![]() |
Bence bu zamanda esas hasta, hiç hastalığı olmayan insandır. Bir düşün… O ne öyle! Pardon da sen insan mısın, yoksa üretim hatası çıkmamış, kutusu bile yıpranmamış, garanti süresi devam eden bir robot musun? Çünkü bu çağda “tam sağlık” diye bir şey yok. O bir efsane, masal kahramanı… (Muayenede doktor: Bence insan dediğin varlık, en azından bir yerinden hafifçe cızlamalı. İşte o yüzden ben artık insanlara ilk tanışmada şöyle soruyorum: Çünkü çağın gerçeği şu: NOT: Bu yazı yoğun ironi ve ayarsız mizah içerir. Lütfen gülünüz, hatta mümkünse içinizden “Bende de bir iki vida gevşekmiş” diye mırıldanarak gülünüz. Hoşça kalın. (Ama sakın tamamen iyi olmayın, şüphe çeker.)
Hatta modern dünyanın en büyük tehlikesi: “Hiçbir yeri ağrımayan şüpheli şahıs” ilan edilmek.
Bedeninde sıfır problem. Kafan tıkır tıkır çalışıyor, en ufak ‘error 404: meaning not found’ uyarısı yok.
Moral desen sanki her sabah güne limonata reklamı çekiyormuşsun gibi ferah.
Bu ne özgüven ya…
Sisteme ters geliyor böyle tipler.
Hatta sağlık bakanlığı yakında “Hiçbir şikâyeti olmayan vatandaşlar için şüpheli inceleme” başlatırsa hiç şaşırmam.
“Başın ağrımıyor mu?
Miden bulanmadı mı?
Hiç mi dizinden ‘kıt’ diye ses gelmiyor?
“Allah Allah… Bu normal değil. Öyleyse MR’a değil, direkt felsefe bölümüne sevk ediyorum. Bu kadar sorunsuzluk düşünsel açıdan riskli.”)
Bir uykusuzluk, bir düşünce kırığı, veya ‘Acaba ben nereye doğru gidiyorum’ titreşimi… Diyelim ki bunlar yok, o zaman en azından kafadan hafif bir arıza ışığı yanmalı. O da yoksa vallahi sistem seni tanıyamıyor; barkodunu okutunca bile “ÜRÜN BULUNAMADI” diyor.
“Merhaba, ben Seyhan. Sende son günlerde ne bozuk?
Baş ağrısı olur, iç sıkıntısı olur, geleceğe hafif alerji olur… Bir şey söyle ki sana güveneyim.”
Azıcık arızası olmayan insana güven olmuyor.
Ayarsızlık, yeni normallik.