Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan ve AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun konuşmasında öne çıkan noktalar şöyle:
"Son günlerde çok yoğun terör saldırısıyla karşı karşıyayız. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Terör faaliyetlerin yapan örgütler, önlerindeki maşalar kim olursa olsun hepsini lanetliyorum. Şehitlerimizin hatıraları ve emaneti omuzlarımızda kutsal emanet olarak ebediyete kadar sürdürülecektir.
13 Temmuz’da CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu ile MHP Genel Başkanı Bahçeli ile, HDP eş başkanlarıyla görüşmeler yaptık. Hemen arkasından millet olarak huzurlu Ramazan Bayramı'nı idrak ettik. Çevremizdeki ateş çemberi içinde, Türkiye Ramazan Bayramı'nı huşu içinde idrak etmişti. Fakat bayramı müteakip, Suruç’ta başlayan ve bugüne kadar süren terör saldırısı karşısında, Türkiye mücadele veriyor.
Geçen sene de Kurban Bayramı'nı idrak ederken, şer odakları Kobani’yi bahane etmişlerdi. Hepimizin görmesi gereken bir tablo var. Aldığımız tedbirleri, gelecek perspektifimizi paylaşmak istiyoruz. 7 Haziran’dan bugüne kadar bilinçli terör tırmanmasıyla karşı karşıyayız.
TBMM Başkanı son derece vakur şekilde seçmiş, cumhurbaşkanımızdan görevli almış, hükümetsiz bırakmama çabası içindeyken, bir takım şer odakları harekete geçtiler.
Üç terör örgütü eş zamanlı saldırıda bulundular. Milletimizin bu saldırıları görmesi açısından 7 Haziran - 28 Temmuz’da neler oldu aktarmak istiyorum.
657 terör olayı gerçekleşti 11 güvenlik görevlimiz şehit edildi, 41 vatandaşımız hayatını kaybetti, 15 baraja saldırı düzenlendi, 20 araç yağmalanması, ve 335 araç yakılmasıyla karşı karşıya kaldık.
7 Temmuz’da Siirt’te polisimizin şehadetiyle işaretini vermeye başlamıştı. DEAŞ, PKK ve DHKPC eş zamanlı olarak Türkiye’yi hedef almıştır ve saldırılar başlamıştır.
20 Temmuz’da Suruç’ta DEAŞ’ın saldırısıyla 32 vatandaşımız katledildi. DEAŞ’a dönük de alacağımız tedbirleri konuşmaya başladık.
Ben 21 Temmuz’da yaralıları hastanede, alınacak tedbirleri alanda yerinde tespit için Şanlıurfa’da bulundum. Tam bir DEAŞ mücadelemizin nasıl olacağı yönünde planlamalar yaparken, aynı gün 20 Temmuz’da bu sefer Adıyaman’da PKK harekete geçti ve uzman çavuşumuz şehit edildi.
Hani bugün PKK ve DEAŞ savaşıyor diye düşünenler var ya, zamanlamaya dikkat etsinler.
Hemen 22 Temmuz’da bu sefer Ceylanpınar’da polis memurlarımız alçakça kalleşçe, uyurken enselerinden vurularak şehit edildiler.
Biz istihbarat birimlerine talimat verdik ve bize gelen bilgilerle, PKK’nın telsiz konuşmalarından onlar tarafından gerçekleştirildiğini tespit ettik.
Yine aynı gün, Suruç’ta katledilen vatandaşlarımızın nakli esnasında İstanbul’da DHKP-C’liler harekete geçti ve İstanbul sokaklarının kendi hakimiyetleri altındaymışçasına gösteri yapmaya kalkıştı. Biz Ankara’da bunları bir araya getiren değerlendirmeler yapmaya başladık.
