E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Yalçın Toker

Bu Çinliler Ne Yapmak İstiyor?
13 Temmuz 2015 Pazartesi

BU ÇİNLİLER NE Mİ YAPMAK İSTİYORLAR?
BİR ZAMANLAR RUSLARDAN, JAPONLARDAN GÖRDÜKLERİ ZULÜMLERİ,
ŞİMDİ KENDİLERİ DE UYGUR TÜRK’Ü KARDEŞLERİMİZE UYGULUYORLAR
 
Son günlerde Türk ve dünya basınında, Çin’in, Uygur Türk’ü kardeşlerimize uyguladığı zulümlerin giderek daha da arttığına yönelik haberler çıkıyor.. Son bir haberde 100 Uygur Türkü’nün sırf oruç tuttukları için katledildikleri yazılmıştı. Bu gelişmeler üzerine bir grup ülkücü gencin, Çin Elçiliği önünde protesto gösterisinde bulunduğu, başka bir grubun da Çin lokantasına ve Koreli turistlere saldırdığı haberleri yer aldı.
Zaten Çin’in, Uygurlar’a uyguladığı bu baskı ve şiddet politikası, yalnız bugünün meselesi değildir. Yıllardır bu tür iddialar süregelmektedir. Doğu Türkistan Özerk Devleti, sadece kağıt üzerinde özerktir. Gerçekte ise tam anlamı ile Çin’in güdümündedir. Ekonomisi, eğitimi, sosyal yaşamı her şeyi ile Çin’in keyfine göre yönetilmektedir.. Kısacası Uygur özerk değildir, Çin tarafından tam bir sömürge olarak kullanılmaktadır. Bu gerçekleri bütün dünya da bilmekte, ama Türkiye ve büyük dünya Devletleri, Uygur Türk’ü kardeşlerimizin bu perişan durumu ile hiç ilgilenmemektedirler. 5 Temmuz Urumçi soykırımının 6. yıldönümünde, konu nihayet evvelki hafta Fransa Senatosunda gündeme getirildi. Düzenlenen konferansta Fransa’daki Uygur Türkleri Federasyonu Başkanı Erkin Ablimit bu durumla ilgili özetle şöyle dedi: “Çin bize karşı terörizm ve dikta rejimi uygulamaktadır.”
Çin’in Uygur kardeşlerimize yaptığı mezalimler arasında şu iddialar da var: Çin yönetimi, “din afyondur” diyerek,  Uygur Türklerini dinlerinden ve ibadetlerinden mahrum bırakmakta.. Ülkede oruç tutmak yasaklanmış gibidir.. İnsanlar camilere gitmekten korkmaktadır.. Bu en eski Türk ülkesinde, Türk nüfusu oranının düşürülmesi için şöyle bir kuralın yürürlükte olduğu da öne sürülüyor: Şehirlerde yaşayan Uygur Türklerinin bir çocuk, köylerde yaşayanların ise iki çocuk yapma hakları bulunmaktadır. Bu kurala uymayan, daha fazla çocuk yapmaya kalkışan hamile kadınlara zorla kürtaj uygulanmaktadır. Eğitimde Çince’nin ağırlık kazanması ve zaman içinde Türkçe’nin unutturulması, böylelikle Türk nüfusunun azaltılarak halkın Çinlileştirilmesi hedeflenmektedir..
Uygurlar kendi vatanları için “Turkistan” değil “Sinkiang” demek zorundadırlar. Çin, öz Türk vatanı olan bu topraklarda yıllardır keyfince nükleer araştırmalar yapmış, yüzbinlerce Uygur Türk’ü kardeşimiz bu yüzden hayatını kaybetmiş, pek çoğu da sakat kalmıştır. Çin, binlerce Uygur bilim ve din adamını uydurma suçlar icad ederek tutuklatmış, halk mahkemelerinde yargılatmış, bu kişiler, kendilerine savunma hakkı bile tanınmadan mahkum edilip, kurşuna dizilerek öldürülmüşlerdir. Bizce de bazılarını insan aklının kabul edemeyeceği bu iddialar sosyal medyada ve bir kısım dış basında yer almıştır. Hepsi  doğru mudur, yalan mıdır, ne kadarı doğrudur, araştırmak ve önlemlerini almak ise ülkeleri yönetenlerin görevidir..
Aslında her an, Türk milletinin her ferdinin gündeminde olması gereken işte bu meseleyi, bugünkü yazıma konu olarak seçtim.. Bunun için önce kısa bir toparlama yapayım.. 
Hepimiz çok iyi biliriz ki, Dünya Türklüğünün beşiği Türkistan’dır. Bu en eski Türk vatanı, Doğu, Batı ve Kuzey Türkistan gibi bölümlere ayrılarak ele alınır. Kuzey ve Batı Türkistan'ı, yani Özbekistan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tataristan, Sibirya Türklerinin topraklarını, ülkesi, dili, dini, kültürü ve tarihi ile, asırlar boyunca Ruslar’ın nasıl sömürdüklerini, nasıl bölüp parçaladıklarını, Türkleri Ruslaştırabilmek için ne entrikalar çevirdiklerini çok iyi bilmekteyiz.
Doğu Türkistan'da ise aynı senaryoyu, şimdi Çin'liler oynamaktalar. Evet, 2 milyon kilometre karelik bu uçsuz bucaksız en eski Türk vatanı, bugün Çin esareti altında inlemektedir. (*)

