BAYKAL’DAN ERDOĞAN’I ÜMÜK SIKMA UYARISI: KABADAYILIKLA KRİZ MÜCADELESİ YAPILAMAZ! 

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın IMF ile ilgili "ümük sıkma" sözlerini eleştirdi. Baykal, "Bu konuda Başbakanın yaklaşımı gerçekten ibret vericidir. Ümük sıkma terminolojisi ile konuyu ele almaya çalışıyor ama bir yandan da IMF ile ciddi bir anlaşma zorunluluğunu etkisinde oldukları kendisini gösteriyor" dedi. Baykal, "Başbakanın bütün cakasına rağmen IMF ile tıpış tıpış bir anlaşma arayışı içine girmekte oldukları görülüyor. Bunun kaçınılmaz olduğu artık ortaya çıkmıştır. Kabadayılıkla, kriz mücadelesi gerçekleştirilmez. Başbakan bu dersi almaktadır, alacaktır ama Türkiye bunun ağır bedelini ödemek durumunda oluyor" dedi.
Baykal, CHP Parti Meclisi toplantısı öncesinde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Uzun bir süreden beri Türkiye’de kalkınma hızının ciddi ölçüde düştüğünü belirten Baykal, kalkınma hızındaki düşmeye rağmen cari açığın yükselmeye devam ettiğini hatırlattı. Dolar kurunda yaşanan değişimine işaret eden Baykal, bu durumun enflasyona belli bir yansıması olacağını kaydetti. Ekonomide yaşanan sorunların çözümü için CHP olarak her türlü işbirliğine katkı vermeye hazır olduklarının altını çizen Baykal, "Böyle bir tablo içinde maalesef hükümet olayın ciddiyetini hala kavramış gözükmüyor. Olaya siyasi, popülist, demogojik söylemlerle yaklaşmaya devam ediyor" dedi.

-IMF TARTIŞMALARI-

Hükümetin IMF konusunda tam bir çelişki içinde olduğunu öne süren CHP Lideri Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın IMF ile ilgili olarak "ümük sıkma" sözlerini eleştirdi. Baykal, "Bu konuda Başbakanın yaklaşımı gerçekten ibret vericidir. Ümük sıkma terminolojisi ile konuyu ele almaya çalışıyor ama bir yandan da IMF ile ciddi bir anlaşma zorunluluğunu etkisinde oldukları kendisini gösteriyor" dedi.
Türkiye’nin IMF ile bir anlaşma yapmak durumunda kalırsa bu anlaşmanın geç yapılmış olmasından dolayı Türkiye’nin ciddi bir kayba uğrayacağı uyarısında bulunan Baykal, "Bu, hükümetin siyasi sorumsuzluğunun bir bedeli olarak Türkiye’ye kendisini gösterecektir" dedi.

-TIPIŞ TIPIŞ-

IMF karşısında Hükümetin seçime yönelik olarak siyasi harcama yapma şansını kısıtlayabileceği ihtimali dolayısıyla esneklik arayışına yönelik bir müzakere ihtiyacı içerisinde olduğunu savunan Baykal, şunları söyledi:
"Yoksa Türk ekonomisinin gerçek sorunlarının çözümünü sağlayacak kaynakları ortaya koymaya yönelik bir çalışma içinde olduğunu söylemek olanağı maalesef yoktur. Başbakanın bütün cakasına rağmen IMF ile tıpış tıpış bir anlaşma arayışı içine girmekte oldukları görülüyor. Bunun kaçınılmaz olduğu artık ortaya çıkmıştır. Kabadayılıkla, kriz mücadelesi gerçekleştirilmez. Başbakan bu dersi almaktadır, alacaktır ama Türkiye bunun ağır bedelini ödemek durumunda oluyor."
Mevduata verilecek garanti konusunda da Hükümetin kafa karışıklığı içinde olduğunu öne süren CHP Lideri Baykal, bu konuda tutarlı bir davranış sergilenmediğini ifade etti. Baykal, şunları söyledi:
"Maalesef hükümet bunu bir türlü kavramadı. Buna ihtiyaç yok dedi. "Mevduatı ben inceledim yarısı 50 milyarlık garanti kapsamının içinde zaten gerisi de önemli değildir. Niye bunu yapacağız’ değerlendirmelerini yaptı Başbakan. Ama olayın bir ciddiyeti var. Yani ekonomik önlemler bir bütündür. 50 milyar lira için bir önlem 50 milyar dışındaki için bir önlem bunu tutturmak mümkün değildir. Bütün dünya mevduata tam garantiyi vermiştir, miktar kısıtlaması yapmadan. Siz Türkiye’de yapmazsanız Türkiye’deki o para çok rahatlıkla yurt dışına çıkar, yurt dışındaki tam garanti kapsamındaki kendisini atar ve bu da Türkiye’nin kaynağa muhtaç olduğu bu dönemde çok ciddi bir kaynak kaybı yaşaması sonucunu doğurur. Tutarlı olmak lazım, ciddi olmak lazım."
Türkiye’nin önlemleri gecikerek aldığını ifade eden Baykal, alınan önlemlerin de yetersiz olduğunu öne sürdü. Baykal, "Geç tedavinin amaca hizmet etmesi de mümkün olmuyor" dedi.

