27 Nisan Cuma gecesiydi. Genelkurmay'ın internet sitesine saat 23.20 gibi etkileri hâlâ süren ve konuşulan sert bildiri konuldu. Tam bir ay sonra 27 Mayıs'ta yani yine pazar gününün rehavet çöken akşam saatlerinde Genelkurmay'ın sitesindeki 2 F-16 uçağının Türk hava sahasını ihlal ettiği duyurusu ajanslara düştü. Son olarak da, 1 Haziran Cuma gecesi saat 22.15 gibi Kuzey Irak'ta peşmergelerin Türk askerlerine silah çekerek tacizde bulunduğu Türk kamuoyuna ve tüm dünyaya açıklandı. Her üçünün de geldiği saatler oldukça ilginç. Cuma gecesi 23.20, Pazar 18.00 ve yine Cuma 22.15. Kimin aklına bu günler ve saatlerde Genelkurmay'ın sitesine bakmak gelirdi. Ama o saatlerde gelen açıklamalarla gündemler değişti. Sadece bu kadarla da değil. Genelkurmay eski Başkanı Em. Org. Hilmi Özkök'ün biyografisinde, 'Başbakana karşı sorumlu' olduğu gibi diğerlerinden farklı olduğu haberi de yine Genelkurmay sitesindeki bilgilerden derlendi. Tabii durum böyle olunca, bundan böyle Türkiye'nin her an en dikkatli izlenmesi gereken web sayfalarının başında Genelkurmay'ın sitesinin geldiği gerçeği ortaya çıktı. Bunu yabancılar da hissetmeye başladı. Son olarak, komuta kademesinden önemli bir isim ilginç bir diyalogu aktardı. Bir Büyükelçi gelip bir komutana, 'Bundan böy le sizi sürekli izlemek zorunda olduğumuzu anladık. Bu nedenle hep sitenizi takip etsin diye bir çalışanımızı görevlendirdik' demiş. Bu soruyu, İstanbul Harp Akademileri'ndeki Uluslararası Sempozyum'da gazeteciler, 'Neden hep internetten de eskisi gibi faks ile değil. Her an açıklama geliyor. Ya atlarsak?' diye oradaki üst düzey askerlere sordular. Onlar da, "Faks ile medya kurumları dahil kimseye fırsat eşitliği olmuyor. Herkes aynı anda objektif şekilde görsün diye bunu yapıyoruz. Buna da devam edeceğiz. Çaresiz sık sık kontrol edeceksiniz'' yanıtını verdiler. Şimdi herkes sitede bundan sonraki açıklama ne zaman ve hangi konuda gelecek diye tetikte, pardon 'tıkta' bekliyor.
Ermeni taarruzu uyarısı
Bir ara nefesler tutulmuştu. Çünkü, Amerikan Kongresi'nde 24 Nisan öncesi sözde Ermeni soykırımı tasarısının geçmesine kesin gözle bakılıyordu. Önce Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt bu konuyu şubattaki Washington gezilerinde birinci sıraya aldılar. Sonrasında, art arda milletvekili heyetleri ABD'ye çıkarma yaptılar. Sonuç yine de olumsuz ağırlıklı belirsiz görünüyordu. Sonra Türkiye kendi iç kavgalarına dönünce bu sorun da unutuldu. Sanki, tamamen ortadan kalkmış gibi bir hava doğdu. Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy' a sordum. En başından beri konuyu büyük titizlikle izlediklerini belirterek, daha bu işin kapanmadığı uyarısında bulundu ve şunları söyledi: "ABD Kongresi başta Irak olmak üzere diğer başlıklarla meşgul. Türkiye'de bu iş galiba unutuldu deniyor. Ama Ermeni lobisi hiç de öyle düşünmüyor. Kanımca, tatil dönemine denk gelen yaz aylarından ziyade eylülde yeniden tasarıyı getirmek için taarruza geçecekler. Bu işte bir saniye bile rehavet olmamalı. Her hafta iki günümü Kongre'de geçiriyorum.'' Durum aynen böyle. Türkiye bir kriz patlamadan onun tedbirlerini almayı bir türlü öğrenemedi. Bıraktığı cephelerdeki adamları da kendi başlarına bir şeyler yapmaya çalışıyor. Tıpkı, Washington veya diğer başkentlerde bir avuç büyükelçilik çalışanının on milyonlarca dolarını ve binlerce adamını bu işe adayan Ermeni lobilerine verdiği Plevne savunması tarzı mücadele gibi. Sonra da, 'Vay alçak ABD, adi Fransızlar. Ambargo uygulayalım da görsünler. Zaten Dışişleri de bizim çok zayıf' denilip işinden çıkılıyor. Ama işler böyle yürümüyor.
