Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin genel merkezinde yaptığı haftalık değerlendirme konuşmasında gündemdeki sahte diploma skandalı, yolsuzluk iddiaları ve Gazze politikası üzerinden hükümete yönelik sert eleştirilerde bulundu. “Yüreğim yanıyor” diyerek sözlerine başlayan Davutoğlu, “Bu düzen sahtekârlığı ödüllendiriyor, erdemi cezalandırıyor” ifadelerini kullandı.
Davutoğlu, grup toplantılarının yapılmadığı bir dönemde millete seslenmeyi bir “yürek yangını” olarak niteleyerek başladı. “Beni oy isteyen bir siyasetçi gibi değil, çilekeş bir yolcu gibi dinleyin” diyen Davutoğlu, ülkede sistematik bir ahlaki çöküş yaşandığını savundu.
“SAHTE DİPLOMALARLA SİSTEM YÜRÜYOR”
Davutoğlu, son dönemde ortaya çıkan sahte diploma ve e-imza skandallarının münferit olaylar olmadığını vurgulayarak, bunların derinleşmiş bir sistemik çürümenin göstergesi olduğunu belirtti:
“Diplomalar sahte, üniversiteler anlamsız. Mülakatlar sahte, sınavlar anlamsız. TÜİK verileri sahte, istatistikler anlamsız. Her yanı sahte bir hayat inşa ediliyor. Bir sahtekârlık pandemisi yaşıyoruz.”
Sahte belge düzeniyle milyonlarca lira vurgun yapıldığını, sahte kimlik kartlarıyla kamu kurumlarına girildiğini söyleyen Davutoğlu, 6 Şubat depremleri sonrası Çevre Bakanlığı’nın dahi dolandırıcılarca kullanıldığını iddia etti. “Eğer bu sahtekârlıklardan bakanlık habersizse gaflet içindedir, haberdarsa ihanettir” dedi.
“BU DÜZEN TARIK BİN ZİYAD’IN DEĞİL, TRUMP’IN DÜZENİ”
Gazze konusunda da hükümeti eleştiren Davutoğlu, “Filistin için gözyaşı dökenlerin samimiyetini Bogota Bildirgesi’ne imza sürecinde gördük” dedi. Belgeye geç imza atıldığını, sevkiyatlara ilişkin yükümlülüklerin geciktirildiğini belirten Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Trump’a ses çıkaramayan, silah taşıyan gemileri durduramayanlar güçlü devlet olamaz. Güçlü devlet; jeopolitik konumunu adalet için kullanan devlettir. Trump’tan izin bekleyenler, Tarık bin Ziyad’ın torunları olamaz.”
“SİSTEME AHLAK LİBASI GEREK”
Konuşmasında çarpıcı metaforlarla yolsuzluk düzenini tarif eden Davutoğlu, “Sistemi ahlaklı kılmadan ahlaklı insan yetiştiremeyiz” diyerek şöyle devam etti:
“Bu çürümüş düzen, evliyayı bile bozar. O bataktan bin defa Hacca gitseniz çıkamazsınız. Ahlaksızlık dini bu sistemin ta kendisidir. Hacdan fotoğraf yollamakla arınamazsınız.”
Mülakat adaletsizliklerinden imtiyazlı kamu ihalelerine, siyaset-bürokrasi ilişkilerinden tarım politikalarına kadar birçok başlıkta iktidarı eleştiren Davutoğlu, “Emanete hıyaneti ganimet sananlar ülkeyi yönetemez” dedi.
“ARINMAYI SAĞLAYACAK AHLAKİ DEVRİMİ BİRLİKTE YAPACAĞIZ”
Konuşmasının sonunda umut çağrısı yapan Davutoğlu, “Bu düzenin çarklarını kıracak ahlaki devrimi gerçekleştireceğiz” diyerek şunları kaydetti:
“Erdemin, adaletin, helal lokmanın hâkim olduğu bir düzeni kuracağız. Eğer millet isterse, o günler çok uzakta değil.”
Davutoğlu'nun konuşmasının tamamı şu şekilde:
TBMM’nin kapalı olduğu, grup toplantılarının yapılmadığı, Ankara’nın tatil sessizliğine büründüğü bir dönemde bir “yürek yangını” ile huzurunuzdayım!
Evet bir “yürek yangını”!
Gecelerimi uykusuz, her zaman huzur bulduğum kütüphanemi huzursuz bırakan bir “yürek yangını”!
Dilim bir feryat ediyorsa yüreğim bin feryat ediyor!
