E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Gül: SİYONİST TERÖRİZMİN ANLAYACAĞI DİL 

Prof. Dr. Cengiz Gül, "Gazze’nin yanında konumlanan ülke ve toplumların da oluşturduğu insanlık ittifakını diri ve organize tutmakta fayda vardır" ifadelerini kullandı.

23.08.2025 - 15:19
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Gül: SİYONİST TERÖRİZMİN ANLAYACAĞI DİL

Filistin’in, 1917 tarihli Balfour Deklarasyonu ile İngiltere’nin kontrol ve himayesi altında Yahudilere peşkeş çekilerek işgal edilmesi sonrasında, 1948’de BM’nin de gözetiminde kurdurulan İsrail tarafından 77 yıldır sürdürülen işgal, katliam ve mezalimin, özellikle son iki yıl içinde, Gazze’de barbarca bir soykırıma dönüşmesine karşı, uluslararası toplum denilen, devletler ve uluslararası örgütlerden oluşan ‘adı var kendi yok’ hükmündeki yapının, kınama ve lanetlemelerin ötesine geçerek bu felaketi durduracak cebri bir aksiyon alabildiğine şu ana kadar şahit olunmamıştır.

Uluslararası planda, Birleşmiş Milletler (BM), Uluslararası Adalet Divanı (UAD), Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) gibi örgütlerin, 77 yıldır aleyhinde verdiği hiçbir karara uymayan ve hatta bu kararlara imza atan ülke, kurum ve kişilere rest çekip tehditler savuran işgalci ve soykırımcı İsrail’in, Gazze’nin tamamını işgal edip, yoğun hava saldırılarından başka açlık, susuzluk ve yoklukla da Gazzeli Müslümanları imhaya giriştiği bir süreçte, tüm bu terör eylemlerinin hala diplomatik tepki ve kınamalarla durdurulacağına inanmak kadar, herhalde dünyada ahmakça bir düşünce olmasa gerektir. Zaten bunun farkında olan devlet ve uluslararası örgütlerden bir kısmı, bu zulüm ve barbarlıklar karşısında tümüyle sessiz kalarak dilsiz şeytan durumuna düşüp de çevresinden dışlanmamak için, soykırımcı İsrail’in işgal ve zulüm politikalarına, ancak yeni yeni tepki vermeye başlamıştır.

Uzun süredir, Gazze’deki soykırımın baş destekçisi konumunda olan İngiltere, Fransa ve Almanya’nın bile, sembolik boyutta da olsa, Siyonist terör rejimine verdikleri sınırsız desteği keseceklerini ve Filistin’i devlet olarak tanıyacaklarını belirtmeleri, İsrail’in artık boş boş kınanmasının da ötesine geçilmeye başlandığını göstermesi bakımından önemlidir.   
Hâlihazırda Gazze’de, Siyonist terör rejimi İsrail tarafından gerçekleştirilen soykırım ve insanlığa karşı suçlar, başta İslam âlemi olmak üzere, tüm dünya ülkelerinin aktif tepkisizliğinden kaynaklı pasif onayından aldığı cesaretle artan bir ölçekte devam etmektedir. Soykırımcı İsrail’in Gazze’de yürüttüğü tüm barbarlıklara karşı, devlet ve uluslararası örgütlerin, resmi ve diplomatik ağızlarla “güçlü”, “en güçlü” hatta “çok şiddetli” gibi sıfatlar yakıştırılarak yaptıkları kınama ve lanetlemelerle, adeta bir yasak savma ve belki de günah çıkartma yarışına girdiklerini ifade etmek, pek de abartılı bir yaklaşım olmasa gerektir.

