E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Bakan Çelik Alevi Çalıştayından Çıkan Sonuçları Anlattı: Önce Madımak Yarası Sarılacak! 

Alevi çalıştayları sona erdi. Alevilerin yaşadıkları sorunları için yol haritası iki aya kadar hazır olacak. Sürecin başındaki Devlet Bakanı Faruk Çelik, Başbakan Erdoğan'ın ilk adımının Madımak konusunda atılmasını istediğini ifade ederek; "Çözüme Madımak'la başlayacağız ve önce Madımak'ın yarasını saracağız" dedi.

15.02.2010 - 07:00
Bakan Çelik Alevi Çalıştayından Çıkan Sonuçları Anlattı: Önce Madımak Yarası Sarılacak!

Murat Aksoy'un röportajı...

Türkiye'de en önemli toplumsal gruplardan birisi Aleviler. Sayıları konusunda rivayet muhtelif. 2007'den itibaren Alevilerin yaşadıkların sorunların çözülmesi için hükümet nezdinde önemli adımlar atıldı. 2008 ve 2009'da Başbakan Erdoğan'ın katıldığı iftarlar, Alevilerin önde gelen temsilcileri ile buluşma. Son olarak da sonuncusu 30 Ocak'ta sona eren 7 çalıştay. Alevilerin sorunlarının çözülmesi için yapılan çalışmalarda önemli bir aşama geride kaldı. Şimdi ana rapor hazırlanıp, yol haritasına dönüştürülecek. Ama ondan önce Başbakan ilk ta-limatı vermiş. Madımak tartışmalarının bitirilmesi, Madımak yarasının sarılması. Yani Alevilerin sorunlarının çözümü Madımak'la başlayacak onu Cemevleri'nin statüsü ile devam edecek. Bu hafta bu çalışmaların sorumluluğunu yürüten Devlet Bakanı Faruk Çelik ile konuştuk. Bakan Çelik ile sadece Alevileri değil Romanların sorunlarını da, hükümete yönelik eleştirileri de konuştuk. Çelik, "Biz ilk defa Türkiye'nin kronik hale gelmiş sorunlarını çözmeye soyundu. Keşke seçimlerden önce sivil bir anayasa yapabilsek" diyor.

 

 

* * *

 

Bakanlığınızın yürüttüğü Alevi çalıştayları bitti, ön rapor hazırlandı. Hedeflediğiniz sonuca ulaştınız mı? Çalıştaylardan önce şunu ifade etmek gerekiyor. Hükümetimiz Türkiye'nin kronik sorunlarına ilk kez bu boyutta el atıyor. Güneydoğu ve terör meselesi ile ilgili olarak demokratik açılım devam ediyor. Alevi vatandaşlarımızın talepleri ilk defa bu boyutuyla ele alınmış ve masaya yatırılmıştır ve çözüm iradesi açık biçimde ortaya konmuştur.

Alevi çalıştayları bitti. Bundan sonra ne olacak? Bu konuda başından bu yana açıkladığımız bir takvim vardı ve buna uyduk. Takvim 3 Haziran'da ilk çalıştay ile başladı 30 Ocak 2010'da 7. Çalıştay ile son buldu. Ancak çalışmalar bu çalıştaylarla sınırlı kalmadı. Her çalıştay arasında bu sorunun çözümü konusunda bilgisi, birikimi ve görüşü olan herkesle temas kurduk ve onlardan da katkı aldık. Son çalıştaydan sonra ön raporu hazırladık. Ana rapor ise 2 ay içinde tamamlanacak.

 

Ön rapor nedir ve neyi ifade ediyor? Ön raporu biz hazırladık ama bu rapor 7 çalıştayda katılımcıların görüşlerini ve düşüncelerini yansıtıyor. Yani bu ön rapor hükümetimizin görüşleri değil, çalıştaya katılanların görüşleri. Bu raporu biz Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'a, Bakanlar Kurulu'na, tüm katılımcılara ve medyaya sunduk. Devlet adına belki bir ilk oldu, bu işin sorumlusu olarak ben bütün çalıştayları başından sonuna kadar izledim, notlar aldım. Hep nötr durumda yer aldım. Ön raporda da bu duruşumuzu koruduk. Bu sürecin önemli bulduğum bir özelliği de medyaya dönük olmamasıdır. Gerekmedikçe konuşmadık, yüz yüze doğrudan konuşmayı tercih ettik. Çünkü bu konu hassas ve önemli ve biz de çözüm istiyoruz.

