Ersin Tokgöz’ün Anayurt Gazetesi’ndeki yazısı
Eğer “rejim tehlikesi” geyiklerinden başınızı kaldırıp başka şeylere de bakabiliyorsanız, geçen yaz birçok kişinin ölmesine neden olan “Kırım Kongo kanamalı hastalığı”nın yani “Kene kabusunun” geri döndüğünü duymuşsunuzdur. Daha şimdiden birçok vaka ve 10’un üzerinde ölüm var. Şu açık ki, geçen yıl olduğu gibi havalar ısındıkça bu kabus daha derinleşecek, ölümlerin sayısı arttıkça kene güzellemeleri de başlayacak. Tabii yine asıl kene tehlikesi es geçilerek... Sadece son iki yılın değil tüm zamanların keneleri yani “memurus keneleri” görmezden gelinerek.
Oysa bildiğiniz keneler, en fazla birkaç kişinin canını alıyor. Ama bu ülke “Memurus keneleri”nden çektiği kadar hiçbir şeyden çekmedi ve hala da çekiyor.
Aslında kronik bir durumdur “memurus” hali. Dış dünyadaki her türlü gelişmeye kendini kapatmış, uslamlama yeteneği sıfır, inisiyatif kullanma cesareti olmayan, önlerine konulmuş yönergeleri Kutsal Kitap’tan daha bağlayıcı bulan, memurluk hali iliklerine işlemiş bir sınıfı temsil eder bu tipler. Kendilerini hayata karşı konumlandırmaları ve dünyayı algılayışları dinamik dış gerçekliğe ayak uyduramadığı için, yer aldıkları organizmayı kene gibi emer ve tüketirler.
Ve emiyor, tüketiyorlar…
Siz istediğiniz kadar cımbızla ayıklamaya çalışın onları. Organizmayı istediğiniz kadar dinamik hale getirmeye çalışıp değişiklikler yapın, reformlarla yüzünü değiştirmeye çalışın… “Memurus Keneleri” dururken orada, alacağınız mesafe asla istediğiniz gibi olmayacaktır.
Olmuyor nitekim, olamıyor.
Adını; “cumhuriyetin kazanımlarını kaybetmemek” koyup her türlü yeni duruma karşı direnenler…
Adını; “vatanın bölünmemesi için meşru otoriteye karşı durabilen yürekli oluşumlar” koyup, her türlü atağın önünü kesmekte pek bir mahir olan sözde vatan seviciler,
Adını; daha bir sürü “hoşa giden şey” koyup “istemezük, çünkü bilmem ne zaman böyle yazılmıştı” diye olmadık zamanlarda kendilerini gösteren keneler; her zaman, her yerde hazır durumda.
Yapılan onca hukuki düzenlemeye rağmen karar verici konumunda olan hukukçu memurusların kararlarından dolayı Türkiye’nin AİHM’de mahkum olacağını bile bile ısrarla bir zamanlar ezberlediklerinin dışına çıkmayıp, kendilerince doğru ama uluslar arası geçerliliği bulunmayan kararlarda diretmesi,
Yine tüm beklentilere ve isteklere karşın “ama güvenliğimiz” ezberiyle her şeye karşı duran askeri memurusların kutsal militer duruşu,
Bir zamanlar kendilerine ezberletilen şeyleri tek gerçek kabul edip başka her türlü gelişmeye kapalı sivil siyasi memuruslar...
Emiyorlar, kemiriyorlar, kemirdikçe semiriyorlar, semirdikçe o asalak hayatları devam ediyor ama kemirdikleri organizma, yani bu ülke, her geçen gün yaptığı her hamlede daha bir güçsüz düşüyor.
Belki ezberlerinde olmadığı için, gereksiz varlıklarının devlet organizmasına boylarından büyük bir hasar verdiğinin farkında değiller. Buna ne ezberleri müsait ne kapasiteleri.
***
Ve şimdi… Zaman geçecek, havalar ısınacak ve seçim geyikleri yada günlük goygoy bitip kene kabusu bir yıl önce olduğu gibi yine gündeminize oturacak. Ama o zaman en azından, birkaç kişinin ölümüne neden olan kene salgını haberlerini okurken, gözünüzü açıp bu “Memurus Keneleri”ne de bakın. Çünkü bu kenelerin varlığını devam ettirmesi güzel ülkemizin gayya kuyusu modundan çıkmasına bir türlü izin vermiyor.
Diğer kenelerin yaydığı hastalık en azından bahar ve yaz aylarında, özellikle hayvancılığın yapıldığı, nem, orman ve gür otlakların bulunduğu yerlerde görülüyormuş. Yani belli bir mevsim ve kişilerin dışında tehlikesi yok. Ama bu keneler daha yıkıcı, mevsim farkı gözetmeksizin emiyor ve güçsüzleştiriyorlar.
Güçsüz bacaklarınıza, halsiz bedeninize bakıp bunu hala fark etmiyor musunuz?
Lütfen, bir kez daha bakın!
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...