BENİM DEĞERLENDİRMEM: Bu rezillikler hakkında benim ilk yaptığım değerlendirme, bu yazıma başlık yaptığım şu sözler olmuştu:  “Bu Çinliler ne mi yapmak istiyorlar? Bir zamanlar Ruslardan, Japonlardan gördükleri zulümleri,  şimdi kendileri Uygur Türk kardeşlerimize uyguluyorlar..”
Bu tespitimi, yayınevimizce e-kitap olarak hazırlanan, ünlü yazar George Crell’in, Rusların Asya Siyaseti kitabından göstereceğim satırlara dayandırmaktayım. İşte o kitaptan bazı satırlar:
“Bilindiği üzere, Rusya’da Şubat 1917 ihtilali ile Çarlık rejimi yıkılmış, komünist düzen kurulmuş ve komünizmin her yerde yayılması ve bu yolla ülkelerin daha rahat sömürülmesi yönündeki Bolşevik planları uygulanmaya konulmuştu.  Çin komünist partisi 1921’de kurulmuş, 1922’de Komintern’in Çin şubesi olmuştu.. Bu amaçla Ruslar her ülkede ajanları ve komünizmi benimsettiği yerel kişiler eliyle davalarını sürdürdüler.. Çin’de Çan Kay Şek, Mao Che Tung ve Çu En La-i gibiler başta olmak üzere sayısız Çinli, komünist düzen için çalıştılar.
Ancak 1923 yılında Rusya’ya bir ziyaret yapan Çan Kay Şek, dönüşünde Bolşevik rejim hakkında hoşnutsuzluğunu açıkladı.  Ve sonra komünistlerle ilişkisini keserek komünizm karşıtı bir milliyetçi olarak çalıştı.
O dönemde Rusya için en başta gelen çıkar kaynağı Çin doğu tren hattı idi. Lenin 1919 yılında, bu hattın Rus Çarları tarafından, Çinlilerden zorla koparılıp alındığını, bu yüzden Sovyet Rusya'nın doğu tren hattındaki çıkarlarından vazgeçeceğini ilan etmişti. Ne var ki, Çinde daha sonra Bolşevizme karşı hareket başlatan eski komünist Çan Kay Şek, doğu trenlerini tamamen geri almak isteyince, bu sefer Moskova, Lenin'in bu sözlerini yalanladı. Çan Kay Şek demiryollarının kullanma hakkının yanı sıra, Moğolistan sorununa da el atmıştı. Çin’de komünizmi yerleştirme savaşı veren Sovyet Rusya, her iki sorunun görüşülmesini de, pek kaba bir biçimde geri çevirdi..
… «Hıristiyan General», Nanking hükümetine genel savaş ilân etti. Savaş, bütün Çin
topraklarına yayıldı ve nihayet Çan Kay Şek'in üstünlüğü ile sonuçlandı.. Ama bu iç mücadeledeki başarı Çin’e pek pahalıya mal olmuştu. Savaş lordlarının kaybı 150 bin olü olarak tahmin edilirken, Nanking hükümeti bu savaştan 30 bin ölü ve 60 bin Çinli yaralı ile çıkmıştı.. Her eyalette patlak veren savaş sırasında ülkede salgın hastalıklar baş gösterdi, ticaret, sanayi ve tarım durunca, kıtlık ve açlık tehlikeleri ortaya çıktı.. Bütün bunların sorumlusu Çin’de komünizmi yerleştirip sömürme hesapları yapan Rusya idi..