Bu diplomatik kınama ve lanetlemelerin, işgalci ve soykırımcı İsrail üzerinde caydırıcı ve hiç olmazsa korkutucu yöndeki bir olumlu etkisine, Gazze’de soykırımın başladığı 8 Ekim 2023’ten bu yana asla rastlanmadığı gibi, tam tersine Siyonist terör rejiminin daha da azgınlaşarak barbarlıkta sınır tanımayan eylemlere girişmesine bir zemin hazırladığını bile söylemek gerekir. Şöyle ki, Batılı sömürgeci güçlerin ileri karakolu misyonuyla, devlet kılıfına büründürülerek İslam âleminin kalbine saplanan İsrail, 1948’den beri 77 yıldır sürdürdüğü her türlü işgal, zulüm ve katliamların sonrasında, İslam ülkelerinden ve hatta en büyük uluslararası örgüt konumundaki BM’den yöneltilen kınamalara ve yaptığı hukuksuz eylemlerden geri adım atmasına ilişkin sözlü ve yazılı bütün ikaz ve reddiyelere hep bir terör örgütü refleksiyle daha da barbarlaşarak tepki vermiştir.

Yani dünya üzerindeki devlet ve uluslararası örgütlerden oluşan ve İsrail mezalimine karşı sürekli göreve çağrılan uluslararası toplumun kınama ve lanetlemelerinin, Siyonist terör eylemlerini durdurmak ve önlemek bir yana, aksine teşvik edici olduğu bile görülmektedir. Tüm dünya toplumları için artık ciddi bir güvenlik problemi oluşturan İsrail, her hangi soykırım ve insanlığa karşı bir suçu işlerse işlesin, karşısında, bu barbarlıklarını kınamaktan başka bir aksiyon gösteremeyen ve ortak düşman karşısında bile bir ve bütün olamayan 57 İslam ülkesinin içine düştüğü acziyet ve zilleti gördükçe, aldığı pasif onayın da etkisiyle, hep bir adım sonrasına geçmekten asla geri durmamıştır. İşte 77 yıldan beridir yürüttüğü bu zalimane geleneğin son halkası olarak da, terörizminin bir sonraki adımı hükmünde olan, Gazze’nin tamamının işgal edilmesine yönelik planını güvenlik kabinesinde onaylatarak uygulamaya geçen Siyonist terör rejiminin başındaki Netanyahu, bunu da, büyük İsrail ideolojisine tamamen bağlı kalma misyonuyla yaptığını açıkça ifşa etmiştir.

Büyük İsrail ideolojisi veya projesi olarak nitelenen, temelleri sapkın bir dini fanatizmden beslenen, vaat edilmiş topraklar safsatasına dayanan bu teo-politik azgınlık karşısında da, dünya genelinde devletler ve uluslararası örgütler tarafından, daha önce de sıklıkla görüldüğü üzere, tam bir acziyet ve zillet manifestosu hükmündeki kınama ve lanetlemeden öteye geçemeyen yasak savma seremonilerine şahit olunmuştur. Hatta uluslararası örgütlerden en büyüğü konumunda olup, dünya barış ve güvenliğini sağlamak için kurulan BM’nin bile, İsrail'in tüm Gazze’yi işgal planı karşısında, gayet zayıf bir tonlamayla; bunun siviller için büyük bir risk taşıdığını ve işgalin durdurulması gerektiğini belirtmekten öteye bir aksiyon alamaması, uluslararası toplumun asli bir aktörü olan ve ancak emperyalist güçlerin hukukunu korumak ve borazanlığını yapmak üzere tasarlanmış bu güdümlü örgütten artık hiçbir hayır gelmeyeceğini bir kez daha göstermiş olmaktadır.

Yaşanan felaketin durum tespitini ve istatistiğini yapmaktan öte bir fonksiyon üstlenmeyen ve Gazze’deki Siyonist işgal ve barbarlığın sona ermesini de, İsrail terör rejiminden, yani tüm bu vahşetin failinden bekleyen ve hatta neredeyse rica eden BM’nin, bu bitik ve ezik durumu karşısında, Türkiye başta olmak üzere, insani ve ahlaki ilke ve değerlerini yitirmemiş hiçbir toplum ve ülkenin, bundan böyle uluslararası toplumun Haçlı-Siyonist güdümündeki bu türden örgütlerini göreve çağırmakla uğraşarak zaman kaybetme gafletine düşmeksizin, elindeki güç ve imkânlar ölçüsünde, mazlumdan yana duran ülkelerle de lokal ittifaklar kurmak suretiyle inisiyatif alarak, özellikle Gazze’deki soykırımla da tüm dünya için büyük bir güvenlik tehdidi oluşturduğu, böylece ifşa olan bu küresel terör örgütü İsrail’e karşı, artık anlayacağı dilden cevap vermek zamanı gelip de geçmektedir. 