Beni sizden oy isteyen bir siyasetçi gibi dinlemeyin lütfen!
Geçmişte en güçlü siyasi makamların getirdiği unvanlardan nasıl soyunmayı, arınmayı bilmişsem şimdi de yapabilirim!
Eğer feryadım sağır kulaklara ulaşabilecekse, eğer yüreğimin yangını başka yürekleri de tutuşturabilecekse, her şeyi geride bırakıp unvansız, makamsız, çilekeş bir yolcu gibi yalın ayak yollara düşebilirim!
İşte yürek yangımın nedeni:
Her yanı sahte bir hayat inşa ediliyor etrafımızda!
Kahramanları sahtekârlar olan bir hayat!
Bir sahtekarlık pandemisi yaşıyoruz!
Her şeyi anlamsız kılan bir sahtekarlık!
Ve iktidar bu sahtekarları ödüllendirerek bu virüsün herkese bulaşmasını teşvik ediyor!
Ey ahlakını, erdemini, aklını, vicdanını kaybetmiş iktidar!
Anlam dünyamızı yok ettiniz!
Diplomalarınız sahte! Üniversiteler anlamsız!
Akademik unvanlarınız sahte! İlim anlamsız!
Mülakatlarınız sahte! Sınav anlamsız!
Tapularınız sahte! Mülk anlamsız!
Gazze için döktüğünüz gözyaşı sahte! Vicdan anlamsız!
TÜİK verileriniz sahte! İstatistik anlamsız!
Yozlaştırdığınız yargı sahte! Adalet anlamsız!
Algı operasyonlarınız sahte! Hakikat arayışı anlamsız!
Değerli kardeşlerim,
Teşhisi doğru koyalım ki tedaviyi doğru yerde arayalım!
Bir büyük ahlaki çöküş yaşıyoruz!
Bu ahlaki çöküşle birlikte değerlerini, ilkelerini, meşruiyetini kaybeden sistem de çöküyor!
Kimsenin kimseye güveninin kalmadığı, vatandaşın devlete güveninin kalmadığı bir çöküşe doğru gidiyoruz!
Devlet mührü ile verilen belgenin bir noter belgesi kadar güveninin kalmadığı bir sistem yaşayabilir mi?
Hasta hekime, davacı hâkime, talebe hocaya, müşteri esnafa, yolcu sürücüye güvenini kaybederse doğacak kaosun sonuçları ne olur?
Bu artık münferit yolsuzluk olmaktan çoktan çıkmıştır.
Biz beş yıl önce Gelecek Partisi olarak hazırladığımız “Temiz Siyaset” Belgesi'nde bunun adını koymuştuk:
Bu bir sistemik yolsuzluk düzenidir.
Kimse bütün bu sahtekarlıkların iktidar sahiplerinden bağımsız olduğunu iddia etmesin.
Bakın sadece bir örnek vereyim ki vahameti görün:
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesinde kabul edilen iddianameye göre, 6 Şubat depremlerini fırsat bilen dolandırıcılar Çevre Bakanlığını ofis olarak kullanıp, çakarlı araçlarla kurbanlarını Beştepe’ye götürüp sözleşmeleri orada imzalatıyor.
Sahte kimlik kartları bastıran sahte daire başkanları ve sahte genel müdürler milyonlarca liralık vurgunlar yapıyor!
Eğer bu bakanlık ve Beştepe yetkilileri bu vurgundan habersizlerse gaflet içindedirler, bulundukları makamları hak etmiyorlar.
Eğer bu sahtekarlıkların içindelerse bunun adı ihanettir ve en ağır cezayı hak ediyorlar!
İşte aziz kardeşlerim,
Bütün bu çürümüşlüğün ve kokuşmuşluğun sebepleri ortak.
Neyi düzeltmeyi konuşursak konuşalım;
Neyin bozulduğunu itiraf edersek edelim;
Çuvala neyin sığmadığını ne kadar tecrübe edersek edelim sebepler aynı!
Çünkü:
Şeffaflık yoksa, denetim yoksa, güven yoktur!
Güven yoksa ortada konuşulacak hiçbir şey yoktur!
Sistemik ahlak kuramamışsak ve Allah’ın ölümlü kullarının insafına kalmışsak vay halimize!
İşte o halimiz ortada!
Geldiğimiz nokta ortada!
Bin defa uyardığımız, “geçmesin bu sistem yoksa ülkeyi batırır” dediğimiz,
Halk tabiriyle “evliyayı bile bozan” bu düzen ne ahlak dinler ne de itikat!
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...