MAZİN HAMMAD (Ürdün gazetesi Düstur)
İsrailli liderler, İran'ın nükleer silah programını 2003 sonbaharında durdurduğunu teyit eden Amerikan istihbarat raporu konusunda önceden haberdar edilmişti. Buna rağmen rapor İsrail ordusunda şok etkisi ve hayal kırıklığı yarattı.
Aşırı sağcı Başbakan Yardımcısı Lieberman, İran'a dayatılan yaptırımlar sonuç vermezse İsrail'in askeri operasyona hazır olması gerektiğini, Savunma Bakanı Yardımcısı Vilnai da hükümetin hiçbir tercihi masadan kaldırmayacağını söylüyor.
Peki İsrail'i ne razı edebilir? İsrailli uzmanlar, istihbarat raporunun ABD'nin İran'a yönelik askeri operasyonunu imkânsız olmasa da uzak ihtimal kıldığını ve İsrail'in operasyonu en azından şu an tek başına gerçekleştiremeyeceğini ifade ediyor. Fakat İsrailli şahinler askeri seçeneğin gündemde kalmasını yeğliyor.
İsrail İran'a karşı başlatmak istediği saldırıda Amerikan onayına muhtaç olacak; saldırı kararı alırsa da uçaklarına İran hava sahasına girme imkânı verecek özel Amerikan şifrelerine ihtiyaç duyacak. Körfez Savaşı'nda Saddam'ın Tel Aviv'e füze atmasından sonra Washington'ın, İsrail'e Irak hava sahasına girmesini sağlayacak şifreleri vermeyi reddettiğini hatırlıyoruz. İsrail bu nedenle intikam alamamıştı.
ABD'nin eski BM daimi temsilcisi şahin Bolton da, raporu hazırlayanları uzman olmamakla ve Başkan Bush'a düşmanlıkla suçlayarak, rapordan şüphe eden İsrail Savunma Bakanı Barak'a katıldı. İsrail gazetesi Haaretz'in iki gün önceki başyazısında dile getirdikleri de dikkat çekiciydi. Gazete, İsrail'in İran'ın nükleer silahı hakkında başka ülkeler gibi düşünmemesi gerektiğini yazdı. Zira gazeteye göre, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad, İsrail Filistinlilerle barış yaparsa İbrani devletini tanıyacağını ifade etmemiş ve bu nedenle mevcut rejim İran'ı yönettikçe İsrail'in İran'a güvenmesi mümkün değilmiş. Haaretz'in dile getirdikleri, ABD Başkan Yardımcısı Cheney'nin analiziyle uyuşuyor. Cheney, sadece zenginleştirilmiş uranyuma sahip olmanın bile İran'a barışçıl nükleer enerjiyle 'savaşçı nükleer enerji' arasında tercih imkânı verdiğini ifade etmişti. Fakat İran'a dair resmi Amerikan yaklaşımı, istihbarat raporları ve eski savunma bakanı Rumsfeld, eski savunma bakan yardımcısı Wolfowitz, Bolton ve eski savunma bakanlığı müsteşarı Feith gibi muhafazakârların yönetimden ayrılması sonrası değişiyor. 'Bomba Korkusu: Nükleer Silahların Tarihi ve Geleceği' adlı kitabın yazarı Joseph Cirincione'nin de ifade ettiği üzere, istihbarat raporu dış politikayı yeniden âkil insanlara devretti.
Bazı İsrailli uzmanlarsa, Tahran'ın BM Güvenlik Konseyi'nin dayatacağı sert yaptırımlara karşılık vereceğini ifade ederek, İsrail'in İran'a karşı tek başına operasyona başvurmasının akıl kârı olmayacağı görüşünde. Bu tablo karşısında Bush'un İran'a karşı askeri kozunu kaybettiği ve bu seçeneği etkinleştiremeyeceği kesin. İsrail'se nükleer meseleyi ABD'ye bırakmaya dayalı stratejisini kaybetti ve şu an kendi açısından acı sonuçlar yaratacak iki seçeneği var: İlki, İran'a tek başına saldırmak, ki Amerikan işbirliğinin yokluğunda bu imkânsız. İkincisiyse, uluslararası yaptırımlara ve baskıya dayanmak, ki istihbarat raporu bu baskıların etkinliğini azalttı.
Geriye şunu söylemek kalıyor: Söz konusu rapor ABD ve İran'ı zamanla, nükleer programa dair ciddi ve olumlu diyaloğa sevk edecek. Bu diyalog sadece nükleer meseleyle ilgili değil, bölgedeki ve özellikle de Irak ve Afganistan'daki şartlarla ilgili konulardaki birçok gerginliği de ortadan kaldıracak. Böyle bir diyalog Ortadoğu'da barış üzerinde de olumlu etkiler yaratır. (Ürdün gazetesi Düstur, 10 Aralık 2007)
radikal
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...