Uluslararası hukukta sözleşme ve anlaşmalarla hükme bağlanan soykırım ve insanlığa karşı suçların her bir türünü Gazze’de defalarca işleyen ve işlemekte olan bu Siyonist terör rejimine, kansız bir savaş anlamındaki diplomasi yoluyla haddini bildiremeyen uluslararası toplumun, bundan böyle kanlı diplomasi, yani cebir ve şiddet yöntemine başvurmaktan başka da çaresi kalmamıştır. ‘Çivi çiviyi söker’ atasözünün de ışığında, Filistin’de 77 yıldır sürdürdüğü işgal, zulüm, abluka ve katliamlarıyla sergilediği barbarlığını, son iki yıldır da Nazileri bile geride bırakan bir soykırıma dönüştüren bu Siyonist terörizmin anlayacağı dilin, artık diplomatik uyarı ve kınamalar olmayıp, Gazze’de kullandığı şiddet ölçüsünde misliyle karşılık bulacağı ve işlediği vahşice suçların, yanına kar kalmadığını göreceği cezalarla haddinin bildirileceği bir dil olması gerektiği, tüm dünyada hızla yayılan bir arzu ve beklentiye dönüşmüş bulunmaktadır.

Gazze’deki tüm Müslümanlara ‘insanımsı hayvanlar’ şeklinde alçakça bir benzetme yaparak toptan imhaya ve etnik bir temizliğe girişen ve bozuk inançlarından gelen sapkın niyetlerini de böylece göstermiş olan soykırımcı katiller sürüsü İsrail’in, belki de daha doğru bir deyişle insan kılıfındaki bu şeytanların, artık laf kalabalığından ibaret ve acziyetin dilini yansıtan kınamalardan hiç etkilenmeksizin barbarlıklarını giderek artırdığının görülmesi gerekmektedir. Böylesi bir ortamda ise, kendi ırk ve inançlarından olmayan herkesi düşman gören ve yok edilmeleri gerektiği yönünde teo-politik bir sapkınlıktan beslenen bu Siyonazist psikopatlara karşı, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) özelinde, Türkiye’nin öncülüğünde kurulacak bir barış için askeri güç ittifakının yanı sıra, dünya genelinde de, zalim ve barbar İsrail’e karşı mazlum Gazze’nin yanında konumlanan ülke ve toplumların da oluşturduğu insanlık ittifakını diri ve organize tutmakta fayda vardır. Soykırımcı İsrail’in başbakanının, Gazze’nin tümünün işgaline giriştikleri şu süreçte, bu işgal planı için HAMAS’ın sadece bir bahane olduğunu açıkça deklare etmesi karşısında, bu Siyonist terör rejiminin gerçek niyetinin, bayraklarındaki iki mavi şeridin de ifade ettiği gibi, Nil’den Fırat’a kadarki bölgelerden Yahudi olmayanların sürülmesi veya imha edilmesi olduğu gerçeği bir kez daha kendi ağızlarından itiraf edilmiş olmaktadır.