 

BENDE DEĞİŞTİM VE ÖĞRENDİM Dışarıdan katkı süreci bitti mi? Hayır tam tersine. Buradan çağrı yapıyorum. Şimdiye kadar çalıştaya katılsın katılmasın, davet edilsin edilmesin her kim bu sorunun çözülmesine benim de fikrim var diyorsa gelsin söylesin. Bu bir süreçtir ve biz bundan sonra da her türlü katkıya, eleştiriye açığız. Çözüme katkısı olacak herkese kapımız açık. Bunu medya üzerinden değil, bizzat bize gelerek yapsınlar. Böylesi daha sağlıklı olur. Unutmayalım 1.400 yıllık tarihi olan bir sorunu çözmek istiyoruz. Bu kolay değil.

 

 

Kişisel bir değişim yaşadınız mı Alevilere, yaşadıkları sorunlara bakışta? Çok şey öğrendiğimi söyleyebilirim. Konunun hassasiyetini daha yakından müşahede etme fırsatı buldum. Bu konu genel geçer değerlendirmelerle yaklaşılacak bir konu değil. Samimi bir şekilde anlamanın peşinde oldum. Empatinin önemini bir defa daha net bir şekilde kavradım.

 

Ön raporla ilgili tepkiler nasıl? Bu ön raporu Başbakan'a ve Bakanlar Kurulu'na ve Cumhurbaşkanı'na sunduk. Cumhurbaşkanı'na Bakanlar Kurulu'na 2'şer saat anlattık. Milletvekillerimize anlattık. Ve tabii Başbakanımız'a sunuş yaptık. Ayrıca CHP ve MHP ile de çalıştaylar sürecini paylaştım. BDP'nin olağanüstü kongre süreci olduğu için sunamadık. Genel yaklaşım olarak şunu söyleyebiliriz; herkes süreci olumlu ve verimli bulduğunu ifade ettiler.

 

TANIMLAMADIK ANLAMAYA ÇALIŞTIK Alevi kesiminden tanımlama noktasında bazı eleştiriler medyaya yansıdı? Aleviliği tanımlıyor musunuz? Biz çalıştayların en başından beri tanımlama peşinde olmadığımızı her fırsatta dile getirdik. Burada açıkça bir defa daha söylüyorum, tanımlamanın değil, anlamanın peşinde olduk. Sosyal meselelerde önemli olan tanımlamak değil, anlamak, paylaşmak ve birlikte çözüm üretmektir. Biz hiç kimseye kimlik giydirme niyetinde değiliz. Herkesi olduğu gibi kabullendik ve saygıyla karşılıyoruz. Biz başından beri bu tavır, bu düşünce içinde hareket ederken, tanımlama meselesi her fırsatta karşımıza çıktı. Alevi-Bektaşi önderleri ile yaptığımız 1. çalıştayda da çok yoğun bir şekilde katılımcılar tarafından dillendirildi. Herkes kendince bir tanım yapıyor ve tanım yapılmasına karşı olanlar da ayrı bir tanım yapıyor. Tüm bunlara karşı, son çalıştayda da Hak-Muhammed-Ali eksenli bir çerçeve çizildi ve bu çerçeveyi de yine oradaki katılımcılar yaptı. Bu çerçeve konusunda da oradaki katılımcılar mutabakat sağladı. 42 kişilik katılımcının 24'ü Alevi-Bektaşi arkadaşlardan oluşuyordu. Aksi bir durum olsaydı zaten ön rapora yansımazdı. Buna karşın biz tüm eleştirileri de saygıyla karşılıyoruz. Ama şunu da biliyoruz, keşke bu eleştirileri yapan arkadaşların bir kısmı, davetli oldukları halde o çalıştaya katılmaktan son anda vazgeçmeseler idi.

