Konferansın açılışında konuşan Dışişleri Bakanı Ali Babacan, "Devlet politikamız haline gelen AB’ye tam üyelik hedefimizde herhangi bir sapma olmadığını ve bu yönde aynı kararlılıkla çaba göstermeye devam ettiğimiz vurgulamak istiyorum" dedi.
Babacan, AB’nin Türk kamuoyu nezdindeki algılamasının son birkaç yılda önemli ölçüde yıprandığını kaydederek, "Halkımıza bu konuda yeniden güven aşılanmasının ertelenemeyecek bir ihtiyaç haline geldiği herkesin malumudur. Bu konuda en büyük görev de aslında AB’ye düşmektedir" diye konuştu.
"Ahde vefa ilkesi bir anlaşmanın tüm taraflarını bağlayan temel bir hukuk kuralı ise, AB liderlerinin, Birliğin Türkiye ve kurumsal ilişkilerinde bu ilkeye uygun hareket etmelerini beklemek en tabii hakkımızdır" diyen Babacan, "Bu süreçte Türkiye üzerine düşeni yapacak ve reformlarını sürdürecektir. Hükümetimizin bu konudaki kararlılığında en ufak bir değişiklik yoktur" dedi.
Babacan, bu çerçevede katılım süreci içinde olunan Birliğin gelecek 10 yıl içinde nasıl bir yapıya dönüşeceği sorusunun da Türkiye açısından kritik önem taşıdığını bildirdi. Babacan, diplomasinin dikkat ve enerjisinin önemli bir bölümünün bu konuya verilmesinin önemli olduğunu söyledi.
Konuşmasında Türkiye-ABD ilişkilerini de değerlendiren Babacan, ilişkilerin hem ikili düzeyde hem de ittifak sistemi içinde, köklü bir geçmişe, kapsamlı bir amaç ve çıkar ortaklığına ve sağlam bir jeopolitik zemine dayandığını bildirdi.
Dış politikanın gelecek yıllarda değişmeyecek temel amaçlarından birisinin de Türkiye’nin barış, güvenlik ve istikrarının güçlendirilmesi olduğunu ifade eden Babacan, bunlara dışarıdan yönelebilecek tehdit ve tehlikenin önceden saptanarak, bertaraf edilmesi gerektiğini söyledi ve şunları kaydetti:
"Özellikle terör örgütü PKK ile mücadelemiz kararlılıkla sürdürülecektir. Terör örgütünün sadece fiziki saldırı imkanları değil, nereden gelirse gelsin mali kaynakları da yok edilmelidir.
Bu bağlamda komşumuz Irak’ın yeniden yapılanma süreci içinde önümüzdeki yıllarda ne yönde bir evrim geçireceği konusu sadece Türkiye açısından değil, tüm bölgenin istikrarı açısından da büyük önem ve hassasiyet taşımaktadır."