-YURT DIŞINDAN PARA TRANSFERİ-

Hükümetin gelmekte olan krizle ilgili ortaya koyduğu tek önlemin yurt dışındaki Türk vatandaşların tasarruflarının Türkiye’ye aktarılması önerisi olduğunu belirten Baykal, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
"Biz buna prensip olarak olumlu yaklaştığımızı böyle bir transferin sağlanmasından memnuniyet duyacağımızı ifade ettik ama bazı uyarılar yaptık. Kara para aklamaya alet olmasın. Terör parasını Türkiye’ye taşımaya alet olmasın. Türkiye’nin mali saygınlığını tehlikeye atmasın dedik. Siyasetçilerin ve birinci, ikinci, üçüncü derecedeki yakınlarının yurt dışındaki kaynaklarının Türkiye’ye aktarılması için onalar bir imtiyaz sağlamaya dönük bir uygulama olmasın dedik. Getirilen düzenleme ve ona yönelik olarak hazırlanan önergeler, bu işin komisyondaki müzakereleri kaygılarımızın ne kadar haklı olduğunu ortaya koymuştur."

-NEMALANMAK İSTEYENLER VAR-

Krizden nemalanmak isteyen birilerinin bulunduğunu anlatan Baykal, "Türkiye’nin krize karşı önlem arayışı içinde bulunduğu bu dönemde kendi sorunlarını bu vesile ile çözmek isteyen birilerinin devreye girdiği ve etkili olduğu görülmektedir" dedi. Baykal, özetle şöyle dedi:
"Getirilmiş olan düzenleme maalesef kaynak kazanmaya yönelik olmanın ötesinde bir af tasarısı haline dönüştürülmüştür. Yüzde 2 oranında bir vergi karşılığında 2008 yılından önceki dönemlere ilişkin olarak önümüzdeki beş yılda bankaya yatırılan tutarla ilgili olmaksızın diğer nedenlerle yapılacak bütün vergi denetimlerinden vazgeçilmektedir. Denetimden kurtulmak isteyen mükellefler imkanları ölçüsünde diledikleri kadar nakiti bankaya yatırarak kendilerini vergi denetiminden koruyacak bir kalkana kavuşmasını sağlayacaklardır. Şu anda vergi incelemesinden sorunu olan herkes bir miktar para getirmiş gibi gözükerek yüzde 2’lik vergi yatırma karşılığında bu vergi incelemelerinden kurtulma şansına sahip olacaktır. Getirilen parayla ilgili olamayan bir vergi affına dönüşmüştür.

-DENİZ FENERİ ELEŞTİRİSİ-

Kara para konusunda ciddi bir gevşeme kendisini gösterecektir. Bu kapsamda hayali ihracatçılar ve naylon fatura düzenleyenler bu suçlarıyla, bu suçlardan kaynaklanan kara para aklama suçu affedilmiş olacaktır. Bu Deniz Feneri konusundaki sorumluluğun da ortadan kaldırılmasının kapısını açacaktır. Bu gerekli beyanları SPK’ya yapmayan, yapmadığı için suçlanan o malum derneklerin aklanması sonucunu da beraberinde getirecektir. Dışarıdan para getirme konusunu dört elle sahiplendiler, başka hiçbir önlemle meşgul değiller, bunun niye sahiplenildiği bu açıklamalarla bence biraz daha iyi ortaya çıkıyor."