23 Temmuz’da bir polisimiz, kaza ihbarı… Alçaklığı düşünün, kazaya yardıma giden polisimizi şehit ettiler.
Bugün hala, bugün dahi, barıştan bahsedenler var ya, siyasi görünümlü bazı şahsiyetler önce bunun hesabını verecekler. Herhangi bir kınama, lanetleme duydunuz mu?
Dikkatimiz İstanbul’da DHKP-C, Ceylanpınar’da PKK’ya yönelmişken, bu kez Kilis’te DEAŞ bir askerimizi şehit etti sınırda. Perde gerisindeki bir odak, üç örgütü birden harekete geçirdi. Kapsamlı, üç maşalı bir saldırıyla Türkiye karşı karşıyaydı. Oturduk, kapsamlı değerlendirme yaptık.
Ve daha sonra da operasyonlar başlamasından itibaren de PKK’nın saldırıları devam etti. 24 Temmuz’da Erzurum’da, düşünün bunların anlayışlarını zilletlerini gösteren bir olgudur. Üç sağlık görevlimiz ve ambulans kaçırıldı.
24 Temmuz’da Lice’de bir polisimiz kaçırıldı, 25 Temmuz’da başçavuş ve uzman çavuşumuz şehit edildi. Kamyonlar yakıldı. 26 Temmuz’da, İstanbul’da DHKP-C polis memurumuzu şehit etti.
27 Temmuz’da binbaşımızı şehit ettiler. Dün uzman çavuşu şehit ettiler.
Düşünün bir taraftan DEAŞ, PKK ve DHKP-C, eş zamanlı olarak Türkiye’yi hedef aldı.
Birincisi Türkiye’nin demokrasisi… Türkiye hedef edilmiştir. Ne polisimiz, ne güvenlik görevlilerimizdir hedefte olan. Onların kayıpları üzerinden, Türkiye son yılların en büyük saldırısıyla karşı karşıya kalmıştır. Hayat hakkı en kutsal haktır. Türk demokrasisi tehdit edildiği için, ben ilk gün ortak deklarasyon çağrısında bulundum. Daha operasyonlar başlamamıştı.
Çağrımız CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu dışında yanıt bulmadı. HDP’li yetkililere söylüyorum, neredeydiler, ortak tavır sergileyelim derken neredeydiler? Kandil’den alacakları talimatı bekliyordu. Madem ki talimat aldıkları bir yer var, talimat aldıkları yeri gerektiği zaman gerektiği anda cezalandırırız ve cezalandırmaya kararlıyız.
Hükümet kurmaya çalışıyoruz, çaba sarf ediyoruz. Bu üç terör örgütü aynı anda bizim hükümet kurma çalışmalarımızı sabote etmek için harekete geçiyor.
Meclis içindeki, dışındaki aktörlere sesleniyorum. Bu demokrasimize yönelik bir saldırıdır.
İkinci hedefi bu saldırıların, Türkiye’nin kamu düzenidir. Öyle bir hava estirilmeye çalıştılar ki, Türkiye’nin sokaklarında huzur yok, kontrol güvenlik görevlilerinde değil gibi… Geçici bir hükümet iş başında ve şimdi harekete geçmenin tam zamanı dediler. Son günlerde bize müstafi başbakan, hükümet diye hitap ediyorlar. Bir dakika dahi bu emanet omuzumuzdaysa görevimizi yaparız.
Her türlü bedeli ödemeye hazırız ama kararsızlık göstermeyiz. Saldırılar karşısında alacağımız tedbirlerden vazgeçmeyiz. Kimse hevese kapılmasın.
Üçüncü hedefi bu saldırıların, Türkiye’nin uluslararası itibarıdır. Yani, şunu yapmaya çalıştılar Türkiye DEAŞ’a destek veriyor, ve Türkiye kendisine zarar veren örgütleri cezalandıracak caydırıcı güce sahip değildir… Türkiye kendisine yönelen her namluyu kırmaya muktedirdir ve buna da gerektiği zamanda cevap verecektir.
radikal
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...