Dünya ile birlikte bizde yeni savaş oyununun seanslarını günlük saatlik heyecanla takip etmeye devam ediyoruz.
Şu kurgu filmler, bilgisayarda en sık karşılaşılan, en çok ilgi çeken ve oynanan oyunlardan “additional enemies,Aggro, Aimbot, Auto Save, Battle Pass / Season Pass, Boss, Cheat … “ iyi ki var.
Belki biz, bu kuşağın insanları değiliz.
Bizim kuşak mesela ben, mesleğe başladığım zaman teleks yazardım. Daha sonra daktilo… 
Fax ile tanıştığım günkü heyecanımı, mutluluğumu hiç unutamam.
Bu durumu İletişim Fakültesi öğrencileri ile dahası kendi çocuklarımla paylaştığım zaman onların bakışlarından anlıyorum ki bana “Mağaradan gelen adam” gözü ile bakıyorlar.
Teknoloji bu işte.
Işık hızından daha hızlı ve güçlü dedikleri bu olsa gerek.
Rusya-Ukrayna savaşı mı desem savaş oyunu mu desem tam karar veremedim.Ama bu oyunda kaçıncı gün olursa olsun oyunun kahramanlarından oyunun planlamasına kadar hiçbir unsur değişmemiş şekilde icra ediliyor.
Haa burada yine tek fark var.
Savaş oyununun ajitasyon bölümündeki çocukların derilerinin ve gözlerinin rengi.
Mesela bu konuyu izninizle biraz açalım mı?
Bakın Amerika’sından Rusya’sına…
Avrupa’sından NATO’suna kartlarını açarlarken, insanlığa da blöf yapmayı hiç ihmal etmiyorlar;
“3. DÜNYA SAVAŞI” diye yeni masal başlığını atıyorlar.
Etmeyin yapmayın Allah aşkına.
Bakın bugün ki savaşın bir ucu nereye dokunuyor?
Tabii ki TÜRKİYE’ye… 
Dün ki savaş?
Ya da şöyle diyelim, bugün için havada uçan savaş uçakları olmasa da, yollarında zırhlı tanklar yürümese de yine Türkiye’nin haritaya göre de eteğinde ki savaş oyunu nerede?
SURİYE’de…
İşte kalleş, kendi çıkarlarından başka hiçbir şeyi görmeyen, gözü dönmüş elleri ağızları kanlı vampirler, kan emiciler, sonunda da tek dünyaları güç ve para olan savaş oyunlarının şirinleştirilmiş cellatları ilk günkü senaryolarına bugünlerde bir yenisi eklediler.
Aslında dünyada bunun peşine düştü gidiyor.
Bakalım nereye kadar?
Allah sonumuzu hayır eder inşallah.
Dünya dün Suriye’de ki çocukları unuttu.
Hatırlatma yapanlar Suriyeli göçmen anne babaya Avrupa’da atılan çelmeyi hatırlatıyor.
Çünkü Amerika’dan Avrupa’ya Suriye’de ki savaş değildi. 
Ama Ukrayna’da ki savaştı.
Tam da bu noktada bizim sivri zekalılarımız yeni oyunlarını buldular ve bu kez kendi kendimizi kandırmaya başladık.
O çocuğun derisinin rengi buydu? Bunun ki şu… 
Bunun göz rengi buydu, onun ki şu….  
Allah aşkına bizim neyin neresine nasıl bakıyoruz yahu?
………….
Sonra bu yeni savaş oyununda karpuz gibi ikiye bölünmüş Türk milleti sahnede ki yerini alıyor.
Her yaştan Suriyeli erkeklerin çoluk çocuk tek mantar mermi atmadan ülkelerini terk edişini paylaşırken, Ukraynalı kadınların kızların ülkelerini evlerini sokaklarını terk etmeyerek silahsızlanma karelerini yayıyorlar.
Yani diyorlar ki “Siz topraklarınız için savaşmadınız. Evinizi mahallenizi korumadınız. Kaçtınız.”
…………..
Diğer yandan bizim karpuzun diğer yarısı ÖSO yani Özgür Suriye Ordusunu gündeme getiriyor.
Evet adı doğru ama bu 60 kişilik ÖSO nasıl oluşturuldu?
Kim eğitti?
Nerede neler oldu?
Ne canlar verildi ne kanlar döküldü?
……………..
Bizim için sonuç?
Kuru gürültü. 
Kuru kuru birbirimizle çatışma…
Laf ebeliği.
Klavye kahramanlığı…
……………
Güneyimizde eteğimize yapışmış bir savaş oyunu.
Tepemizde yanmaya hazırlanan yeni bir savaş oyunu.
…………….
Dünyayı yönetmeye talip olanlar, ya da dünyayı yönettikleri sananlar dahası iddia edenler yeni yazdıkları senaryoyu sürekli yeniliyorlar ve bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin insanlarına yediriyorlar.
………….
Allah rızası için petrol, mazot fiyatlarını takip edebiliyor musunuz? 
Peynir, zeytin, süt fiyatları düştü mü?
Hangi ilde hangi belediye ekmeği ucuzlattı?
Hükümetin tüm adımlarına rağmen ucuzlayan ya da üç ay öncesine dönen bir tek etiket ya da faturanız var mı? 
………….
Canınızı mı sıktım.
O zaman hemen elinize oyun konsolunuzu alın ve oturun ekranın karşısına. 
Vurun vurabildiğiniz kadar.
Öldürün parmaklarınız yoruluncaya gözleriniz çatallaşıncaya kadar öldürün... Öldürün...Öldürün...