 

 

Başbakanımız'ın tepkisi nasıl? Çok olumlu. Zaten bu sorunun çözülmesini belki en çok isteyen bizzat Başbakanımız. Kendisi ön raporu olumlu buldu ve bize bir görev verdi.

 

Nedir? Çözüme ilk önce Madımak'la başlamamız. Başbakanımız Madımak tartışmasının bir an önce bitmesini istiyor. Çünkü bu konunun istismara çok açık olduğunu ifade ediyor.

 

KATILIMCI MODELLE ÇÖZECEĞİZ Yani çözüme Madımak'la mı başlayacaksınız... Evet. Bunun ilk adımı olarak, orada hayatlarını kaybedenlerin yakınları ile bir araya geldik. Bu insanlar acıyı yüreklerinde taşıyan insanlar. Onları dinledik. Bu insanları dinlemeden, bir adım atmanın doğru olacağı kanaatinde değilim. Bu hafta Sivas'a gideceğiz. Tüm sivil toplum kuruluşları ile partilerle görüşeceğiz. Onların hassasiyetleri de bizim için önemli. Biz istiyoruz ki, atılacak adımlar yeni sorunlara vesile olmasın.

 

 

Peki nasıl bir çözüm? Ön raporda iki seçeneğe işaret ediliyor. İlki Madımak'ın bir müze olması fikri, ikinci yaklaşım ise oranın parka dönüştürülmesi. Bu parkın içine "Barış Anıtı", "Sevgi Anıtı" ya da ortak bir barış anıtı olabilir de dendi. Ama şunu hemen ifade edeyim ki, ne yapılacaksa yapılsın ama Madımak unutulmasın. Bence bu çok önemli. Yani unutturmayacak, yeniden yaşanmamasını sağlayacak bir şey yapmak lazım. Onun için bu aradaki temaslarımız önemli. Sivas'a gidip STK'ları dinleyeceğiz ve ortak bir çözüm için gayret edeceğiz. Bu süreçte şunu çok iyi gördük, insan farklı görüşlerle bir araya gelince esneyebiliyor ve sonuçta başlangıçtan farklı, üzerinde herkesin uzlaştığı bir fikirde birleşilebiliyor. Madımak konusunda ben böyle olacağını düşünüyorum. Ama Başbakanımız'ın talimatı bu konunun bir an önce çözülmesinde. Biz de önerimizi on-onbeş gün içinde Başbakanımız'a sunacağız. Yani Aleviler ve hepimiz için kanayan bir yara olan Madımak yarasını saracağız.

 

MÜZEDE UZLAŞIRSAK MÜZE OLUR Sivas'taki görüşmelerinizde de müze önerisi çıkarsa... Yapacağız. Bakın bizim hükümet olarak önceliğimiz şu. Bir kronik sorunu çözerken başka toplumsal sorunlar yaratmamak. Bu yüzden Sivas'a gidip oradakilerle görüşüp herkesin üzerinde uzlaşacağı bir sonucu almak istiyoruz.

 

 

Alevilerin en fazla şikayet ettiği konulardan birisi ayrımcılık. Ne düşünüyorsunuz? Ayrımcılık Türkiye'nin en önemli sorunudur. Sadece Aleviler karşı değil. Farklı düzlemlerde farklı halleri ile ortaya çıkıyor. Biz her türlü ayrımcılığın mevzuattan çıkarılması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu hem AB hukuku açısından, hem insan hakları açısından hem de vatandaşlarımızın hak ettiği muamele açısından zorunlu ve yapılması gereken değişikliklerdir.

 

Cemevleri'nde durum nedir? Bu konuda çalıştaylarda çok farklı değerlendirmeler yapıldı. Ama şunu kabul etmemiz gerekiyor. Aleviler ibadetlerini cemevlerinde yapıyor. Bu açık. Ve cemevleri Aleviler için ibadethanedir. Buna kimsenin itirazı yok. Bu yüzden cemevlerine statü tanımak zorundayız görüşü ortaya çıktı.