İyi yer için 'para veren adaylar var' iddiası
Siyasi partiler, 22 Temmuz'da yapılacak genel seçimlerde aday gösterecekleri isimlere ilişkin listeleri bugün saat 17.00'ye kadar Yüksek Seçim Kurulu'na sunacaklar. Haftalardır, illerde ve özellikle Ankara'da yapılan lobi ve kulis faaliyetinin sınırı yok. İdealde, siyasi partiler bu listelerini oluştururken liyakata, ülkeye ne kadar faydalı olabileceğine ve bölgesinde seçmenlerce ne kadar sevildiğine bakar. Ancak, yine başkentte bazı siyasi partiler hakkında insanın burnuna pis kokular geliyor. Çünkü, listeler oluşturulurken, hak edenlerin yerine iyi yerlerin partiye para vererek neredeyse bulundukları sıraları satın alanlara dağıtıldığı iddiaları ortada dolaşıyor.
Daha ne inanılmaz iddialar var. Mesela akrabalara verilen sıralar. İnşallah hiçbiri doğru değildir. Büyük ihtimalle de listeler açıklandıktan sonra bunlar ortaya çıkacak. Bunlar nasıl olur, anlamak mümkün değil. Aylık maaşı 8 bin YTL olan bir milletvekilliği için milyonlarca Euro para veriyorlar. Peki mantığı ne? Sizce, millete görev aşkı ile yanıp tutuşmak mı yoksa malum götürme güzergâhı mı? Bugün 17.00'da gerçekler ortaya çıkacak. Ya da dün sevgili abimiz Yavuz Donat'ın dediği gibi 'seyreyleyin gümbürtüyü'.
PKK, K.Irak'taki kamplarına küçük çocukları yerleştirdi
Türkiye'nin en çok sorulan sorularından biri terörist PKK' nın temizlenmesi için Kuzey Irak'a sınır ötesi operasyon yapılıp yapılmayacağı. Askerler ile hükümet arasında bitmek tükenmek bilmeyen yetki tartışması bir yana konunun özü ve mantığından hızla uzaklaşılıyor. Her gün "Sınırda yığınak" haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. Bu soruyu İstanbul Harp Akademileri'nde kritik konumdaki bir komutana sorduk. Yanıtı aynen şöyle oldu. "Dünyada Türkiye'den başka davul zurna ile her gün operasyon yapılacak diye ilan eden acaba başka bir ülke daha var mı? Sürekli bu konuda 'girdi girecek' diye sınır ötesi toto oynayanlar var. Bunları söylerken hiç PKK'lıların da bunları izlediğini kimse düşünmüyor mu? Böyle bağıra bağıra 'ben geliyorum' denmez. Kimileri bizim adımıza takvimli harekat planı bile yapıyor" bunun üzerine bir soru daha soruldu; "Peki, bu yığınaklar neyin nesi?" Yanıt: "Kışın gidenler bir süredir geri dönüyor." Bu yığınaklar caydırıcılık amacı ile de kullanılıyor olabilir. Belki de Türkiye her an girebilir. Ama bu konunun suyu çıktı. Kuzey Irak'ta Türkiye için bir güvenlik cerahati olduğu kesin. Ne yazık ki, bu iltihabın patlatılması meselesi ise bir şov, reyting ve kavga meselesi haline geldi. Sadece bu kadar mı? Biz birbirimizi yerken terörist PKK'nın eli armut toplamıyor. Şimdi sıkı durun son istihbarat raporlarına göre PKK, kamplarına küçük çocuk ve kadınları da yerleştirmiş. Bir operasyon halinde tüm dünyaya "Türkler çocuk katlediyor" diye nasıl şov yapacaklarını tahmin edersiniz.