TBMM’de siyasal ve dokunulmaz kimliğe kavuşan DTP’nin, terörist PKK’nın politik uzantısı olduğuna ilişkin kanaat yeni değil. Kuşkusuz bunda en büyük pay yine DTP’ye ait.
Çünkü DTP, terör örgütünü kınamak veya eleştirmek bir kenara “terör örgütü” olduğunu bile söylemekten açıkça imtina ediyor. Hatta bu çizgiyi de aşarak milletvekillerinin ağzından “onlara terörist dedirtemezsiniz” diyor.
Doğal olarak bu bakış DTP’nin kendi meselesi veya tercihi olarak kısıtlanamayacak kadar önemli. Zira bu halde DTP, PKK’nın süren eylemlerini politik bir kart olarak kullanıyor görüntüsü veriyor ve “bu kanın durdurulması için elimizden geleni” yapmalıyız gibi çift taraflı bir siyaset üretiyor.
Bu işin teorik tarafı. TBMM pratiği açısından ise DTP, öncelikle “af” konusuna odaklanıyor. Bunun şeklini ve ilan üslubunu henüz açık biçimde dillendirmiyor ama DTP Grup Başkanı Ahmet Türk’ün “Dağdaki insana gel teslim ol ömür boyu hapis yat demek doğru mudur?” sözleri konuya bakışlarının en yalın ifadesi.
Devlet nasıl algılıyor?
Uzlaşma, açılım, anlayış ve hoşgörü sözcüklerinin bu TBMM’nin “hit” söylemlerinden olması, bölge sorunlarının çözümü için önemli bulunuyor ama sorunların siyasi muhatabı konumundaki DTP’nin duruşunun devlet tarafından samimi bulunmadığı da gerçek.
Bu yüzden “güvenlik önlemleri dışında” iki ana yoldan sorunun çözümüne odaklanılıyor. Bunlardan birincisi bizzat devlet kurumlarının, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bölgeye yönelik bakışı.
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve ilgili bakanlıklar eliyle, bölgenin sorunlarına yönelik ve “terör bölge şartları değiştirilerek aşılabilir” ana formülüne uygun olarak kapsamlı adımlar atılacak.
İlk örneği zaten şu sıralarda yaşanıyor ve Cumhurbaşkanı ilk ülke içi ziyaretini bölge illerine yapıyor. Bu yaklaşımlarda atılacak adımların ve söylemlerin detayına gerek yok. Özetle devletin elinin bölgenin üstünde olduğu ve bölge halkının tüm ihtiyaçlarının süratle giderileceğinin işareti veriliyor.
AKP-DTP rekabeti
Bu işin yüksek devlet makamları bağlamındaki yaklaşımı. İktidar partisi için de durum hemen hemen aynı. AKP teşkilatlarının bölgeye yönelik önemli bir buluşları var. 22 Temmuz seçimlerinde AKP, DTP’nin bölgedeki başarısının salt “ideolojik” olmadığını fark etti.
Halka ve illere yönelik hizmetlerin, AKP’li belediyelerin başarısının ödüllendirildiğini, DTP’de bulunan belediyelerin başarısızlıklarının cezalandırıldığını gördü. Bu yüzden AKP, bölgedeki oy potansiyelini iyice yükseltmek ve siyaseten de DTP'yi geriletmek için ağır biçimde bölgeye yükleneceğinin işaretlerini veriyor.
Bu yüzden AKP, terör sorununu asker ve polise bırakarak ama gerekli desteği vererek, DTP ile ideolojik tartışmalara girmeden, ağırlığını bölge halkının refahına ve hizmetlere kaydıracak.
Özellikle belediye hizmetlerinde bu bakışı abartacak. “Adam adama” oyun anlayışını uygulayacak. Halkla sürekli ve kesintisiz bir araya gelecek, sorunların çözümü için pratik müdehalelerde bulunucak.
Tabii 22 Temmuz’la birlikte bu politikanın izlerini sezen DTP durumdan rahatsız. Huzursuzluğun ilk örneği kendini Diyabakır’da gösterdi ve Belediye Başkanı Baydemir ile Başbakan arasında her kesin malumu olan söz düellosu yaşandı.
DTP’yi ne kurtarır?
Güvenlik önlemleri ile birleştiğinde bu çok cepheli planın başarılı olma ihtimali var. Ancak başarının sonuçları ne olabilir? Bu yaklaşım hatasız uygulanırsa DTP ile birlikte terörist PKK’nın da bölgede zemin kaybetmesi beklenebilir.
Hatta tam bir başarı söz konusu olmasa bile bu iki sonuç nispi oranlarda ortaya çıkacak. Bir yandan terörün azalması bir yandan başta ekonomik şartlar olmak üzere sosyal problemlerin düzelmesi, bölge halkının DTP’ye “alternatifsizlik” yüzünden sağladığı oyların yönünü değiştirebilir.
Peki ama DTP’yi bu üçlü kıskaçtan ne kurtarabilir? Aslında basit. DTP, terör örgütü ile olduğu iddia edilen ilişkini keser, terör konusunda net bir duruş sergiler ve ağırlığını kendine oy veren seçmen kitlesinin hizmetine adarsa politik kurtuluş umudu var.
Ancak bu yaklaşımlardan tedirgin olur ve kendi siyasi menfaatlerinin tehlikeye girdiği kaygısıyla veya "başka korkularla" sertleşirse kaybeder. Ancak görünen o ki, DTP bu açılımları hissetmiş olmasına rağmen pozisyonunu oynatmıyor ya da oynatamıyor. Açıklamaları da bu yönde.
Bu durumda orta vadede DTP, zorlu bir seçim yapmak zorunda kalacak! Sınav kağıdında ise “Ya PKK gidiyor ya ikiniz birden!” yazıyor.
www.iyibilgi.com
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...