E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Netanyahu'nun Son Taktiği: ‘Papalık Seçimi’ 

İsrail lideri, Abbas’a adeta dalga geçercesine Papalık seçimindeki gibi ‘beyaz duman’ tüttürünceye dek yüzyüze konuşmayı önerdi. Müzakere yorgunu Filistinliler ise bağımsız devlet kampanyası başlatacak...

3.01.2011 - 14:47
Netanyahu nun Son Taktiği: ‘Papalık Seçimi’

İsrail’i yönetenlerin en büyük uzmanlık alanı, ‘barış retoriğini’ pek güzel kullanmaları; iş adım atmaya gelince de ‘–miş/mış gibi yapmaktaki’ maharetleri. Bunun son tezahürünü, ABD’nin yeni müzakere sürecinin çökmesi sonrası görüyoruz. Doğrusu İsrail’in sağcı Başbakanı Benyamin Netanyahu 2011’in ilk günlerinde ‘barış retoriği’ne hayli eğlenceli bir boyut kattı. Çıkıp, Filistin Özerk Yönetimi lideri Mahmut Abbas ile bir barış anlaşmasına erişinceye dek yüzyüze müzakereye hazır olduğunu söylerken, yöntemi Katolik aleminden seçti: Vatikan’daki Papa seçimi!

VALLAHİ DALGA GEÇMİYORUM…
‘Nasıl yani’ demeyin, dalga geçiyorum zannetmeyin… Malum Papa öldüğünde Kardinaller, Vatikan’daki Sistine Şapeli’ne kapanır, yenisini seçinceye kadar oylama yapar durur. Katolik ahali civarda toplaşıp heyecanla yeni ruhani liderlerini beklerken, oylamalarda başarısız olundukça gökyüzüne ‘siyah duman’ salınıverir. Taa ki yeni Papa seçilip ‘beyaz duman’ tüttürülünceye kadar… Netanyahu’nunki de aynı hesap!

Hadi ‘dalga geçiyor’ demeyelim lakin İsrail liderinin önerisini en azından Filistinli muhatabını hiç ciddiye almadığına yorabiliriz. Bu öneri, Abbas’ın İsrail’le ancak yeni Yahudi yerleşimleri inşaatlarını durdurması halinde müzakere masasına oturacakları restinin ardından geldi. Netanyahu ‘toprakta hak iddiasının’ temeli olan Yahudi yerleşimlerini Batı Şeria ve Doğu Kudüs’e genişletme siyasetinden vazgeçmeyi reddediyor. Filistinliler ise yerleşimler böyle genişlemeye devam ederse üzerinde devlet kuracak toprak parçası kalmayacağını söylüyor.

AMERİKALILAR BİLE PES ETTİ
Dürüst olmak icab ederse ben Filistin-İsrail meselesini yazmaktan bezdim. Beni bırakın Amerikalılar bile arabuluculuktan bezdi. İsrail’i yerleşimleri genişletmekten sırf müzakereler yürüsün diye göstermelik olarak bile caydıramayınca pes ettiler.

İsrail hükümeti şimdi Netanyahu’nun afili Vatikan örneği çıkışıyla uluslar arası kamuoyunun karşısına yeni ‘–miş gibi yapma’ taktiğiyle çıkıyor. Efendim zaten İsrail’in önceki Başbakanı Ehud Olmert, Filistinlilere 2008’de Batı Şeria’nın büyük kısmını, hatta Doğu Kudüs’ün de bir kısmını sunmuş. Netanyahu benzeri tavizlere hazırmış… İsrail lideri ‘gelecekteki Filistin devletinin sınırları, milyonlarca Filistinli mültecinin kaderi, Kudüs pazarlığı dahil tüm kilit meseleleri’ Vatikan usulü müzakere edecekmiş. Of ki ne of..! Zaten İsrail Camp David’de Arafat’a herşeyi altın tepside sunmuştu da rahmetli kabul etmemişti! (BKZ: Ceyda Karan, Oslo’ya Dair Rivayetler ve Gerçekler: Arafat, Barış Süreci ve Propaganda Makinesi, 15 Kasım 2004, Radikal Gazetesi)

İSRAİL’İN GİDİŞATI…
Aslına bakarsanız Netahyahu dünyayı böylece ti’ye alsa da İsrail’inki gidişat değil. Siyonizmin İsrail için bir devlet ‘devşiren’ sol kanadı silindikçe, İsrail siyasetine kaba bir milliyetçilik ve ırkçılığın sularında gezinen halet-i ruhiye hakim oluyor. Gazze’de iki yıl önce bu zamanlarda tanıklık ettiğimiz, üçte biri çocuk 1400 kişinin canını alan Dökme Kurşun sadırısı; bir türlü sona ermeyen insanlık dışı abluka; bütün bu olup bitenlere ses çıkaran Türkiye’nin vatandaşlarına Mavi Marmara gemisinde reva görülen kanlı infaz filan derken, İsrail politikaları ‘akıldan fikirden yoksun’ bir görüntü sergiliyor.