 

 

 

Keşke sivil anayasa yapabilsek

 

Türkiye sivil diktaya mı gidiyor? AK Parti'nin başarısı, milletle bütünleşmesi kimseyi rahatsız etmemeli. Her siyasi partinin istemesi gereken bir durum bu. AK Parti bu konuda başarılı diye, Başbakan halkla iç içe, halkın sevgisini canlı tutan bir genel başkan diye AK Parti'yi ve Başbakan'a haksız ithamlarda bulunmaları gereksiz. Laf yarışına değil proje ve hizmet yarışına girmeleri gerekir diğer partilerin. Benim eksiğim nedir diye kendilerine sormaları gerekir. Sayın Kılıçdaroğlu bu yönde geçtiğimiz günlerde biz özeleştiri yaptı. Bu iyi. Yani projesi olmayan, programı olmayan, hükümetimizin yapmış olduğu hizmetleri eleştiremeyen ve bu açıdan seçimlerde AK Parti'yi yenemeyeceğini bilen muhalefet başka argümanlarla bizi yıpratmaya çalışıyor. Kavga ortamı yaratıyor, sivil dikta iddiaları ortaya atılıyor. Siyasi istikrar için yıllardır mücadele ediyorlardı, bu sağlanınca adı sivil dikta oldu. Oysa hükümetimizle gelen siyasi istikrar, ekonomik istikrarı, dış politikada istikrarı ve Türkiye'nin kronik sorunlarının çözüm sürecini başlatmıştır. Buna tek parti diktası demek, bu ülkeye verilecek en büyük zarardır. Eğer bizi bununla suçlayanların elinde, bilgi, belge varsa çıkıp bunu söylesinler.

 

Bütün bunlar yeni bir kapatma davası için mi yapılıyor? Bakın şu anda yargıda yaşanan bütün davlarda, aramalarda yargıçların, hakimlerin kararı var. TİB'de arama için de, kozmik odanın aranması da hükümetin ya da bakanların talimatı ile değil yargı kararları ile oluyor. Tutuklamadan gözaltına almaya, aramadan serbest bırakılmaya kadar her şey yargının talimatı ile oluyor. Bu sürece yürütmeyi katmak son derece yanlıştır. Dinlemeler ya da sivil dikta vs. tartışmalarından hareketle açılacak bir kapatma davası erkler arsındaki çatışmayı körükler. Türkiye kaybeder.

 

PROJELERİ OLMADIĞI İÇİN BİZE SALDIRIYORLAR Meclis'te artan tansiyonu neye bağlıyorsunuz? Türkiye ne yazık ki bu muhalefeti hak etmiyor. Bu muhalefetin yol haritası yok. Projesi, planı yok. Hedefi iktidar olan bir muhalefet Meclis'te görülen görüntüleri ortaya koymaz. Tabii proje, iktidar hedefiniz yoksa yapacağınız muhalefet şiddet üzerinden olur. Soruyorum şimdi bu muhalefet bizim yaptığımız neyi eleştirecek? Duble yolları mı, toplu konut projelerini mi, barajlarını mı, sulamayı mı, sosyal güvenlik reformunu mu, sosyal yardımları mı, havayolu yolcu sayısındaki artışı mı, vizelerin kalkmasını mı tenkit edecekler? Gördüğünüz gibi muhalefetin siyaseten bizi eleştirebileceği alan yok neredeyse. Bu noktada şunu söylemek gerekiyor. Keşke daha önceki yıllarda Türkiye normalleşmiş ve daha fazla demokratikleşmiş olsa idi, hükümet olarak yaptıklarımızın en az iki katını yapmış olurduk. Fakat güvensizlik, kurumlar arasındaki diyalogsuzluk, önyargılar, geçirdiğimiz kapatma davası bize çok vakit kaybettirdi. Vatanperverler sadece belli insanlar değildir. Toplumun büyük bir kısmının vatanperver olduğunu birilerinin anlaması gerekiyor. Muhalefet olarak onların görevleri sorunların çözülmesine katkıda bulunmaktır, engel olmak değil.

