Siyasi tansiyon yükseldi, 329 milyon dolar kaçtı 

AK Parti ile ilgili kapatma davasıyla siyasi tansiyonun yükseldiği 14-31 Mart arasında borsadan 329 milyon dolarlık yabancı çıkışı olduğunu belirten SPK Başkanı Turan Erol, 'Tek kaygımız yabancıların uzun vadeli siyasi risk algılaması' dedi.

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Turan Erol, bu yılın ilk üç ayında İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'ndan (İMKB) 980 milyon dolarlık yabancı çıkışı yaşandığını bildirdi. Bu tutarın 329 milyon dolarının siyasette tansiyonun yükseldiği 14-31 Mart arasında gerçekleştiğini, ancak toparlanmanın başladığını belirten Erol, "Martın ikinci yarısından itibaren İMKB siyasi belirsizlikten dolayı, hem getiri, hem de yabancı hareketi olarak olumsuz etkilendi" dedi. Erol, piyasalarla ilgili tek kaygısının yabancı yatırımcıların uzun vadeli siyasi istikrarsızlık algılaması olduğunu söyledi.

Krizin dibi göründü
Geçen yıl ağustostan bu yana küresel dalgalanma karşısında oldukça iyi bir performans sergilendiğini, ancak ilk defa mart ayında ortaya çıkan siyasi gelişmelerin yarattığı belirsizlikten dolayı yüksek kayıpların yaşandığını belirten Erol, "Ama toparlanma süreci tekrara başladı" dedi. 14-28 Mart arasında gösterge niteliğindeki faizlerin yükseldiğini kaydeden Erol, buna bağlı olarak ülkelerin risklerini ölçmekte kullanılan göstergelerden bir olan EMBI getiri farkının (spread) gelişmekte olan diğer ülkelere göre arttığını vurguladı. 14-31 Mart arasındaki dönemde İMKB-100 Endeksi'nin yüzde 8,4 düştüğünü belirten Erol, "Bizden daha fazla düşen bir tek Çin Borsası oldu. 22 borsadan 16'sı düşüş bile göstermemiş. Söz konusu iki hafta daha bağımsız ve negatif yönde hareket eder durumda oldu" dedi. Küresel düzeyde finansal piyasalarda yaşanan gelişmelerin "zor kısmını iyi atlattıklarını" kaydeden Erol, "Zor kısmı dibi görünmeden önceki kısmıydı. Dibi gördük. Artık yavaş yavaş düzelebilir" dedi.

En kârlı ülke Türkiye
Ekonomik göstergeler açısından hiçbir sorun olmadığına dikkat çeken Erol, "Yabancılarla ilgili olarak tek kaygımız, değerlendirmelerinde uzun vadeli siyasi istikrarsızlık algılamaları, esas soru işareti bu" dedi. Ekonomik göstergeleri alt alta koyduklarında yabancılar açısından kârlı bir ortam bulunduğunu ifade eden Erol, "İkinci bir ülke varsa bile, üçüncü, dördüncü ülkeyi bulmaları zor" dedi. Olumsuz siyasi gelişmelerin uzun sürmesinin sıkıntı yaratabileceğini belirten Erol, önümüzdeki aylarda yapılması öngörülen halka arzlarla ilgili olarak da, "Ekonomi dışı belirsizlikler uzun süreli olmadığı sürece halka arzlarda olumsuzluk beklemiyoruz" diye konuştu.

