Aslında bugün niyetim biraz dış politika yazmaktı. Özellikle Gürcistan ve Rusya arasındaki son gelişmeler ve Türkiye'nin bundan nasıl etkilenebileceğine değinecektim. Çünkü Kafkaslar'daki bu dalgalanmanın, son birkaç yıldır Irak nedeniyle adeta kendisini bir savaşın ortasında gibi hisseden Türkiye'ye aynı etkiyi yapacağını düşünüyorum. Bu sebeple başta güvenlik güçleri ve siyasi iktidarın bir an önce etrafımızdaki olası gelişmeler için birkaç aşamalı plan hazırlamaları gerektiğinin önemini vurgulamakta fayda görüyorum.
Ancak dün yazdığım yazıdan sonra gördüm ki, kapatma davasından sonra iç politikada azaldığını düşündüğüm tansiyon, yerel seçim kulisleriyle tavan yapmış durumda. Dün bu köşede partilerin yerel seçimler öncesindeki kritiğini yaptığım yazıya inanılmaz tepkiler aldım. Hele yazıda ismi geçenler, arka arkaya telefon edip görüşlerini dile getirdiler. Elbette bu kimseleri deşifre etmeye niyetim yok. Ancak bu konuşmalardan çok önemli bilgiler de olduğu için bazı bölümlerini aktarmakta fayda görüyorum.
Kulislerde CHP'nin İstanbul adayları arasında İlhan Kesici ve Cem Kozlu gibi güçlü isimlerin konuşulması noktasında arayanların ilginç ve önemli gözlemleri var. Hatta onlara göre CHP'nin yerel seçim stratejisinin kodları da burada gizli.
Özel bir aday çıkacak
Dünkü yazımda belirttiğim gibi, yerel seçimlerde AK Parti'nin stratejisi İzmir, Çankaya ve Diyarbakır'ı mutlaka almak olarak belirlenirken CHP buraları tutmak yerine, stratejisini İstanbul'u almak üzerine kurmuş. Bunun sebebini ise çok önemli CHP'li bir yetkili dün bana şöyle açıkladı:
"AK Parti bizim kaybedebileceğimiz olasılıklara oynuyor. Yani İzmir ve Çankaya üzerine. Elbette bizim buralarda ne kaybetme lüksümüz var ne de böyle bir ihtimal. Buraları AK Parti'ye verme niyetimiz ise hiç yok. Bizim stratejimiz AK Parti'nin kaybedeceklerine dönük. O nedenle CHP için bu seçimde en önemli il ve hedef AK Parti'nin elinden İstanbul'u almak. Bunun için CHP İstanbul'a çok özel bir aday çıkaracak.
Bunun CHP için anlamı çok büyük. Biliyorsunuz AK Parti ve Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul ile siyaset meydanına ve başbakanlığa çıktı. Doğanın genel kuralıdır, geldiğiniz gibi gidersiniz. AK Parti'yi bu ülkenin başından göndermek için CHP'nin İstanbul'u Tayyip Erdoğan'ın elinden alması şarttır. Bu da CHP'nin yerel seçimlerde en büyük seçim stratejisidir.
AK Parti'yi getiren bir başka önemli sebep de bir önceki siyasetin yolsuzluk ile el ele yürümesiydi. Şimdi aynı şeyi AK Parti yapmaktadır. Bakın son zamanlardaki Şaban Dişli olaylarına. Genel Başkanımız Deniz Bey de siyasetini bunun üzerine kurdu. Son zamanlardaki açılımları da bu yönde. Dişli örneğine kısa zamanda yenileri eklenecek."
Topbaş eleştiriliyor
Doğrusu CHP'li yetkilinin söyledikleri çok önemli ve oldukça ilginç. Zaman nasıl işleyecek ve İstanbul gerçekten gelecek siyasetin belirleyicisi olabilecek mi hep birlikte göreceğiz. Ancak bu aşamada anlaşılıyor ki, İstanbul'un mevcut Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın son zamanlarda yeniden aday olmasının tartışmaya açılmasını demek ki sıradan bir durum olarak değerlendirmemek gerekiyor.
Kulislerde Kadir Topbaş için "AK Parti'nin, 'odunu koysa kazanacağı' günlerde seçildi ama İstanbul'a damgasını vuramadı. Elbette Tayyip Erdoğan'dan sonra ikinci bir Erdoğan olmak zordu ama Topbaş, hiçbir özel başarıya imza atamadı. Bırakın Erdoğan olmayı gölgesi olmayı bile gerçekleştiremedi. Bu nedenle AK Parti'nin İstanbul'a çıkaracağı aday çok önemli" yorumları yapılıyor.
Öte yandan aynı sıkıntıların CHP'de İzmir ve Çankaya adayları için söz konusu olduğu konuşuluyor. Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz'ın CHP tarafından aday gösterilmeyeceğine kesin gözüyle bakılırken Çankaya'ya gösterilecek adayın çok önemli olduğu, artık Çankaya'nın CHP için bir kale olma olasılığının son yıllardaki yanlış adaylar ile azaldığı vurgulanıyor. Başbakan Erdoğan'ın meydanlarda, "Mutlaka istiyorum" dediği İzmir'de de durumun farklı olmadığı kulislere yansırken mevcut Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun içme suyundaki arsenik oranlarıyla ilgili son gelişmelerde kötü bir sınav verdiği konusunda herkes hemfikir.
Aslında bugün niyetim biraz dış politika yazmaktı. Özellikle Gürcistan ve Rusya arasındaki son gelişmeler ve Türkiye'nin bundan nasıl etkilenebileceği...
Nuray Başaran/Referans
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...