 

 

GELİN ANAYASA'YI HEMEN DEĞİŞTİRELİM Neye katkıda bulunmuyorlar mesele? Mesela 1982 darbe Anayasası'na. Hâlâ vakit var. Buradan çağrı yapıyorum gelin hep beraber değiştirelim. Kurtulalım bu ayıptan. 2011 seçimlerinde bütün partiler yazacak programına Anayasa değişmeli diye. Buyurun 2011'e bırakmayalım. 237 bizde var. Biraz katkı sağlayın bitsin bu iş. Ona yanaşmıyorsanız gelin tek tek ortak olduğumuz maddeleri değiştirelim. Olmaz.

 

 

Neden olmaz? Bizim bundan siyasal kazanç elde edeceğimizi düşünüyorlar. Ama eğer bunu yapabilirsek, biz seçim meydanlarında söyleriz: Bu değişikleri muhalefetin desteği ile yaptık, onlara teşekkür ediyoruz deriz. Şunu unutmayalım. Türkiye'nin önceliği Anayasa'nın değişmesi ve yeni ve sivil bir anayasadır. Ondan sonra ona bağlı olarak mevzuatın değişmesidir.

 

 

 

"Cemevleri Aleviler için ibadethane"

 

Cemevleri'nin statüsü ne olacak? Bir görüş ibadethane olsun diyor, bir görüş statü verildikten sonra ibadethane olarak ayrıca ifade edilmesine gerek olmadığını söylüyor. Burada önemli olan buna hukuki bir statü kazandırmak. Bir kez daha ifade etmek istiyorum, Aleviler için burası ibadethane ve Aleviler ibadetlerini burada yerine getirdiklerini özellikle vurguluyorlar. Çözüm ararken bunu dikkate alacağız. Bunun anayasal ve hukuki boyutları var. Ama cemevleri ile ilgili konu daha teknik bir konu. Bu konunun devrim yasalarından laiklikle ilgili maddelere kadar birçok yasayla bağlantısı var. İşte bizim bulmak istediğimiz çözüm bütün bunları da dikkate alan bir çözüm olacak. Ana rapor hazırlandıktan sonra çözeceğimiz ikinci Alevi sorunu cemevlerinin statüsü olacak.

 

DİN DERSİ SEÇMELİ OLACAK Zorunlu din dersi için durum nedir? Bu konuda Alevilerde genel yaklaşım din dersleri kalksın şeklinde. Ama Aleviler dahil bütün katılımcılar dinler tarihini, farklı dinleri, mezhepleri öğreten bir ders olsun istiyorlar. O zaman eğitimle öğretim arasında fark çıkıyor ortaya. Farklı din/mezhepler bir kültür olarak, bilgi olarak "öğretilsin" ama spesifik bir din/mezhep "eğitimi" yapılmasın. Bu aşamada sanırım şöyle bir çözüm uygun görülüyor. Var olan "Din Kültürü ve Ahlak Dersi"nin müfredatının objektif biçimde farklı din ve mezhepleri de içine alacak şekilde ve her bölümü de o din/mezheple ilgili uzmanların hazırlayacağı bir ders haline öğretilmesi uygun görünüyor. Böylece öğrenciler sosyal bilgiler, matematik gibi farklı din ve mezhepleri de kültürel olarak öğrenmiş olacak. Yani şu anki dersten çok farklı bir ders olarak devam edecek. Bu konuda katılımcıların bir ihtilafı yok.

 

 

Din eğitimi ne olacak? İşte bu durumda başka bir ders olarak "din eğitimi"nin büyüklerin kendi isteği, küçüklerin kanuni temsilcilerinin isteğine bağlı olarak bağlı oldukları inançların kendi yorumları ile verildiği bir seçenek olarak devreye giriyor. Yani bu durumda esas olarak seçmeli/isteğe bağlı bir din dersi olmuş oluyor. Alevi bir öğrencinin sadece Aleviliği, Hanefi ise sadece Hanefiliği öğrenebileceği bir seçimlik ders.

