Açıklama, Ersanlı, Zarakolu ve Avcı'nın gözaltına alınmasının ardından 31 Ekim 2011 tarihinde Tutuklama kararı veren mahkemenin bulunduğu Beşiktaş Adliyesi önünde yapıldı.
Basın açıklamasını okuyan Eğitim Sen İstanbul Üniversiteler Şubesi Başkanı İhsan Akça, tutuklamaları protesto ederek, "Bugün, sendikamız üyesi Büşra hocamızın şahsında tüm siyasi düşünce tutukluları adına buradayız. Esir alınmaya çalışılan vicdanlarımıza, adalet duygumuza ve özgürlük talebimize sahip çıktığımızı göstermek için
buradayız" dedi.
Basın açıklaması "Büşra Ersan onurumuzdur", "Baskılar bizi yıldıramaz" sloganlarıyla son buldu.
Eğitim Sen İstanbul Üniversiteler Şubesi tarafından yapılan basın açıklamasının metni şöyle:
"TAM 100 GÜN OLDU!"
"am 100 gün oldu! 100 gündür Türkiye’nin en önemli bilim insanlarından biri olan Büşra Ersanlı ve en önemli yayıncılarından biri olan Ragıp Zarakolu ve Eski KESK Genel Sekreteri Mustafa Avcı tutuklular. Tıpkı çok daha uzun süredir tutuklu olan öğrenciler, gazeteciler, siyasetçiler gibi onlar da salt siyasal düşünceleri AKP iktidarından farklı diye tutuklular. Sadece farklı düşündükleri için, düşündükleri gibi yaşamaya kalktıkları için, sevdiklerinden, dostlarından, çocuklarından, öğrencilerinden, yüz akıyla icra ettikleri mesleklerinden mahrumlar.
Bugün, sendikamız üyesi Büşra hocamızın şahsında tüm siyasi düşünce tutukluları adına buradayız. Esir alınmaya çalışılan vicdanlarımıza, adalet duygumuza ve özgürlük talebimize sahip çıktığımızı göstermek için buradayız. 100 gün önce söylediklerimizden farklı bir şey söylemek için değil ama aynı şeyleri bıkmadan usanmadan söyleyemeye devam edeceğimizi göstermek için buradayız.
AKP iktidarı ve onun ideolojik cilacıları, “12 Eylül 1980 rejiminden çıkış” ve “ileri demokrasi” nidaları atadursun, AKP iktidarının her bir icraatı yepyeni ve hatta daha rafine bir otoriter rejimin tesis edildiğini ayan beyan ortaya koyuyor. AKP’nin siyasal iktidar olarak öncülüğünü üstlendiği, Cemaat ağlarının merkezinde yer aldığı, polis-yargı-medya üçgeni üzerinden yürütülen bir otoriterleşmedir söz konusu olan. Yıllardır bu ülkenin sokaklarında cop ve gaz bombaları ile adeta terör estiren devletin polis aygıtı, artık daha derin ve etkili bir baskı aracı olarak işlemekte ve kafasını kaldıran herkesi zanlı haline getirmektedir. Özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin DGM’lerin isim değiştirmiş halinden başka bir şey olmaması, uzun tutukluluk sürelerinin kendisinin yargılama ve cezalandırma işlevi görmesi, yargı organlarının siyasal iktidarın doğrudan güdümüne sokulması gibi uygulamalarla hukuk devleti ilkesi ayaklar altına alınmıştır. “Mâlûm medyanın”, polis operasyonlarındaki zanlıları, daha hukuki süreç tamamlanmadan suçlu haline getirmesiyle birlikte de çember tamamlanmakta ve hüküm verilmektedir.
AKP kendisine muhalif olan tüm kesimleri çeşitli adlar altında başlatılan operasyon ve davalarla hizaya getirmeye çalışmaktadır. “KCK davası ve operasyonu” ile de Kürt halkının meşru ve demokratik temsilcileri ile onun farklı toplumsal destek kanalları baskı altına alınmaya çalışılıyor. Bu en hafif tabiriyle siyasal linçtir. Benzer başka bir operasyon sonucunda tutuklanan Ahmet Şık “Dokunan Yanar!” demişti, şimdi de meşru Kürt siyasal ve toplumsal hareketine “Yaklaşan Yanar!” mesajı verilmeye çalışılıyor. Prof. Dr. Büşra Ersanlı’yı ve Ragıp Zarakolu’nu da bu çembere sokmak isteyenlerin hedeflerinin, Kürt halkının demokratik taleplerini destekleyen, bu talepleri sahiplenen aydın ve akademisyenlere açık bir mesaj yollamak olduğu açıktır. Düzenin yeni bekçileri emin olsunlar ki mesaj alınmıştır. Fakat alınan mesaj, bekledikleri etkinin tersi bir sonuç doğurmuştur. Zira bu mesajı alanlar, Büşra Ersanlı gibi bu ülkenin yüz akı bilim insanlarının rahle-i tedrisatından geçmiş öğrencileri, okuyucuları
ve Ragıp Zarakolu’nun yıllardır büyük fedakârlıklarla yürüttüğü yayıncılığın meyvelerinden beslenmiş yoldaşlarıdır. Okumayı, yazmayı salt mesleki faaliyet olsun diye değil, baskının her türlüsüne aktif olarak karşı durmaya dayalı bir sorumluluk etiği altında gerçekleştiren Türkiye’nin eğitim emekçileri, bilim insanları ve aydınları başta olmak üzere tüm demokrasi ve özgürlük yanlıları, dünün 12 Eylülcülerine boyun eğmediğimiz gibi bugün AKP’nin otoriter rejimine de boyun eğmeyeceğiz.
Büşra Ersanlı’nın “İktidar ve Tarih” isimli eseri, tekçi-milliyetçi dünya görüşünün “Türk” tarihini nasıl yeniden yazdığını bizlere anlatıyordu. Şüphe yok ki bu eser, bu tarihi farklı bir tekçilik üzerinden yeniden yazmaya soyunan yeni otoritaryanizme karşı en önemli başvuru kaynaklarımızdan biri olmaya devam edecektir. Ragıp Zarakolu’nun
yayınladığı kitaplar, yazdığımız her şeyin kaynakçasında var olmaya devam edecektir. Bu eserler, yeni kuşakların yazdıklarında solumaya devam ettiği sürece, kendilerini dünün mazlumu görüp de bugünün zalimi durumuna gelenler, hiç şüphesiz ki, dünün zalimleri ile aynı kaderi paylaşacaklardır. Zira bu eserler okunduğu sürece, sesleri sesimizdir, sesimiz sesleridir!
Eğitim Sen İstanbul Üniversiteler Şubesi olarak bundan sonra da özgürlük ve adalet taleplerinin takipçisi olacağız. Akademik özgürlük ve düşünce özgürlüğünü ve bu özgürlüklerini kullandıkları için tutuklananların haklarını üniversite içinde ve dışında yapacağımız faaliyetlerle sürekli gündemde tutacağımızı bir kere daha ilan ediyoruz. Bu süreçte başta üyelerimiz olmak üzere, demokratik kamuoyunu ve basını yanımızda olmaya davet ediyoruz."
(turnusol.biz)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...