Fatih Altaylı'dan cezaevinden mektup 

21 Haziran’da YouTube kanalında yayımladığı videoda kullandığı ifadelerin “Cumhurbaşkanına tehdit” suçunu oluşturduğu iddiasıyla gözaltına alınan ve 22 Haziran’da tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne gönderilen gazeteci Fatih Altaylı, cezaevinden bir mektup kaleme aldı. Altaylı’nın kamuoyuyla paylaştığı mektubu, YouTube kanalında yayımlanan “Fatih Altaylı YORUMLAYAMIYOR: Silivri Günlüğü – 2” başlıklı videoda okundu. Altaylı, mektubunda ailesiyle gerçekleştirdiği ilk görüşmeden cezaevi koşullarına, iktidara ve yargıya yönelik eleştirilerden İsrail-İran gerilimine kadar pek çok başlığa değindi.

Altaylı, mektubunda cezaevinde ilk günlerde yaşadığı hijyen sorunlarına değinerek, kaldığı odanın oldukça kirli olduğunu ancak kantinden aldığı temizlik malzemeleriyle durumu iyileştirdiğini aktardı. Su sıkıntısına rağmen, dış koridordan sızan suyla odayı temizlediğini belirten Altaylı, “Şu an mis gibi” diyerek yaşadığı küçük ama anlamlı rahatlamayı paylaştı.

YARGI ELEŞTİRİSİ: BANA ‘DİKTATÖR’ DEMEDİĞİM HÂLDE YAKIŞTIRILDI

Fatih Altaylı, mektubunda Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a da sert sözlerle yüklendi. Tunç’un, kendisiyle ilgili konuşmalarında “diktatör” ifadesini kullandığını ancak kendisinin Cumhurbaşkanı Erdoğan için böyle bir ifade kullanmadığını vurgulayan Altaylı, “Bunu ben söylemedim. Hatta tam tersini söylediğim için eleştirildim” dedi. Altaylı, Bakan Tunç’un yargıyı etkilemeye çalıştığını ve konuşmalarının içeriğini bilmeden yorum yaptığını da ileri sürdü.

RTÜK Başkanı'nın tutuklanmasını fırsat bilerek YouTube kanalına lisans dayatmasında bulunduğunu belirten Altaylı, bu durumun AKP döneminin adalet anlayışını yansıttığını ifade etti. Altaylı, Türkiye’de yüz binlerce YouTube yayıncısı olmasına rağmen lisans talebinin yalnızca kendisine yöneltilmesini “hukuksuzluk” olarak nitelendirdi.

İRAN-İSRAİL YORUMU: ATEŞKES DEĞİL, SU MOLASI

Gündeme ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Altaylı, İsrail ile İran arasında sağlanan ateşkese dair çarpıcı bir benzetme yaptı. “Bu bana göre Trump’ın tezgahı” diyen Altaylı, ateşkesi “yorulan İsrail için futboldaki su molası”na benzeterek çatışmaların yeniden başlayabileceği uyarısında bulundu.

Altaylı, cezaevindeki yaşam maliyetine dikkat çekerek haftalık kantin harcama limitinin 3.500 TL olduğunu ve bu rakamın iyi halli mahkumlar için artırılabildiğini söyledi. “Bu da ayda 14 bin TL demek. Dışarıda bir emeklinin maaşı bile bu kadar değil. Burada kira, su, elektrik yok ama bu para yine de yetmiyor. Emekli ne yapsın?” diyerek Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e göndermede bulundu.

Silivri Cezaevi’nde karşılaştığı diğer tutuklu siyasetçilere de değinen Altaylı, Şişli, Beşiktaş, Büyükçekmece, Gaziosmanpaşa ve Esenyurt belediye başkanlarıyla kısa selamlaşmalarda bulunduğunu aktardı. Özellikle eski İBB Meclis Üyesi Ahmet Özer ile karşılaşmasını “yakında meclis burada toplansa başkanlık edecek kişi bile var” diyerek ironik bir dille anlattı.

CÜBBELİ AHMET'E YANIT: ÇEYREK MİLYON DOLARLIK SAAT İSTEMİŞTİ

Altaylı, sosyal medyada dikkat çeken “Fatih Altaylı’nın cami avlusuna işediği için başına bela geldiği” yönündeki ifadeleriyle gündeme gelen Cübbeli Ahmet’e de cezaevinden yanıt verdi. Cübbeli’nin daha önce kendisini arayıp kızı için 250 bin dolar değerinde, pırlantalı bir İsviçre saati temin etmek istediğini belirten Altaylı, “Herhalde saati alamadığı için kızmıştır. Bedduası tutuyor ama duası kabul olmuyor” ifadelerini kullandı.

Mektubunun sonunda izleyicilerine ve destekçilerine teşekkür eden Altaylı, “Pırıl pırıl gençler bu ülkeye sahip çıkarken biz boş duramayız. Tuzun kuru diye kenarda duranın tuzu da bir gün ıslanır” diyerek mücadele mesajı verdi.