Bütün bu alçakça niyet ve barbarlıkları karşısında, geçen yüzyılın ortalarından bu yana üstlerine geçirdikleri şişirilmiş bir holokost mağduriyeti kılıfının imkân ve kredisinden sınırsız biçimde faydalanmış olan siyonazist terör rejimine ve zihniyetine karşı, vicdan ve insaf ehli tüm toplumlarda anti-siyonizmle birlikte yayılan anti-semitizm, yani Yahudi karşıtlığı dalgasının temel sebebi de, aslında yine kendileri olmaktadır. İşgale, sömürgeye ve ırkçılığa dayalı zulüm ve katliam politikalarıyla öne çıkan Siyonizm ideolojisine karşı dünya çapında oluşan sert tavır ve reaksiyonun, son dönemlerde bir Yahudi karşıtlığına da dönüşme eğilimine girmesindeki baş aktörün, özellikle son iki yıldır soykırım ve insanlığa karşı suçlara dönüşen barbarlıklarından dolayı dünya kamuoyununun gözlerinin açılmasıyla, taktıkları mağduriyet algısı maskelerinin de düşerek, gerçek yüzleri ve niyetleri ifşa olan soykırımcı terör rejimi İsrail olduğunda şüphe yoktur.

Daha doğrusu bu terör rejimi, 1948’den beri Filistinli Müslümanlara karşı yürüttükleri işgal, gasp, abluka ve katliamlarının üzerine örtmeye çalıştıkları, yüzlerindeki hayali mağduriyet maskesini de bizzat kendileri parçalamak suretiyle, gerçek işgalci ve soykırımcı yüzlerini tüm dünyaya alenen göstermiş olmaktadır. Hal böyleyken, anti-siyonizmden besledikleri ve onunla bir tuttukları anti-semitizm üzerinden yeni bir mağduriyet algısı oluşturmaya kalkmalarından ise, bu defa kendilerine bir ekmek çıkmayacağı açıkça görülmektedir. Özetle, Gazze ve Filistin’deki tüm bu barbarlıklarına karşı şu ana kadar bir bedel ödememiş olan bu soykırımcı terör rejimi hakkında, Ziya Paşa’nın meşhur sözü ve temennisiyle bağlamak gerekirse; “Nush (nasihat) ile yola gelmeyeni etmeli tekdir (azarlamak), tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir (dayaktır)” diyerek, artık diplomatik kınama ve lanetlemelerle ‘tekdir’ aşamasının geride kaldığını, o ‘köteğin’ ise pek de uzak olmayan bir gelecekten, insanlığın izzetini ayakta tutan Gazzeli Müslümanlara ve mazlumun yanında yer alanlara göz kırptığını belirtmek gerekir.

YORUMLAR
 Onay bekleyen 4 yorum var.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.

Bu haber henüz yorumlanmamış...

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Emin Çölaşan yazdı: Zafer haftasında Ahlat kutlamaları
Sözcü yazarı Emin Çölaşan köşesinde "Zafer haftasında Ahlat kutlamaları" ...
Gazeteler bugün ne yazdı? (23 Ağustos)
Gazeteler bugün ne yazdı? (23 Ağustos)
Gazeteci Şevket Okant hayatını kaybetti
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) üyesi ve TRT'nin eski Yönetim Kurulu ...
 
Uzak Şehir dizisi yeni sezona hazır
Uzak Şehir hayranlarının beklediği an geldi. Sezon finali günlerce konuşulan ...
Cem Küçük: Merkez Bankası rezervleri rekor kırıyor
Türkiye Gazetesi yazarı Cem Küçük, son açıklanan Merkez Bankası rezervleriyle ...
Cengiz Altınsoy yazdı: Şiirle kalalım...
Cengiz Altınsoy yazdı: Şiirle kalalım...
 
Bu hafta hangi filmler vizyonda? İşte haftanın filmleri...
Bu hafta hangi filmler vizyonda? İşte haftanın filmleri...
Japon fenomen Yoshi Enomoto ülkesine dönüyor
Sosyal medya fenomeni Yoshi Enomoto, 7 yılın ardından oturum izni verilmediği ...
Gazeteler bugün ne yazdı? (22 Ağustos)
Gazeteler bugün ne yazdı? (22 Ağustos)
 
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
Club Brugge
trabzonspor
hamza hamzaoğlu
yangın
ihracat
Kuzey Kore
Chelsea
Brezilya
yargıtay