..Mao'nun liderliği döneminde, uygulanan «vur kaç» stratejisiyle zaferler kazanıldı. Savunması çok zayıf olan köylere baskınlar düzenlendi. Bu baskınlar sırasında köyler yakılıp yağma ediliyor, böylelikle kızıl orduya silâh ve yiyecek sağlanıyordu. İzlenen yeni siyasete göre, gücü kuvveti yerinde olanlar, zorla kızıl orduya alınarak, yağmacılığa sevkediliyorlardı.”
… 1932’de Japonlar Şanghay’a saldırdılar, sonra Kuzey Çin’e girdiler..1935’te Pekin bölgesine sızdılar..  Japonya, bir süreden beri zengin Şantung vadisindeki sanayii sessizce ele geçirmeye başlamış bulunuyordu. Gözü Mançurya'da olan Tokyo, Çan Kay Şek'in Pekin'i ele geçirmesine izin veremezdi. Şantung vadisindeki başlıca şehirlerdeki Japon garnizonları takviye edilmiş ve pek acele olarak gönderilmiş olan kuvvetler, milliyetçilerin ilerleyişlerini önlemek üzere savaş durumuna geçirilmişlerdi. Japonlar Çin’de limanları, büyük şehirleri, demiryollarını ellerinde tutup sınırları abluka altına almışlardı.. Bu tabii Çin’de bir Japon sömürüsü demekti. 
… Bu arada Çan Kay Şek’in vagon, cephane ve para sıkıntısı da vardı. Bütün bunlardan daha kötüsü, kuzey seferini, Japon tehdidini ve sayısız ayaklanmaları fırsat bilen komünistler firar edip, kendilerini emniyet altına aldılar.. Kanton bozgunu sonunda, belki Çan Kay Şek için moralleri bozulan çapulcuların peşlerine düşüp hepsini ortadan kaldırmak çok kolay bir iş olabilirdi..
Ancak Çan Kay Şek, belki de geri kalan komünistlere önem vermediğinden, ya da aklı kuzey seferinde olduğundan bu firarda olan komünistleri izleme buyruğunu vermedi. Oysa bunlar izlense idi, Moskova'nın en iyi ajanları bile bir daha ülke içinde bir eyleme kalkışmak cesaretini kendilerinde bulamazlardı..” (**)
 
Sadece Uygur Türk kardeşlerimiz için değil, dilerim artık dünya üzerinde ırk, din, dil, mezhep, fikir ayrılıkları yüzünden çekilen işkenceler son bulur..
                                                   
 (*) Büyük Uyanış/Yalçın Toker, sa: 191-192.. Kitap: tokeryayinlari.com Tel 05353199349. e-Kitap: [email protected]
    
(**) Rusların Asya Siyaseti/George Crell, sa: 25-60 Kitap: tokeryayinlari.com

E-posta   Facebook   Twitter     Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
Bu yazı 28140 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.

Bu haber henüz yorumlanmamış...

SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
Tayyip Erdoğan
Afganistan
IŞİD
ygs puan hesaplama
ütopya
A Milli Takım
Şota Arveladze
Akhisar Belediyespor
hdp