinde destek çıkarsa referandum, Sezer’in keyfiyetine bağlı hale gelecek. Sezer’in referanduma gitme ihtimali yüksek. CHP de soluğu Anayasa Mahkemesi’nde alacaktır.
Anayasa değişikliği paketine göre, Cumhurbaşkanlığı seçimi yürürlük tarihinden itibaren 40 gün sonra yapılabilecek. Ancak sözkonusu düzenleme, referandumdan sonra (kabul edilmesi halinde) yürürlüğe gireceği için, ilk aşamada geçerli olan yürürlükteki Halkoylaması Kanunu’dur. Bu kanundaki hüküm çok açıktır; Anayasa değişikliği Resmi Gazete’de yayınlandıktan 120 gün sonra yapılır.
Bu ne anlama geliyor? Eğer Sezer, kararını 15 Haziran’da verirse, referandum en erken 14 Ekim Pazar günü yapılabilecek. Bu durumda, yaklaşık 3 ay arayla halkın önüne iki sandık konacak.
İki sandığı birleştirmek isteyen AK Parti, tedbirli davranmak istiyor. Halkoylaması Kanunu’nu değiştirerek referandum süresini 120 günden 40 güne indirmenin hesabı içinde. Anayasa değişikliğine paralel olarak bu yasa değişikliği de hemen yapılabilirse yine Sezer sahnede olacak.
Sezer’in 15 günlük bekletme süresini kullandıktan sonra veto etmesi halinde, meclisin haziran ortasında toplanıp bu yasayı yeniden çıkarması gerekecek. Hükümet yasayı aynen iade eder, Sezer yine 15 günlük süreyi kullanırsa, temmuz ayının ilk haftasını buluyoruz.
Uzun lafın kısası, 22 Temmuz’da iki sandık hayal.
Hükümete gensoru verilebilir
Bu arada iktidar açısından başka bir risk var. 4 Haziran’da Yüksek Seçim Kurulu’na aday listeleri veriliyor. 77’inin üzerinde milletvekili liste dışında kalırsa veya listede umduğu yeri bulamazsa, hükümetin başında Demogles’in kılıcı gibi sallanacaktır.
Halkoylaması Kanunu değişikliği için 15 Haziran’a kadar meclisin açık tutulması düşünülüyorsa, böyle bir tablodan medet umanlar harekete geçip gensoru bile verebilirler. 22 Temmuz’dan önce Türkiye bir de hükümet kriziyle karşı karşıya kalabilir. Teknokrat veya azınlık hükümeti hesabı yapanların kafasında başbakan ismi bile belli. Küçük bir hatırlatma.
6 ayda 4 sandık
İnada devam edilirse, muhtemelen 14 Ekim’de referandum var. Bu arada seçimler yapılmış, gündeme geçilmiş olacaktır. Referandum sonucu beklenmeden mevcut mevzuat hükümlerine göre, ilk olarak TBMM Başkanı ardından Cumhurbaşkanı seçilecek. İki seçimde de 367 oya ihtiyaç var.
Seçim sonrası meclis tablosundan 367 çoğunluğu tek başına sağlayacak bir parti gözükmüyor. Kriz olursa, ikinci seçim kaçınılmazdır. Bu da en erken kasım ayında mümkündür. Yani, referandumdan 2-3 hafta sonra.
Referandum sonucuna bağlı olarak Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ihtimali de var. Bir sandık da Çankaya seçimi için. Ne zaman? En erken 2008 Ocak ayında.
Peki, Türkiye, 6 ayda 4 seçim sandığının yaratacağı kriz sarmalından nasıl kurtulacak? 2008 bütçesi ne zaman çıkarılacak? Piyasalar nasıl tepki verecek? Sınırımızdaki terör yangını nasıl söndürülecek?
İlgililere duyrulur.
Star
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...