Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye'de de sosyal medya kullanımı, özellikle gençler arasında endişe verici boyutlara ulaştı. Uluslararası veriler, gençlerin günde ortalama 3 ila 4 saatini bu platformlarda geçirdiğini gösteriyor. Ancak uzmanlara göre bu yoğunluk, yalnızca eğlence alışkanlıklarını değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda ciddi psikolojik sorunlara da zemin hazırlıyor.
GerçekGündem'in haberine göre, ergenlik döneminde kimlik arayışı içinde olan gençler, sosyal medyada gördükleri "mükemmel hayatlarla" kendilerini kıyaslayarak özgüven sorunları yaşıyor. Paylaşımlarına gelen beğeni sayısı, değerlilik hissini belirlerken, bu durum zamanla yetersizlik duygusuna yol açabiliyor.
"GERÇEK, FİLTRELİ DÜNYADA KAYBOLUYOR"
Uzman Psikolojik Danışman Bercis Seden Çalışkan, sosyal medyanın bir amaç değil, sadece bir araç olması gerektiğini vurguluyor. Çalışkan, "Gençler kendilerini hızına yetişemedikleri bir yarışın içinde buluyor. Filtreli dünyada gerçek kayboluyor, bu da özgüveni değil, kaygıyı besliyor. Çocuklar sürekli izleniyormuş gibi hissediyor, gerçeği parlatılmış görüntülerle karıştırıyor" dedi.
Çalışkan, çocukları sosyal medyadan tamamen uzaklaştırmanın çözüm olmadığını belirterek, ailelere şu tavsiyelerde bulundu:
Dijital Farkındalık Kazandırmak: Gençlere sosyal medyada gördükleri her şeyin gerçeği yansıtmadığını öğretmek çok önemli.
Kendi Değerlerini Keşfettirmek: Kendi ritimlerini bulmaları için onları desteklemek ve ekranın ötesinde de bir hayat olduğunu göstermek gerekiyor.
Açık İletişim Kurmak: Çocukların duygularını, özellikle de kaygılarını hafife almamak, onları dinlemek ve yargılamamak, en güçlü iletişim köprüsünü kurmanın yoludur.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...