İsrail’in umudu Filistinlileri ırkçı Güney Afrika rejiminin Bantustanları örneğindeki gibi yaşamaya mahkum edip kendiliklerinden çekip gitmelerini ummak. Vakti zamanında Savunma Bakanı iken Moşe Dayan, boşuna “Sağlam durursak, zaman içinde Judea ve Samara’yı (Batı Şeria) Küçük İsrail ile birleştirmeyi başaracağız” dememiş. İsrail bugün Batı Şeria’nın yüzde 42’sini zaptetmiş durumda. ‘Barış sürecini’ başlattığı zannedilen Oslo İlkeler Deklarasyonu’ndan beri Batı Şeria’daki yerleşimlerin sayısı katlandı. Daha geçenlerde İsrail parlamentosu Filistinlilere Doğu Kudüs’ten bir toprak parçasını bile iade etmeye dair kararın üçte iki çoğunluk gerektirecek bir referanduma sunulmasına hükmetti. Yani Abbas, Netanyahu ile ‘siyah ya da beyaz dumanlar tüttürtse’ ne yazar!

FİLİSTİNLİLER DİPLOMATİK MANEVRA PEŞİNDE
Tüm bunlara karşılık Filistinliler sembolik yahut şimdiden kestirilemez bir gelecek için bile olsa İsrail’i bir gün köşeye sıkıştıracak bir diplomatik manevra peşine düşüyor. BM Güvenlik Konseyi’nin yerleşimleri yasadışı ilan ederek durdurulmasını içeren bir karar çıkarmasını talep edecekler. ABD varken işleri zor. Ama bunun farkındalar ve talepleri karşılanmazsa 1988’de ilan etmiş oldukları bağımsız devletin tanınması kampanyasını tazeleme hedefindeler. Bunun tezahürleri dahi İsrail’i irkiltmeyi başardı.

FİLİSTİN DEVLETİ İLE ÖZERK YÖNETİMİN FARKI
BM 1974’de Filistin halkının ‘öz yönetim’, ‘ulusal bağımsızlık’ ve ‘Filistin'de egemenlik’ hakkını tanıyarak, FKÖ’yü ‘Filistin Halkı'nın temsilcisi’ sıfatıyla bünyesine kabul etti. FKÖ de 1988’de ‘başkenti Kudüs olan’ bir ‘Filistin Devleti’nin kuruluş beyannamesini yayınladı. Bugün 100'ün üzerine ülke bu devleti resmen tanıyor. Türkiye de bu ülkelerden birisi. Filistin Özerk Yönetimi ile karıştırmayın. 1994'te Oslo İlkeler Deklarasyonu ile kurulan özerk yönetim ayrı. İsrail'in tayin ettiği daracık bir sahada İsrail'in koyduğu kurallar çerçevesinde hareket eden bir nevi 'mahalli idare'.

Buna karşılık İsrail ağzıyla kuş tutsa Kudüs’ün ‘bölünmez ve ebedi başkenti olduğuna’ dünyayı ikna edemiyor. Bu yüzden ABD dahil hemen tüm ülkelerin büyükelçilikleri Tel Aviv’de.

FİLİSTİN KOSOVA KARŞILAŞTIRMASI
Bir karşılaştırma yapalım. Dünyanın en kalabalık nüfuslu 9 ülkesinden 8’i (ABD hariç) Filistin devletini tanıyor. Dünyanın 20 en kalabalık devlerinden 15’i (ABD; Japonya, Meksika, Almanya ve Tayland dışında) Filistin devletini tanıyor. Buna buna karşılık BM’nin sadece 72 üyesi Kosova’yı tanıyor. En kalabalık nüfuslu 9 ülkeden sadece ABD Kosova’yı tanırken, 20 en kalabalık nüfuslu ülkeden sadece dördü (ABD, Japonya, Almanya ve Türkiye) Kosova’nın bağımsızlığını tanıyor. Temmuzda Uluslar arası Adalet Mahkemesi ‘Kosova’nın tek taraflı bağımsızlığının uluslar arası yasalara aykırı olmadığını, zira uluslar arası yasaların bağımsızlık ilanlarının meşruiyeti meselesinde fazla bir şey söylemediğine’ hükmetti.