 

 

 

ROMANLAR 14 Mart'ı beklesin

 

Demokratik açılımın tartışılmaya başlanması ile Batı'da hem Kürtlere hem de diğer etnik farklılıklara yönelik bir ayrımcılık arttığı yönünde bir iddia var katılıyor musunuz? Hayır aralarında bir ilişki olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Ama biz Roman açılımına başlayınca Romanlara yönelik olaylar daha da farkedilir, medya tarafından gösterilir oldu. Üzülerek söylemeliyim ki, bu tür olayların, yoğun olup olmadığını bilmemekle birlikte geçmişte de var olduğunu bu iddiayı ortaya atanlar da çok iyi bilirler. Onlara insaf demek lazım. Biz bir sorunun çözümü için uğraşıyoruz, onların yaklaşımına bakın. Muhalefet, salt muhalefet olsun diye muhalefet etmez. Çözüm üretir, şayet bunu yapamıyorsa çözüme katkı sağlar.

 

Roman açılımına neden ihtiyaç duyuldu? Romanlar Türkiye'nin vatandaşlarıdır. Ama kimlik olarak toplumun en fazla dezavantajlı kesimidir. Bu insanlar yıllardır toplumdan her yönüyle dışlanmışlar. Bir örnek vermek gerekirse, Türkiye'de Romanlara yönelik ayrımcı düzenlemelerin başında 14 Haziran 1934 tarihinde yürürlüğe giren 2510 sayılı 'İskan Kanunu' gelmektedir. Bu kanunun 4. maddesi, yaklaşık 70 yıl boyunca 'Romanlara yönelik kuşkunun, nefretin ve düşmanlığın açık bir göstergesi' olarak nam salmıştır. Kanunun 4. maddesi şu hükmü içeriyor:

 

"Türk kültürüne bağlı olmayanlar, anarşistler, göçebe Çingeneler, casuslar ve memleket dışına çıkartılmış olanlar, Türkiye'ye 'muhacir' göçmen olarak kabul edilemezler." Biz bu düzenlemeyi kaldırdık.

Romanlaın yaşadıkları sorunları görmezden gelemezdik. Biz çalıştay ile onların sorunlarını dinledik, taleplerini bize ilettiler.

Bundan sonra ne olacak? 14 Mart'ta İstanbul'da yapılacak büyük toplantıda Başbakanımız Romanlara ilişkin gerek toplu konut, gerek meslek eğitimi ve diğer ihtiyaç ve talepleri ile ilgili çalışmalarımızı açıklayacak ve somut uygulamalar hemen hayata geçirilecek. Bugünden bu çalışmaların alt yapılarını oluşturmaya başladık bile.

 

Peki demokratik açılım, Alevi açılımı, Roman açılımı. Birbirleri ile ilgili mi? Her üçü de hem tarihi hem de boyutları itibariyle çok farklı konular ama ortak noktaları çözülmeleri gerektiği ve bir an önce çözülmeleri gerektiğidir. Romanlar toplumun en dezavantajlı kesimi. Birçok açıdan öyle; eğitim olarak, meslek olarak, yaşam koşulları olarak. Ciddi bir ayrımcılığa ve dışlanmışlığa uğramışlar. Biz bu durumun ortadan kaldırılması için bu çalışmayı başlattık. Alevi açılımı ise daha derin bir sorun ve ortada gerginliklerin yanı sıra hak ve talepler var. Bunlar kullanılarak toplumda zaman zaman gerginlikler de oluşturulduğunu herkes çok iyi biliyor. Alevilerin yaşadıkları sorunlar zaman zaman istismar de ediliyor. Aynı şekilde bu insanlar zaman zaman ayrımcılığa uğruyorlar. Biz Alevi açılımını da her türlü ayrımcılığa son vermek ve hep birlikte eşit bir şekilde barış içinde yaşamak için başlattık. Sonuç olarak biz Türkiye'nin kronik hale gelmiş sorunlarını çözmeye çalışıyoruz.(yenişafak)

 

YORUMLAR
Toplam 20 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.
mert 12 Şubat 2010 Cuma 08:15

sarıgul geliyor hala farkında degilsiniz. daha partisi kurulmadan yuzde 8 lerde oy oranı var.

Yorumu oyla      18      10  
BU VATAN BİZİM 11 Şubat 2010 Perşembe 23:05

Bırakın millete hakaret etmeyi.Ne demek yoplum mühendisleri müsade etmez palavralarını.Milletten başka güç olamaz.Millet bu seçimde faturayı kesecektir.SAHTE İLK KURŞUNCULAR VE YOĞURTÇULAR,boşuna kendinize koltuk aramayın.Bundan sonraki hükümet,CHP+MHP+İTTİFAK'TIR.SONRADA GELSİN YÜCE DİVAN..

