Ortadoğu'da son dönemde yaşanan değişimlerin yüksek umutların yanı sıra geleceğe yönelik birçok soruyu da beraberinde getirdiğini söyleyen Tan, Mısır ve Tunus'ta halkların haysiyeti ve arzularının üstün gelmiş olmasının cesaret verici olduğunu, ancak aynı zamanda demokratik sisteme yönelik dönüşümün pürüzsüz ve barışçı olması, halkın ihtiyaçları ve taleplerini karşılamasını umduklarını belirtti.
Tan, Türkiye'nin bölgesine yönelik mesajlarının yıllardır tutarlı bir çizgi izlediğini kaydederek, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, 2003 yılında dışişleri bakanı olduğu dönemde Tahran'da İslam Konferansı Teşkilatı üyelerine "kendi evlerini düzene sokmaları" çağrısında bulunduğunu ve demokratik ilkelerin, temel hak ve özgürlüklere saygının, hukukun üstünlüğünün, iyi yönetimin, şeffaflığın ve hesap verebilirliğin önemini vurguladığını hatırlattı.
"Libya konusundaki pozisyonumuz net"
Tunus ve Mısır'daki olayların ilk dalgası birçok ülke tarafından sürprizle karşılanmasına rağmen Türk hükümetinin daha ilk aşamalarda açık bir mesaj vererek, bu ülkelerin liderlerine halklarının taleplerini karşılaması çağrısında bulunduğunu ifade eden Tan, Türkiye'nin Libya konusundaki pozisyonunun da net ve açık olduğunu kaydetti.
Türkiye'nin Libya'nın bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğünü desteklerken, sivillere karşı şiddet kullanılmasını da kabul edilmez bulduğunu vurguladığına dikkati çeken Tan, Türkiye'nin değişimin, halkın barışını ve güvenliğini tehdit etmeden barışçı şekilde olması gerektiğini açıkça dile getirdiğini anlattı.
Büyükelçi Tan, Türk yetkililerin Libya lideri Muammer Kaddafi'ye halkın taleplerini yerine getirmesi için net çağrılarda bulunduğunu, ayrıca Bingazi, Trablus, Misrata ve diğer kentlerde sivillere karşı şiddet ve saldırılara son verilmesini istediklerini belirtti.
Bingazi'deki muhalefet gruplarıyla da iletişim halinde olduklarını ve temsilcileriyle Ankara'da görüştüklerini ifade eden Tan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Kaddafi'yi iktidardan çekilerek, Libya'da barışçı değişimin zeminini hazırlamaya çağırdığını ve bu çağrısını geçen hafta içinde çeşitli kereler tekrarladığını söyledi.
"Tarihte ilk defa bölge halkları kaderlerine karar veriyor"
Ortadoğu'daki değişim dalgasının dış kaynaklı olmadığını ve belki de tarihte ilk defa bölge halklarının kendi geleceklerine karar verdiğini anlatan Tan, "Bu sefer, değişim içeriden geldi. Batı karşıtı protestolar ya da Amerikan bayraklarının yakıldığını görmedik. Bu süreci halkların kendisi sahipleniyor. Halkların yerel sahipliğine zarar verecek adımlar atmamamız hayati önem taşıyor" diye konuştu.
Tan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu ülkelerdeki nüfusun yerel sahipliği, bu değişimlerin uzun vadeli başarısı için hayati önem taşıyor. Anlık askeri operasyonlar, 'Batı müdahalesi" şeklinde algılanma riskini içinde barındırır ve halkı, dış güçlere karşı tavır almaya itebilir. Dolayısıyla, Libya ve diğer yerlerdeki eylemlerimizin çekirdeğinde uluslararası meşruiyet yatmalı.
"Artık Müslüman ülkeler arasında istisna olmak istemiyoruz"
Türkiye'nin, 30 bin civarında Türk vatandaşı ile 50 dolayında başka ülkenin vatandaşlarını tahliye etmeye başladığı günden beri Bingazi'ye insani yardım gönderdiğinin altını çizen Tan, "Nüfuslarının çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu 57 ülke arasında bir demokrasi olmaktan gurur duyuyoruz. Tahrir Meydanı ya da Ortadoğu'daki diğer yerlerdekiler için Türkiye, umut ve ilham veriyor. Bununla birlikte, artık istisna olmak istemiyoruz. Tüm ülkelerin özgür ve adil seçimleri hak ettiğine inanıyoruz. Hukukun üstünlüğünü, şeffaflığı ve serbest piyasa ekonomisini tüm dünya genelinde barış ve refahın sigortası olarak görüyoruz" diye konuştu.
Tan, sürecin uzun olduğunu ve bölgenin diğer kesimlerinde de benzer değişimleri görebileceklerini belirterek, "Dolayısıyla uluslararası toplum, özellikle de Batı dünyası, azami düzeyde özen göstererek hareket etmeli" ifadesini kullandı.
"Olaylar Türk-Amerikan ilişkilerinin önemini bir kez daha gösterdi"
Bu noktada, Türk-Amerikan ilişkilerinin çok büyük önem taşıdığını vurgulayan Tan, bu gelişmelerin ilk günlerinde iki ülke hükümetlerinin yakın diyalog içine girmiş olmasının memnuniyet verici olduğunu kaydetti.
Büyükelçi Namık Tan, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, ABD Başkanı Barack Obama ve Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile son haftalarda çok sayıda görüşme yaptığına dikkati çekerek, "Mesajlarımızı ayarlamak için, bu değişimlerin yerel ölçekte sahiplenilmesine zarar vermemek için çok çalıştık" dedi.
Bu olayların Türk-Amerikan ilişkilerinin hayati önemini bir kez daha gösterdiğini ifade eden Namık Tan, Türkiye'nin ABD'nin çok önemli bir müttefiki olduğunu ve ABD ile ilişkilerin Türk dış politikasının önemli bir sütununu oluşturduğunu söyledi.
AA
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...