Araştırmaya göre; aktif siyasal katılımın düşük olduğu Türkiye'de zayıf ve marjinal gruplara duyulan hoşgörü de az.
Türkiye'de ilki 1990 yılında yapılan Dünya ve Avrupa Değerler Araştırmaları'nın 2007 versiyonu Prof. Dr. Yılmaz Esmer'in koordinatörlüğünde, 41 ilde bin 579 kişiyle görüşülerek hazırlandı.
Araştırmaya göre, 2001'de en düşük değere inen bireysel mutluluk 2007'de yeniden tırmanışa geçti. Türkiye'de mutsuzların sayısı da azaldı:
Yıl 1990 1996 2000 2001 2007
Mutluluk (%) 81 88 78 59 86
Mutsuzluk (%) 19 12 23 41 13
2000'li yıllarda en düşük değerine inen maddi durumdan tatmin düzeyi 2007'de fark edilir derecede yükseldi.
Maddi durumdan tatmin düzeyi
(10 üzerinden ortalama puan)
1990 1996 2000 2007
5.02 5.09 4.26 5.99
Bireysel mutluluk ve maddi tatminde artan değerlere karşın, Türkiye'de yaşayanların kendilerinden farklı ve marjinal gruplara hoşgörüsü azalıyor.
Eşcinsel, nikahsız yaşayan çift, Tanrı'ya inanmayan, başka dinden olan, oruç tutmayan ve farklı anadili olanlar komşu olarak istenmiyor.
Komşu olarak istenmeme oranları
Eşcinsel: Yüzde 88
Nikahsız yaşayan çift: Yüzde 65
Tanrıya inanmayan: Yüzde 63
Yahudi: Yüzde 55
Hıristiyan: Yüzde 44
Başka dinden olan: Yüzde 33
Oruç tutmayan: Yüzde 30
Farklı anadili olan: Yüzde 25
Tesettürlü: Yüzde 9
Halkın yüzde 44'ü yabancı milletten insanlara "pek güvenmezken", yüzde 29'u "hiç güvenmiyor".
Kadının toplumsal hayattaki yeriyle ilgili değerler de pek parlak değil. Katılımcıların 10'da 1'i "erkek çokeşli olabilir", 3'te 2'ye yakını "kadının kocasına itaat etmesi"ni uygun buluyor.
"Kadın bazen kocasından dayağı hak edebilir" diyenler ise 5'te 1'e yaklaşıyor.
Kadın ve aile
Aile reisi erkek olmalı: Yüzde 73
Çok eş olabilir: Yüzde 10
Erkek iyi şirket yöneticisi olur: Yüzde 73
Bazı kadınlar dayağı hak eder: Yüzde 19
Kadın kocasına itaat etmeli: Yüzde 62.