Yorumu oyla      18      10  
şenol aga 11 Şubat 2010 Perşembe 22:53

sayın hasan tahsin bey bi bırakında şöyle çaktırmadan ironi yapalım.chp mhp koalisyonu olsunda artık bu küfürler,hakaretler,aşağılamalar bi dursun.arkadaşlar böyyük vatanseverleride bi görsünler.biraz kafalarımız bi rahatlasın,şu küfürler bi dursun,sonra yine ortalığı toparlamak için yalvarırlar.fazla geçmez.sonra gine küfür gırla gider.kısır döngü işte.bu arada bizde biraz göbeğimizi kaşırız.kafamızı su dolu bidona sokarız,böyyük gasteci yılmaz özdilide memnun ederiz bu arada buda bi kazançtır.

Yorumu oyla      18      10  
DP KIRAT %7.3......BARAJ DERDİ YOK 11 Şubat 2010 Perşembe 21:38

ankette..akp.ye giden 4 seçim çiftçi köylü emekli esnaf işsiz en az %20 oyu geri alacagız..DP KIRAT 1.PARTİ OLACAK 22..24..akp..18..20 gecemez..chp taş çatlasa19.. 20 gecemez mhp ise 15.16 Fazla alamaz..yazın bir kenara..BABATÜRK DEMİREL..BİLGE KİŞİ CİNDORUK..MESUT YILMAZ daha SEÇİM otobosun üzerine çıkmadı..SALLAYIP İKTİDARI DÜŞÜRECEKLER..N.DÖNMEZ

Yorumu oyla      18      10  
Hasan Tahsin 11 Şubat 2010 Perşembe 20:25

CHP-MHP koalisyonu hayali ile yaşayan arkadaşlar,boşuna heveslenmeyin.Çünkü o ortaklık kesinlikle olmaz bilesiniz.MHP-AKP koalisyonu olur ama asla CHP ile koalisyon olmaz.Koalisyon olacaksa da olacak olan AKP-CHP koalisyonudur.Bunu "sevgili CHP li" kardeşlerimiz kafasına koysun.Şunuda not olarak düşeyim.Türkiyede en az 10 Yıl daha KOALİSYON çıkmaz.Toplum mühendisleri buna asla izin vermez.Hangi Toplum muhendisleri sorusunun cevabını,az zeka yorumu ile bulabiliriz.22 Temmuzu Unutmayın.27 Nisan ??

Yorumu oyla      18      10  
Fettullahçı olmayan sıradan vatandaş 11 Şubat 2010 Perşembe 19:55

Başta CHP ve diğer partiler bana samimi oldukları hissini vermiyor AKP'yi saymıyorum bile o 7 yılda kendini anlattı,tabi anlayanlara.Bu modası geçmiş anket oyunlarıyla dahada sevimsiz hale geliyorlar,ama naçarlıktan oy veriyoruz CHP'ye.CHP'nin hala Atatürkün partisi olduğunu idda edenler öyle birşey yapmalı'ki her vatandaş bu benim, bu ülkeme yakışan,bu geleceğimin partisi diyebilsin.Kapıları seçimden seçime açılan,parti çıkarlarını ülke çıkarlarının önünde gören partiler görmek istemiyoruz.

Yorumu oyla      18      10  
şenol aga 11 Şubat 2010 Perşembe 19:26

chp mhp koalisyonu iyidir iyi,hele yanına birde dp barajı geçerse oooo ballı börek olur.tadından yenmez.ben bu koalisyonu isterim ama küfürbazlar ne yapçak,işsiz kalacaklar.onlara üzülürüm.ama eğer bu koalisyon olursa küfürün,bağırıp çağırmanın sallamanın,hoop en böyyük vatansever benim ülen nutuklarının işe yaradığıda ortaya çıkar.bi üzücü durumda bu hükümet eğer olursa 3 sene duramaz.çünkü yönetilcek bi memleket kalmaz.

