Kuddusi Okkır'ın Cezaevi Notları 

Ergenekon operasyonu kapsamında gözaltına alınan ve tutuklandıktan sonra akciğer kanserine yakalanarak yaşamını yitiren Kuddusi Okkır’ın (60) kendi el yazısıyla Tekirdağ F Tipi Cezaevi’ndeyken “Emniyette ma-nevi işkence gördüğünü” kaleme aldığı ortaya çıktı. Eşi Sabriye Okkır “Eşim cezaevinde yazdığı notlarında bir nevi savunmasını yapmış, bize bir şey bırakmamış” dedi.

Ergenekon soruşturmasında “örgütün finansörü olmak” suçlamasıyla 13 ay önce gözaltına alınarak tutuklanan Okkır, cezaevindeyken akciğer kanserine yakalanmış ve tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildikten 5 gün sonra yaşamını yitirmişti. Okkır’ın ölümünün ardından yaklaşık 15 gün önce cezaevine giderek eşine ait notları alan Sabriye Okkır, notları gazetemizle paylaştı. Okkır, cezaevindeyken yaşadığı olayları değerlendiren yazılar ile 20 sayfalık şiir-şiirsel öyküler ve felsefe üzerinde deneme yazdı. Yazılanların tamamını kitaplaştırmak istediğini belirten Sabriye Okkır, “Eşimin yazılarına baktığımda tarih ilerledikçe el yazısının bozulduğunu görüyorum. Demek ki bu hastalanmasının göstergesiymiş” diye konuştu. Okkır şöyle devam etti:

“Kuddusi boş durmayı sevmez, sürekli üretirdi. Cezaevindeyken de sürekli yazmış. Savunma gibi olan notlarının bazılarında tarih yok, sanırım dönem dönem yazılmış. Eşim konuşmasını seven biriydi. Sorunlara çözümler üretirdi. Ergenekon operasyonundaki tüm deliller Kuddusi’nin bilgisayarında ele geçen yazı, fotoğraf gibi dokümanlardan çıktı. O sürekli araştırma yapar, sorunlara çözümler üretir, bilgisayarında yazılar yazardı.

Burada da Kuddusi’yi, yarattıkları örgütün beyni olarak gördüler. Her insan ülke durumu için bir araya gelerek fikir alışverişinde bulunur. Eşimin emniyette ve savcılıktaki konuşmaları çarpıtıldı, bazı basın organlarına ifadesi farklı sızdırıldı. Susma hakkını kullansaydı ve ifadeleri çarpıtılarak dağıtılmasaydı belki bugün Kuddusi bunları yaşamazdı.”

KUDDUSİ OKKIR’IN CEZAEVİ NOTLARI

“Emniyet ve savcılıkta sorulan sorular amaç saptırma özelliğindedir. Hayatımda ben sorgulama nedir bilmem. Sorulan soruları samimi bir sohbet mantığında cevapladım. Bildiklerimi bir anlatım mantığına yönelik anlatmadım. Billahi emniyetteki kişilerin olaya yönlendirme şekline göre bütün içtenliğimle cevap verdim. Fakat onlar benim anlattıklarım içerisinde düzenledikleri suçlama kompozisyonu gerçeklerin tamamen dışındadır; şahsım ailem ve sahip olduğum sosyal çevre için dehşet ve utanç vericidir...

TEM’de (Terörle Mücadele Şubesi) bu anlamda işkence vardır. Çalışanlar yorgun savaşılar gibidir. Bu kadar yoğun tempoda sağlıklı sonuç alınması insan biyolojisine aykırıdır... Bu yanlış yönlendirme sonucu bu dört duvar ile tanıştım. Benim psikolojik ve manevi tahribatım nasıl giderilir?

Çok önemli: Tam bağımsızlık milli devleti yeniden yapılandırmak bir model çalışması, bir eylem planı değildir. Bence neler doğru olabilir düşüncesiyle yazdıklarım TEM’de bir örgütü yönlendirecek bir plan gibi yanlış bir kanala çekilmiştir. Nitekim savcılık da bu yanlış yönlendirme sonucunda beni sorgulamıştır. Bu bir fikir çatışmasıdır. Bu ifade şeklinin yanlış vurgulanması bir düşünceyi kâğıda aktarmayla var olan bir yargılanmayı rapor yazmak gibi çok büyük fark içerir... Suç duyurusunda bulunmak istiyorum. Bilgisayarımdaki yazılar nasıl gazetelere geçer? TEM ve savcılık suçludur... Ben hiç ifade vermedim, anlattıklarım görevlilere hizmet etme samimiyetiydi, bir büyük senaryo parçası haline getirdiler. Resmin tamamını görmektense detaylarına bakıp infaz sorgulaması yaptılar...

SİBEL BAHÇETEPE / Cumhuriyet