Borç her zaman öcü değil
Turan Erol, İMKB'de finans dışı toplam 216 halka açık reel sektör şirketleriyle ilgili olarak yaptıkları çalışmaya göre, açık pozisyonlarında sorun olmadığını, geçen yıl haziran sonu itibariyle açık pozisyon tutarının 10.7 milyar dolar düzeyinde bulunduğunu belirtti. Erol, "2007'de ortalama yüzde 30 civarında bir özsermaye kârlılığı var. Borçluluk oranı da oldukça düşük, dünya standartlarının altında. Borç her zaman öcü değil. Şirketler büyürken borçluluk oranı artıyor. Önemli olan optimal düzeyini yakalamak" dedi. Borcun şirketin değerine, bilançosuna oranının önemli olduğunu ifade eden Erol, "2006 sonunda yüzde 8,9 olan şirketlerin döviz borçlarının toplam aktiflerine oranı, Haziran 2007 sonunda yüzde 10,4'a çıkmış. 2006 sonunda 8.3 milyar dolar olan net yabancı para pozisyon açığı da 10.7 milyar dolar. Açık pozisyonda olan şirketlerin bunun 1.4 katı fazla ihracatı var ve borçlar uzun vadeli. Bu konuda karamsar değilim" değerlendirmesinde bulundu.

Yeni hedge fonlar sırada
Sermaye piyasalarında enstrüman çeşitliliğini artırmak için izin verilen "hedge fonlar"la ilgili olarak şu ana kadar iki bankanın izin aldığını anımsatan Erol, "Halen 5-6 kuruluş faaliyet izni bekliyor. Risk yönetim ve risk sistemlerini geliştirmeleri için bekliyor, sonra izin veriyoruz" dedi. Erol, yatırımcının anaparasının belirli bir bölümünü, tamamını ya da belirli bir getiriyi, belirli vade ya da vadelerde ödemeyi taahhüt eden garantili yatırım fonlarına ilişkin de düzenleme yaptıklarını belirterek,"Bunlar yerli yatırımcı tabanını artıracak çalışmalar" dedi.

Piyasada "muhafazakar yaklaşım" ile bir şey yapılmayacağını ifade eden Erol, "Risk var diye oturursak bir şey yapmayız. Gelişmeye çok ihtiyacı olan bir piyasayız. Muhafazakar yaklaşım piyasayı boğabilir, önemli olan riski iyi kontrol ederek çalışmak" diye konuştu.

Erol, özellikle belediyelerin altyapı yatırımlarının sermaye piyasalarından finansmanın sağlanabileceğini belirterek, bunun için belediyelerin SPK ilkelerine uygun bir altyapı yatırım şirketi kurmaları halinde projeleri halka arz edebileceklerini kaydetti.

Türkiye'nin ağırlığını artıracağız
Turan Erol, yabancı kurumsal yatırımcıların hisse senedi piyasalarına yatırım yaparken gözönünde bulundurdukları "Gelişmekte Olan Piyasalar Endeksleri"nde Türkiye'nin ağırlığını artırmak için bir dizi çalışmalar yaptıklarını söyledi. Erol, söz konusu endekste Türkiye'nin ağırlığını artırmak için geçen yaz aylarından itibaren bir dizi çalışma başlattıklarını, bunların bazılarının sonuçlandığını, bazılarının da son aşamaya geldiğini belirtti. Bu kapsamda, Uluslararası Finansal Raporlama Sistemi'ne (UFRS) tam uyum için hazırlanan düzenlemenin Kurul'da kabul edildiğini ve Başbakanlık'a gönderdiklerini belirten Erol, "Yakında yayınlanmasını bekliyoruz. Burada en önemli özellik, finansal risklerin nasıl algılandığı ve nasıl yönetildiğinin çok net olarak görülmesi" diye konuştu. Hazırlanan "Özel Durumların Kamuya Açıklanmasına İlişkin Esaslar Tebliği Taslağı"nın da görüşe açıldığını anımsatan Erol, yatırımcıyı korumaya yönelik bu düzenlemenin çok daha doyurucu olacağına işaret etti. Erol, ana şirketlerin devri sırasında, belli bir payın üzerindeki iştiraklerinin yapısının çok daha net görülebilmesi için bağımsız değerlemelerinin yapılacağını, bunun da şeffaflık açısından önemli olduğuna işaret etti.

Referans