Yargıtay zehir zemberek bildirinin satır araları okunuyor. Mesajların hangi adreslere yönelik olduğu tartışılıyor. İlk adres kuşkusuz hükümet. İkinci adres Meclis Başkanı Toptan, üçüncü ayakta da Anayasa mahkemesi var.
Ortamın yumuşadığı zannedilen bir atmosferde gelen bildiri beklenmiyordu. En azından görünen buydu.. Adalet Bakanı Şahin'in bildiri için "dam üstünde saksağan gibi oldu" nitelemesi tam oturmuyor.
Herkes birbirine bu bildiri neyin nesi diye soruyor. Oysa yakın zamana bakıldığında bildirinin ayak sesleri işitiliyordu. Anayasa Mahkemesi'ne yönelik mesaj bombardımanın yoğunlaştığı ortamda bildirinin gelmesi dikkate değer..
Diğer faktörler de var tabii ki.. "Türban yasası", "yeni Anayasa taslağı" ve "Yargı reformu" çalışmaları hep kuruma yönelik sistemli saldırıların ürünü olarak algılandı. Son olarak yargıya yönelik düşünülen taslak kendilerine değil de Olli Rehn'e sunulması köprüleri tamamen attı.
Meclis başkanı Toptan'ın sözlerini hatırlayalım. Mahkemeden "Herkese oh dedirtecek" bir karar bekliyordu. İyi niyetli söylenmiş kabul edilse de bu yargıya karışma olarak algılandı. "Üçüncü yol" formülü yargıyı karıştırdığı ortada. Mahkemeye akıl verme gibi görüldü. Zaten yargının hassaslığı biliniyordu.
İşte tam bu anda Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın sözleri geldi. Referans Genel Yayın Yönetmeni'ne konuşan Kılıç'ın sözleri kafa karıştırdı. Herkes birbirine "Neler oluyor? Başkan ne demek istedi" diye sordu. Ne söylemişti Kılıç?
-Göreceksiniz hem demokrasimiz hem laikliğimiz hem de hukukumuz bu süreçten çok daha güçlenmiş olarak çıkacak. Ve yine inanın bu söylediğim temenni değil!
Bildirinin bazı bölümleri dikkatle bakıldığında Kılıç'a yeniden hatırlatma gibi algılandı. Hem siyasilere hem de mahkemeye hatırlatma yaptı. Toptan'ın üçüncü yolu içinde üstü kapalı "heva ve heves yöntemleri" olarak görüldü. Bildiride mahkemeye görev ve yetkileri yeniden hatırlatılıyor.
-Bu türden davranışların, kişisel tatmin duyguları ötesinde, yargılanan siyasi kuruluşa hukuken hiçbir yarar sağlamayacağı, yargılamanın sonucunu da etkileyemeyeceği gözetilmemiş, zaman zaman şiddetini kaybetse de bütünüyle sona erdirilmediği, belki de bilinçli tarzda sona erdirilmek istenmediği gözlenir olmuştur.
Çelişki ve yanlışlıklar sürdürülmüş, açılan davayı Anayasal ve yasal sorumluluk ve yetkinliğiyle hukuka uygun olarak değerlendirilip sonuçlandıracağında hiçbir kuşku bulunmayan Anayasa Mahkemesi’nin, her tür etkiden uzak biçimde yargı yetkisiyle baş başa bırakılması ve sonucun saygıyla karşılanacağı kanısının yaratılması yerine, Anayasa’nın 138. maddesi hükmünü gözardı eder bir sorumsuzlukla, yargıyı etkilemeye yönelik tavır, davranış ve görüş açıklamaları artan bir hızla sergilenmiştir.
İyibilgi
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...