Yorumu oyla      18      10  
TOTEM 11 Şubat 2010 Perşembe 16:20

Sizce sorun kimin ne kadar oy alacağımı?peki hiçbirinizi şuanki siyasi çirkinlik rahatsız etmiyormu?hepiniz birtakım parti isimleri yazmışsınız, peki bu ülkede sorunları çözer ve iyi işler yapar diyebileceğiniz bir parti varmı?ittifaktan bahsediyorsunuz.ecevitin bir sözü vardı;siyasette iki artı iki dört etmez diye sizler bunu nezaman anlayacaksınız.haçlı ordusu gibi ittifak peşinde koşacağınıza akp neden bukadar güçlüde bizim desteklediğimiz parti böylesine aciz demiyorsunuz.düşünün biraz..

Yorumu oyla      18      10  
Hain Bakkal, kasap, Manav Köyüne Kiler ile BİM Yeter herkeze 11 Şubat 2010 Perşembe 14:30

Kahvelerde AKP oy veren oy verecek olan bile utandığından, dışlanmamak için AKP lafını ağzını alamıyor. Sen cemaat toplantısına gittin herhalde. Orada bile 20 kişiden 15 AKP demiyor, Allahtan korkuyor.

Yorumu oyla      18      10  
Hain Bakkal, kasap, Manav Köyüne Kiler ile BİM Yeter herkeze 11 Şubat 2010 Perşembe 14:27

AKP hala %30-31 Yazık... Ne bitmez çilemiz varmış. Bu kadar otlakçıyı niye sırtımızda taşıyıp duralım ki? Silkinip atma zamanı geldi de geçti bile..

Yorumu oyla      18      10  
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
CÜBBELİ-BAYKAL GÖRÜŞMESİNİN MİMARI KOÇAK SON NOKTAYI TURKTIME’DA KOYDU…
Siyaset gündemine bomba gibi düşen Cübbeli Ahmet-Baykal görüşmesinin mimarı ...
Tekin Turktime’a Konuştu: Baykal, Erdoğan’dan Daha Dindar… Parayı Bulan Avradının Başını Açtı!
Turktime’ı ziyaret eden CHP İstanbul İl Başkanı ve CHP İstanbul Büyükşehir ...
Koray Aydın Turktime’a Konuştu: MHP’deki Başkaldırı Tembelliğe Karşıdır!
MHP’deki Bahçeli’ye karşı başkaldırışın nedeni ne? Mahkemenin olağanüstü ...
 
CHP’Lİ ÇERÇİOĞLU: RAKİBİM YOK, AYDIN’IN İLK KADIN BELEDİYE BAŞKANI OLACAĞIM!
İki dönemdir parlamentoda Aydın’ı temsil eden CHP Milletvekili Özlem Çerçioğlu ...
Numan Kurtulmuş Turktime’a Konuştu: 28 Şubat Refah Partisi’nin Tankın Namlusuyla Ortağının Hançeri Arasına Sıkıştığı Süreçtir!
Milli Görüş’ün üçüncü büyük çıkışının geldiğini söyleyen Saadet Partisi ...
Mansur Yavaş Turktime'a Konuştu... Ben Seçilemezsem, Kim Seçilirse Seçilsin!
Gökçek ya da Karayalçın kazanırsa Ankara’da hiçbir şey değişmeyecek… Ankaralı ...
 
Kılıçdaroğlu Turktime’a Konuştu: Baykal Rahata Alıştı… Son Dakika Adayı Değilim!
Atilla, Tokgöz, Dündar, Çölaşan, Birand, Berkan, Barlas, Küçükkaya, Karaalioğlu, ...
Abdüllatif Şener Turktime'a Konuştu: Herkesin Etnik Kökeni Tartışılmalı!
Ak Parti’nin kurucularından olan ancak yollarını ayırarak yeni bir oluşum ...
DP Genel Başkanı Süleyman Soylu Turktime Genel Merkezi’nde Konuştu: İsmim Emanetçiliğe Sığacak Kadar Küçük Değil!
Turktime Genel Merkezi ziyaret eden Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman ...
 
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
Vladimir Putin
Torku Konyaspor
ygs soru ve cevapları
Necmettin Erbakan
PSG
pkk
İthalat
çin
zorlu psm