83 yıl önce bulunan tapınak gün yüzüne çıkıyor 

Hatay'da, 1932 yılında Fransızlar döneminde bulunan ve Roma dönemine ait olduğu düşünülen tapınağın gün yüzüne çıkarılması için çalışmalar sürüyor. 
Kazı Başkanı ve Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hatice Pamir, AA muhabirine, Küçükdalyan Mahallesi'nde kazı çalışması yapılan bölgenin 1932 yılında Amerikan Princeton Üniversitesince "tapınak" olarak isimlendirildiğini, fakat üzerinde çalışma yapılmadığını söyledi.
Yapıyla ilgili ilk kez 2011 yılında çalışmalara başlanıldığını ifade eden Pamir, şunları söyledi:
"Dört yıl önce tapınakta temizlik çalışması ve mekan dokusunun tesbiti için jeofizik araştırmaları yaptık. 2013 yılında ise burada kazı yapılmasına karar verildi. Şu an ikinci sezon çalışmalarını yürütüyoruz. Tapınağın yapısı ve büyüklüğüyle Türkiye'nin ender bu boyutlara sahip yapılardan bir tanesi olduğunu tahmin ediyoruz. Efes'teki Artemis Tapınağı, Didim'deki Apollon Tapınağı gibi büyük boyutlu tek bir yapı. Şu anki tespit edebildiğimiz ölçülerine göre kuzey- güney yönünde 105 metre, doğu-batı yönünde 75 metredir. Kendine özgü bir mimarisi var."
Pamir, kazının henüz çok başında olduklarını, net verilere ulaşmalarının zaman alabileceğini, ancak hem teknik anlamda tapınağın inşasında kullanılan materyallerle hem de boyutları itibariyle çok özgün bir yapıyla karşılaşacaklarını tahmin ettiklerini dile getirdi.
Tapınağın görülen kısmının ve genel planının Roma dönemine işaret ettiğini aktaran Pamir, yapılacak kazılarla daha aşağı inildikçe farklı dönemlere ait bulgulara rastlanılmasının da muhtemel olduğunu söyledi. 
Pamir, dini yapıların kolay kolay yerinin değiştirilmediğini anımsatarak, kentin milattan önce 300 yılında kurulduğunu, bu sebeple Helenistik döneme kadar uzanan bir geçmişi olabileceğini, yakılıp üzerine tekrar bir tapınak yapısının inşa edilme ihtimali üzerinde de durduklarını aktardı.
Uzun yıllar korunaklı duvarları ile farklı amaçlar ve tarım amacıyla kullanılan tapınağın zaman içinde toprakla dolduğunu anlatan Pamir, "Arkeolojik kazılarda alana  en az müdahale ile en çok verinin toplanmasına,  yapı ve çevrenin korunarak kazının sürdürülmesine dikkat ederek çalışmalarımızı sürdürüyoruz.  Yapının teknik anlamda tam olarak detaylarını bir kaç yıl içerisinde ortaya çıkarabiliriz" diye konuştu.