LATİNLER İSRAİL’İ KIZDIRDI
Şimdi diyeceksiniz, Kosovalı Arnavutlar NATO ve ABD ordusu refakatinde kendi toprakları üzerinde hakimiyete sahip; Filistinliler değil. Doğru. Lakin Filistin devletinin BM üyesi ülkelerin ezici çoğunluğu tarafından tanınması yolunda başlatılacak kampanya 194 üye ülkeye genişletilebilirse, İsrail’i sıkıştıracak diplomatik zemin yaratılabilir. Irkçı Güney Afrika rejiminin sonunu getiren boykot kampanyaları, gayrımeşrulaştırmaları filan unutmamak lazım. Kısa süre önce Brezilya, Arjantin, Uruguay, Bolivya gibi Latin Amerika ülkelerinin 1967 sınırları temelinde Filistin devletini tanıdıklarını duyurmalarının İsrail’i sinirlendirmesi bundan.

Hadi Latin solunu kenara koyun. Fransa, İspanya ve Portekiz, yakınlarda Filistin temsil heyetlerinin statüsünü arttırdı. Britanya, Londra’daki Filistin heyetine diplomatik misyon statüsü sundu. AB’nin kısa vadede böylesi bir adıma kalkışması zor ama 2009 Temmuz’unda AB’nin Dış Politika şefi olan Javier Solana’nın İsraillilerle Filistinliler anlaşamazlarsa, BM Güvenlik Konseyi’nin tek taraflı bir kararla Filistin devletini tanıması ve böylece çözüm için baskı oluşması önerisinde bulunması da manidardı.

BİR YERDEN BAŞLAMAK GEREK…
Kıssadan hisse… İsrail yerleşimlerle genişleme politikasından vazgeçmedikçe göreceği uluslar arası anlayışın bir sınırı olacak. Somut siyasi, ekonomik ve diplomatik kıskaç daraltılmadığı sürece kutsal topraklardan ‘barış devşirmek’ mümkün değil. Elbette buradaki kilit ABD’nin tavrını değiştirtmek ve bu hiç kolay değil. Lakin bir yerden başlamak gerekiyor. Türkiye’nin de bu süreçte Filistinlilerin yeni diplomatik kampanyasına destek vermesi gerekiyor.

HaberTürk/Ceyda Karan

YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.

Bu haber henüz yorumlanmamış...

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Sinemanın Çatısı Çöktü: 36 Yaralı
Ölü sayısı 2'ye yükseldi
140 Kiloluk Ayıyı Elleriyle Besliyorlar
Onlara dünyanın en cesur ailelerinden biri demek hiç de yanlış olmaz.
İki Batı Uçagını Düşürdük!
Fars haber ajansı, İran Devrim Muhafızları’nın Basra Körfezi’nde “Batı ...
 
Gül'den Obama'ya Mektup!
New York Times’ın internet sitesinde bugün yayımlanan Wikileaks belgelerinde, ...
İşsiz Kalmamak İçin!
İş bulamamaktan korkan bayan üniversite öğrencileri, korkunç bir yola başvuruyorlar...
Bir Fırçaya 10 Otel!
Erdoğan'ın, "Bitlis'e Muş'a gidiyoruz, kalacak otel yok" sözlerinden sonra ...
 
Arınç'tan Bir İlk!
Arınç’ın, eski Başbakanlardan Adnan Menderes’in 1952 yılında gerçekleştirdiği ...
6 Bin Metre Yüksekte Balon Faciası: 2 Ölü
İngiltere’de 2 baloncunun balonu 6 bin metre yükseklikte infilak etti. ...
Çin Önümüzdeki 3000 Yılı Kurtardı!
Çin, geliştirdiği yeni teknoloji ile ülkenin nükleer yakıt problemini 3000 yıllığına çözdü.
 
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
süper lig
trabzonspor
şampiyonlar Ligi
AB
Almanya
Cüneyt Çakır
sanayi
kardeş
Çaykur Rizespor