Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı Kemal Derviş, küreselleşmenin hızlı büyümeye katkıda bulunarak milyonlarca insanın yoksulluktan kurtulması için fırsatlar yarattığını ancak eşitsizliklere de yol açtığını belirtti. Kemal Derviş, 'Küreselleşmeyi daha kapsayıcı ve adil hale getirmek için yapacak çok şey var ve bu hepimizin hedefidir' dedi.
- DERVİŞ: 1820'DE ZENGİN FAKİR FARKI ÜÇ KATTI, ŞİMDİ ELLİ KAT ?
Kemal Derviş, Dünya Ticaret Örgütü tarafından Cenevre'de düzenlenen, birçok uluslar arası ekonomik kuruluşun üst düzey yöneticilerinin katıldığı 'Ticaret İçin Yardım' adlı toplantıda konuştu. Küreselleşmenin hızlı büyümeyle yüz milyonlarca insanın hızla yoksulluktan kurtulması gibi fırsatlar ortaya koyduğunu ancak eşitsizliğe de yol açtığını kaydeden Kemal Derviş, '1820'de en zengin on ülkenin vatandaşları en yoksul on ülkeden üç kat daha zengindi. Şimdi ise oran 50'ye yükselmiştir, yani rakam küreselleşme döneminde üçten elliye yükselmiştir. Bu bize küreselleşmeyi daha kapsayıcı ve adil hale getirmek için yapacak çok şey olduğunu göstermektedir ve bu hepimizin hedefidir' dedi.
- ULUSLAR ARASI TİCARET SİSTEMİ KÜRESEL KAMU HAKKI ?
Küreselleşmeyi daha adil hale getirmek için uluslar arası ticaretin gelişmekte olan ülkeler için önemli bir yöntem oluşturabileceğine kuşku bulunmadığını kaydeden Kemal Derviş, 'Ticarete sadece her ülkenin merkantilist çıkarlarına yönelik düzenlemeler olarak bakmamak gerekir, uluslar arası ticaretin oluşturduğu sisteme küresel bir kamu hakkı olarak bakılmalıdır' dedi.
Adil kurallara oturan, en yoksula olanaklar veren ve Dünya Ticaret Örgütü çerçevesinde hukukun üstünlüğü üzerine temellenmiş bir uluslar arası ticaret sistemi oluşturulması gerektiğini savunan Kemal Derviş, bunu bir 'küresel kamu hakkı' olarak görmenin önemli olduğunu bildirdi.
Ulusal çıkarların yaşamsal olduğunu, her ülkenin kendi çıkarlarını gözeteceğini, adımlarını buna göre atacağını kaydeden Derviş, 'Bu genel tabloda hatırlanması gereken daha büyük ve önemli bir şey var: Adil ve eşit olan, bu fırsatları da herkese tanıyan bir ticaret sistemi; bir ?sistem' olarak herkes için karlı olacaktır' dedi.
- EKONOMİK FELAKETTEN SÖZ EDERKEN 70'LERİN TÜRKİYESİ'Nİ ANDI ?
1970-80 yılları arasında gelişmekte olan ülkelerin, faiz oranlarındaki büyük hareketlerin yarattığı sorunlarla mücadele ettiklerini hatırlatan Kemal Derviş, 'Reel faiz oranları negatiften - petrol fiyatlarındaki ilk büyük artışlardan sonra 1970'lerde petrolden kazanılan paranın yeniden devreye girmesi döneminde- birkaç yıl denilebilecek sürede son derece yüksek olarak pozitife yönelmiştir. Yeterince ihtiyatlı olmadan aşırı şekilde borçlanmış gelişmekte olan ülkeler de burada yakalanmışlardır. Sonuç, dünya ekonomisinin büyümesi için, özellikle Latin Amerika ve aynı zamanda büyük bir mali krizden geçmekte olan kendi ülkem Türkiye için yıkıcı olmuştu' dedi.
Uluslar arası para sisteminin bir 'sistem' olarak her zaman layıkıyla işlemediğini kaydeden Kemal Derviş, 'Önce petrol fiyatı şoku ve petrodolarların dolaşıma girmesi enflasyonu ateşledi. Sonra ABD'de enflasyonu dolar faiz oranlarını yükselterek o zamana kadar görülmemiş düzeylere düşürme denemeleriyle yaşananlar da gelişmekte olan ülkelerde yıkıcı etkilere yol açmıştı. Makroekonomik ve parasal politikalar koordinasyon olmadan, karşılıklı dayanışmayı ve tüm sistemi etkileyecek riskleri hesaba katmadan uygulandı' dedi.
IMF'nin gelişmekte olan ülkeleri bir araya getiren bir 'danışman', 'düzenleyici' bir kuruluş olduğunu, Dünya Ticaret Örgütü'nün ise adil ve eşit bir ticaret sisteminin çerçevesini oluşturmak için uğraş verdiğini kaydeden Kemal Derviş, 'Uluslar arası sistemde bir şeyler yanlış gitmeye başladığı zaman en büyük zarara en yoksul ülkelere katlanıyor' diye konuştu.
Kemal Derviş, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programının da 'ticaret için yardım' konusuna ve ticaret zorluklarına ilgi gösterdiğini, BM, bağlı kuruluşları ve gelişmekte olan ülkelerle ülkelerin kendi çıkarları için işbirliği yaptığını anlatan Derviş, ülkelerin ihracat dahil ticaret kapasitelerinin geliştirilmesine önem verdiklerini, ulusal kalkınma ve yoksulluk azaltma stratejileriyle daha derin bir entegrasyonu önemsediklerini bildirdi.
- DERVİŞ: YETERLİ İŞ OLMADAN KALKINMA SAĞLANAMAZ YOKSULLUK AZALTILAMAZ ?
Kemal Derviş, Uluslar arası Çalışma Örgütü ILO ile işbirliği yaptıklarını belirtirken, 'Yeterli iş olmadan kalkınma sağlanamaz yoksulluk azaltılamaz. Yani kalkınmadan, yoksulluğun azaltılmasından söz ediyorsak verimli istihdama odaklanmalıyız, bunun için ILO'yla birlikte çalışmalıyız, ILO'ya yeterli iş yaratmakla ilgili gündeminde ve ticareti yeterli iş yaratmada bir araç haline getirmede tam destek vermeliyiz' şeklinde konuştu.
Küresel ısınmayla gündeme gelen çevre sorunlarının da kalkınma stratejileri için yaşamsal önem taşıdığını belirten Kemal Derviş, 'Çevre birçok gelişmekte olan ülkenin büyümesi için ciddi bir sınırlama haline gelebilir. Herkesi ilgilendiren çevre sorunları en çok az gelişmiş ülkeleri etkiliyor, daha güneyde bulunan ülkeler ise bu sorunla yüzyıllar içinde değil, onyıllar içinde karşılaşabilir' dedi. |
Haberx
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...